Avro bölgesi beş yılı aşkın bir süredir finansal krizle boğuşuyor. Bu sürede, Avrupa Komisyonu'ndan ve Avrupa Merkez Bankası'ndan defalarca parasal birlikle sınırlı kalınmayıp bir an önce mali birliğin de gerçekleştirilmesi yönünde çağrılar yapıldı. Syriza'nın seçim zaferinin ardından alevlenen avro bölgesindeki  kemer sıkma politikaları tartışmasına İngiliz Merkez Bankası (BOI) başkanı Mark Carney de katıldı.

The Guardian'ın haberine göre, BOI başkanı Mark Carney, avro bölgesinde uygulanmakta olan sıkı bütçe politikalarını eleştirirken, bölgede mali birliğin sağlanarak kaynakların zengin ülkelerden yoksul ülkelere aktarılmasının önünün açılmasının aciliyet haline geldiğini savundu. 

Değerlendirmelerinde hiçbir ülke ismi vermeyen Carney, halihazırda sıkı bütçe politikaları uygulamadayken mali birliğin de kurulamadığı takdirde 18 ülkelik ortak para birimi bölgesinin daha derin bir borç tuzağına düşeceğine inandığını belirtti.

Finansal krizden bu yana aralarında ABD ve Birleşik Krallığın da bulunduğu az sayıda ülkenin bu borç tuzağından kaçabildiğini; diğerlerininse ekonomiyi iyileştirme yolunu tıkayan ekonomik zayıflıklarıyla derinleşen bir borç tuzağına mahkum kaldığını söyleyen Carney, bu süreçte sermayenin ve mesleki becerilerin körelmesiyle bu ülkelerde birçok çalışanın emek gücünden çekildiğini tespitinde bulundu.

Avrupa Merkez Bankası'nın doğrudan tahvil alım programını desteklediğini tekrarlayan Carney, bu politikanın işe yaraması için avro bölgesi entegrasyonunun tamamlanması gerektiğini vurguladı. Avro bölgesinin %11.5'lik işsizlik oranının, Birleşik Krallık'ın işsizlik oranının  iki katından yüksekken; bütçe açığının Birleşik Krallık bütçe açığının sadece yarısı olduğunu hatırlatan Carney, bölgenin talebi destekleyen ''yapıcı'' mali politikalara yönelmesi gerektiğini ifade etti.

BOI Başkanı, Avrupa'nın beklentiler için bir dayanak noktası oluşturacak, güven ortamını sağlayacak ve borç tuzağından kurtaracak;  kapsayıcı ve tutarlı bir plana ihtiyacı olduğunu ekledi.