Almanya'da İslam'ın yeri tartışmaları

Almanya'da yeni kurulan hükümet, göreve 'İslam' tartışması ile başladı.

Tevfik Taş

Yaklaşık altı aylık zorlu bir pazarlıktan sonra oluşturulan yeni koalisyon hükümeti, 15 bakanlık ile kabinenin çatısını çaktı. Şansölye Angele Merkel'in dördüncü kez başkanlık ettiği yeni kabine, geç ve güç oldu.

Koalisyon protokolü gereği İçişleri Bakanlığı'nın adı ve kapsamı değiştirildi. Merkel'in Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin yapışık ikizi olup, Bavyera'da borusu öten Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisinin genel başkanı Horst Seehofer, yeni adıyla ''İçişleri, İmar ve Yurt Bakanlığı''nın koltuğuna oturur oturmaz yeni bir krize yol açtı.

Horst Seehofer, "İslam Almanya'ya aittir" tanımlamasının yanlış olduğunu söyledi. Seehofer Bild gazetesine verdiği mülakatta, "İslam Almanya'ya ait değildir. Almanya Hristiyanlık kültürüyle yoğrulmuştur. Pazar tatili, Paskalya, Hamsin ve Noel gibi dini yortu ve ritüeller bu kültürün parçalarıdır” dedi. İçişleri ve Yurt Bakanı Seehofer "Bizimle birlikle yaşayan Müslümanlar tabii ki Almanya'ya aittir. Fakat kendi gelenek ve adetlerimizden vazgeçerek başkalarını dikkate almak yanlış olur" dedi.

Yeni bakanın eski tartışmayı temcit pilavı gibi yeniden ısıtmak istemesi ülkede sert tartışmalara yol açarken, faşist Almanya İçin Seçenek (AfD) partisinden Alexander Gauland, edilen sözün kendileri açısından doğru olduğunu, ancak bu yaklaşımın kendilerinden aşırıldığını söyleyerek, Seehofer'i ''taklitçilik'' yapmakla suçladı.

2010 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Christian Wulff, ''İslam Almanya'ya aittir'' dediğinde başta kendi partisi CDU içinde olmak üzere pek çok çevreden sert eleştiriler almıştı. Wulff, üstüne üstlük Alman askerlerinin Afganistan'dan çıkması gerektiğini söyleyerek siyasi kariyerini sonlandıran ipin çekilmesine vesile olmuş, bir yılı biraz aşkın sürede istifaya zorlanmıştı.

Wulff'u istifa ettiren Bild gazetesi, şimdi de Seehofer'e mikrofon uzatarak eksikli de olsa varlığını hâlâ koruyan seküler direncin kırılmasına tetikçilik yapıyor.

Kritik eşiklerde suskunluğu ile tanınan Merkel, Wulff'un istifasına göz yummuş ancak yarım ağız da olsa, İslam'ın Almanya'ya ait olduğunu kabul etmek gerekir, demişti.

Yeni bakanın çıkışına karşı Berlin'de basın toplantısı yapan Şansölye Merkel, ''Artık Almanya'da dört milyon civarında Müslüman yaşıyor. Bu Müslümanlar Almanya'ya ait, onlarla birlikte dinleri de Almanya'ya ait ve İslam da ait” diye konuştu.

Şansölye'nin bu sözlerine karşın, başta kendi parti üyeleri olmak üzere, önemli bir kesim Merkel ile hemfikir değil. Yakın dönemde yapılan bir kamuoyu araştırmasında Almanların yaklaşık yüzde 70'i İslam dinini Almanya'ya ait olarak kabul etmediğini ifade etti.

Laik bir ülke kendisini herhangi bir dine göre tarif edebilir mi?

Elbette, hayır...

Ancak Almanya sahici anlamda laik bir devlet yapısına sahip olmadığı için ''dinsel hoşgörü'' maskesi altında siyasal zemini devlet/din ilişkilerinin ayrılması üzerine değil, doğrudan ''dinlerin büyüklüğüne göre sıralanması'' üzerinden kurguluyor. Dine mesafe koyan seküler yurttaşlık hukuku yerine, cemaatler üzerinden kurgulanmış bir düzen...

Dinler tarihi içinde mezhep farkından ziyade, çoktan beri iki ayrı din haline gelmiş Katoliklik ile Protestanlığın ülkenin en büyük iki patronu olduğunun altı çizilmelidir. Yaklaşık bir buçuk milyon işçi çalıştıran bu kiliseler, ülkenin en büyük emlak hacmine de sahipler. Onlarca hastane, kreş, okul, hizmet sektörü piyasa kuralları içerisinde sınıf sömürüsünden yaşıyorlar.

İslam'ın yeri tartışmasına alan açan asıl zemin, siyasetin seküler alanda tanımlanmamasından kaynaklanıyor. "Kendisini" Hristiyan olarak tanımlayan bir siyaset, elbette "kendi dışındakini" de başka bir din kalıbı içinde tanımlamak ister. Merkel'in İslam'ın Almanya'da yeri vardır "savunmasında" böylesi bir zemin kayması çok açıktır: ''Almanya'da dört milyon Müslüman yaşıyor...''

Türkiye'den ya da Tunus'tan gelen her göçmen Müslüman mı? Nereden belli?

Bu hesaba göre, her Alman yurttaşı da Hristiyan mı oluyor?

Peki, Alman toplumunun en az yarısını oluşturan din-dışı yurttaşlar, agnostikler, ateistler hangi sıfatla anılıyor?

İslam'ın Almanya'ya ait olması lafzı, Aydınlanmanın değerlerine ihanet eden Alman burjuvazisinin son icadıdır. İslam Almanya'ya ait olsun ki, Hristiyanlık da Almanya'nın sahibi olsun!