ABD, Çad ile neden bu kadar ilgileniyor?

ABD'nin önemli haftalık dergilerinden biri olan “The Nation”ın internet sitesinde, geçtiğimizi hafta içerisinde, ABD'nin Çad'daki varlığını ele alan Nick Turse imzalı bir yazı yayınlandı. Afrika kıtasında, son dönemde yaşanmakta olan askeri hareketliliğe ilişkin içerdiği veriler nedeni ile, yazının çevirisini sizlerle paylaşıyoruz.

Çeviri: Utku Çakır

Çad'ın nerede olduğunu bilmediğinizi itiraf edin. Elbette ki, Afrika'da olduğunu biliyorsunuz. Peki ya daha ötesini? Kıtanın bir haritası ile, eleme yaparak biraz yaklaşabilirsiniz. Ancak, büyük ihtimalle Sudan'ı ya da Orta Afrika Cumhuriyeti'ni göstereceksinizdir. Size bir ipucu. İlerideki, Libya'nın hemen altındaki büyük kurak arazi parçasını seçin.

Çad'ın nerede olduğunu kim biliyor? Yanıt oldukça basit: ABD ordusu. Mevcut sözleşme belgeleri, ABD ordusunun oraya birşey inşa ettiğini gösteriyor. Devasa bir tesis ya da küçük bir Amerikan kasabası değil, küçük bir kamp.

'TERÖRLE MÜCADELE'DEN FAZLASI
ABD ordusunun Afrika'daki çabalarını yaygınlaştırması artık şaşırtmamalı. Yıllardır, Pentagon, kıtadaki çalışmalarını arttırıyor ve küçük üslerde büyük bir artış yaşanıyor, böylece kıtanın kuzeyinde filizlenen ve sayısı her geçen gün artan karakollar kıtayı kaplıyor. Bu kamplar dizisi, çeşitli insani yardım çalışmalarını, yerel silahlı güçlerin eğitimini ve silahlandırılmasını içeren, on yıllık terörle mücadele çabalarından daha fazlası anlamına geliyor: Kıtanın kuzeyindeki ve batısındaki Sahra ötesi bölgenin, istikrar dalgakıranı olarak dönüştürülmesi.

Birleşik Devletler'in özel olarak Çad'da yapmaya başladıkları da şaşırtıcı değil. Bu yılın başlarında, TomDispatch ve Wahington Post, ABD birliklerinin Orta – Kuzey Afrika topraklarında mevzilenişini ayrı ayrı haber yaptılar.

Yeni Amerikan yerleşkesinin başkent N’Djamena'nın yakınında yer alması da hayret verici değil. Geçmişte, Birleşik Devletler, N’Djamena'yı hava operasyonları için bir aktarma merkezi olarak atamıştı. Asıl çarpıcı olan ise resmi yazışmalarda kullanılan terminoloji. ABD ordusunun bütün Afrika'da sadece bir üssü – Afrika Boynuzu'nda bulunan küçük Djibouti'deki Lemonnier Kampı - olduğuna ilişkin yıllardır süren ısrarcı iddialardan sonra, ordu yazışmaları, Çad'da “askeri tesisleri”nin yer alacağını ifade ediyor.

ABD REDDEDİYOR AMA...
Amerika Birleşik Devletler Afrika Komutanlığı (AFRICOM), hala, Çad'da bir üs olmadığında ısrar etse de, askeri kamp, önümüzdeki yıl gerçekleştirilecek olan Özel Operasyonlar eğitim tatbikatını desteklemek üzere geçici bir ikametgah olarak hizmet veriyor. (AFRICOM,) TomDispatch tarafından ortaya çıkarılan bir diğer askeri birlik mevzisi hakkında yorum yapmayı da reddediyor. Konu, Afrika'daki Amerikan askeri eylemlikleri olunca, çoğu başlık karanlıkta kalıyor.

Yine de, su götürmez bir gerçek var: Birleşik Devletler, Çad'a geçmiştekinden daha fazla bağımlı. (ABD, Çad silahlı kuvvetlerinin) Sadece, bir görevden kayıplar yüzünden kaçtığını, bir diğer görevi silahsız sivillere ateş açtıktan sonra kızgınlıkla terk ettiğini, ülke içinde tam bir dokunulmazlık ile insan hakları ihlallerine sebep olduğunu görmek için, silahlı kuvvetlerin eğitimine on yıldır çaba harcamış olsa da, bu tespit geçerliliğini koruyor. Bütün bunlar, Afrika'da, Libya'dan Güney Sudan'a, Gine Körfezi'nden Mali'ye ve daha da fazlasında ters tepen, iflas eden ve ihtilaf yaratan ABD girişimlerinin geri tepeceğine ilişkin bir diğer potansiyel kaynağa işaret ediyor.

ÇAD İLE İNİŞLİ ÇIKIŞLI BİR TARİH
Birleşik Devletler, 11 Eylül saldırılarının ardından, Mali, Nijer, Moritanya ve Çad ordularını desteklemek üzere, Pan – Sahel İnisiyatifi olarak bilinen bir terörle mücadele programı başlattı. Program, üç yıl sonra, 2005 yılında, Nijerya, Senegal, Fas, Cezayir ve Tunus'u içerisine alacak şekilde genişledi ve Sahra Ötesi Terörle Mücadele İşbirliği (TSCTP) adını aldı. Düşünce, Afrika'nın büyük topraklarının teröre dirençli, bir istikrar dalgakıranına dönüştürülmesiydi. 12 yıldan ve yüz milyonlarca dolardan sonra, bölge, kayıp bir yap boz parçası gibi kıtadaki geri kalan ABD “merkez”leri ile mükemmel bir uyum içerisinde ve kelimenin tam anlamı ile istikrarlı bir halde.

(ABD destekli ordunun tarafsız durması ile) Tunus'un ABD destekli hükumetini deviren 2011 "devriminde" olduğu gibi, 2005'te ve yeniden 2008'de Moritanya'da, 2010'da Nijer'de ve 2012'de Mali'de, ABD destekli ordular tarafından gerçekleştirilen darbeler, 2006 yılında El – Kaide'nin kuruluşu, Boko Haram'ın gizemli radikal bir tarikattan, Kuzey Nijerya'daki öfkeli isyancı bir harekete dönüşü, TSCTP ülkelerinde göze çarpan başarısızlıkların sadece birkaç tanesi. Çad'ın da listeye dahil olmasına ramak kalmıştı, ancak 2006 ve 2013 yılındaki darbe girişimleri engellendi ve 2008 yılında, kendisi 1990 yılındaki bir darbe ile iktidara gelen hükumet, başkentteki bir isyancı saldırıyı uzaklaştırmayı başardı.

ABD ÇAD'DAN VAZGEÇMEDİ
Bütün bunlara rağmen, Birleşik Devletler, Çad ordusuna danışmanlık yapmaya devam etti ve karşılığında Çad, Washington'un bölgedeki çıkarlarını savunmak için kollarını sıvadı. Örneğin, Çad, 2013 yılında, İslamcıların, ülkenin demokratik yollardan seçilmiş hükumetine karşı darbe düzenleyen ABD eğitimli subayına ait güçleri yenilgiye uğratmasının artından Mali'yi yeniden ele geçirmek için düzenlenen ABD destekli Fransız ordusu işgaline katıldı.

TomDispatch tarafından elde edilen askeri brifing slaytlarına göre, Mali'deki operasyonları desteklemek üzere bir İstihbarat, Gözetleme ve Keşif irtibat ekibi atanmıştı ve Birleşik Devletler, Çadlı vekillerine savaş öncesi eğitimi vermişti.

İlk başarıdan sonra, Fransız girişimleri açmaza süreklenmiş, şimdi de görünüşe göre sonu gelmeyecek, içten içe devam eden bir kontrgerilla harekatına dönüşmüştü. Çad, kendi adına, az sayıda zayiat verdikten sonra güçlerini hemen çekmişti. Ülkenin başkanı İdris Deby, “Çad ordusunun, kuzey Mali'de ortaya çıkan gerilla savaşı ile mücadele yeteneği yoktur. Askerlerimiz, Çad'a geri dönecektir.” diyordu.

Yine de, ABD desteği devam etti.

FRANSA DA TOPA GİRDİ
2013 Eylül'ünde, ABD ordusu, Genelkurmay Başkanı Brahim Seid Mahamat'ın, Savunma Bakanı General Bénaïndo Tatola ve terörle mücadele sorumlusu Tuğgeneral Abderaman Youssouf Merry'nin de içinde olduğu en kıdemli ordu yöneticileri ile, somut işbirliği inşa etmek ve “şiddet yanlısı radikallerin amaçlarını engellemek ve  güvenlik koordinasyon programları sahnelemek” konusunda çabaları desteklemek üzere toplantılar organize ettiler.

Bu (bilgi), Bilginin Özgürlüğü Hareketi tarafından ordudan elde edilen İstihbarat Operasyonları'na ilişkin belgelerle ortaya çıktı. Fransız yetkililer de bu toplantılara katıldılar ve gündem, geçmişteki sömürgeci güçlerin “Çad ordusu ile ABD arasındaki güvenlik işbirliğine Fransız Desteği” ile birlikte “Çad ile er ve subay eğitimi ve personel yönetimi konusunda güvenlik işbirliği” desteğini de içeriyordu. Resmi brifing slaytları, aynı zamanda, Çad birlikleri ile sürmekte olan “eğit ve donat” eylemlerini de içeriyordu. 

Bütün bunlar, geçtiğimiz Mayıs ayında, silahlı kuvvetlerin kimi unsurlarınca planlanan ve Çad ordusunun artan bir şiddetle yanıt verdiği şüpheli bir darbe teşebbüsünü takiben gerçekleşmişti. Dışişleri Bakanlığı'nın raporuna göre, “güvenlik güçleri silahsız sivilleri vuruyor ve öldürüyor, parlamento üyelerini, askeri yetkilileri, geçmişteki isyancıları ve diğerlerini tutukluyor, alıkoyuyordu.”

İddialara göre, 2013 yılı başında, Orta Afrika Cumhuriyeti Başkanı'nın düşürülmesine Çad'ın yardım etmesinden ve daha sonrasında 2014 yılında, başkanı düşüren isyancı lideri yerinden etmesinden sonra, iç savaşa (ABD destekli Fransız birlikleri tarafından desteklenen Afrika Birliği projesinin bir parçası olarak ayrılmış olan topraklara) silahlı güçlerini gönderdi.

MEZHEP SAVAŞI
Bir süre sonra, Çad'ın barış gücü birlikleri, Hristiyan güçlere karşı Müslüman militanları destekleyerek mezhep kavgasını kışkırtmakla suçlandı. Ardından, 29 Mart'ta, Çad askeri konvoyu başkent Bangui'deki kalabalık bir pazar yerine ulaştı. Orada, Birleşmiş Milletler raporuna göre, "Birlikler herhangi bir kışkırtma olmamasına karşın, kalabalığın üzerine ateş açtı. Pazar, içlerinde alışveriş yapan birçok genç kız ve kadının olduğu, çok sayıda insan insan ile doluydu. Paniğe kapılan insanlar kaçışmaya başlayınca, iddialara göre askerler rastgele ateş etmeye devam etti.”

Toplamda, 30 sivilin öldüğü ve 300ün üzerinde sivilin de yararlandığı bildirildi. Eleştirilerin ortasında, Çad hiddetli bir şekilde, birliklerini geri çekeceğini duyurdu. Çad Dışişleri Bakanı, “Yapmış olduğumuz fedekarlıklara karşın, Çad ve Çadlılar, bütün dertlerin kaynağı olarak suçlandıkları, keyfi ve kötü niyetli bir kampanyaya maruz kalıyorlar.” açıklamasını yapıyordu.

NİJERYA VE BOKO HARAM
Buna rağmen, Mayıs ayında, insansız hava araçlarını yönetmek ve komşu ülke Nijerya'da Boko Haram tarafından kaçırılan yüzlerce kız öğrencinin yerini bulmak amacı ile keşif yürütmek üzere, Birleşik Devletler, seksen askeri personel gönderdi. Başkan Obama, Kongre'de “Bu personeller, kuzey Nijerya ve çevresinde yürütülecek olan görevlerde, istihbarat, gözetleme ve keşif uçağı operasyonlarını destekleyecekler.” derken, askeri gücün, “kaçırma olayında yardıma ihtiyaç kalmayana dek” Çad'da kalacağını söylüyordu.

Temmuz ayında, AFRICOM, diğer görevlere odaklanmak üzere kız öğrencileri arama uçuşlarını azalttığını itiraf etti. Şimdi de, AFRICOM, TomDispatch'e yaptığı açıklamada, “Boko Haram tarafından yaratılan tehdide karşı Birleşik Devletler'in Nijerya'ya yaptığı yardımın devam ettiğini, geçmişte duyurulan Çad'a dönük istihbarat, gözetleme ve keşif desteğinin son bulduğunu” açıklıyordu. Alıkoyulmalarının üzerinden yedi ay geçmesine karşın, şu anda, kız öğrencilerin yeri hala bulunmadı ve biri bile kurtarılamadı.

İLİŞKİLER GELİŞİYOR
Dışişleri Bakanlığı'na göre, ABD Ordusu Afrika Komutanlığı (USARAF) Komutan Yardımcısı, Tuğgeneral Kenneth H. Moore Jr., Haziran'da, “USARAF ve Çad Siahlı Kuvvetleri arasındaki işbirliğindeki başarılı sonuçlar” nedeni ile Çad'ı ziyaret ediyordu. Deniz Kuvvetleri Bakanı Ray Mabus da, eş zamanlı olarak, “üst düzey Çadlı yetkililer” ile görüşmek üzere denizi kıyısı olmayan bu ülkeye varıyordu. Büyükelçilik basın duyurusuna göre, ziyareti, “askeri işbirliği kadar, ülkeler arasındaki ikili ilişkilerin önemine vurgu yapmak” amacı taşıyordu. İşbirliği oldukça geniş kapsamlıydı.

Bu yılın başlarında, Çad birlikleri, Birleşik Devletler, Burkina Faso, Kanada, Fransa, Moritanya, Hollanda, Nijerya, Senegal, İngiltere ve ev sahibi ülke olarak Nijer ile birlikte, TSCTP ülkelerinin özel kuvvetlerinin yıllık terörle mücadele tatbikatı olan Flintlock 2014'ün bir parçası olan üç haftalık bir askeri tatbikata katıldı.

Flintlock tatbikatı devam ederken, Çad, Kamerun, Burundi, Gabon, Nijerya, Kongo Cumhuriyeti, Hollanda ve  ABD askerleri, bir diğer yıllık tatbikat olan  “Central Accord 2014”e katılıyorlardı. Ayrıca, Deniz Kuvvetleri ve Donanma personeli, kaçak avcılıkla mücadele eden doğa görevlilerini küçük tim taktikler ve devriye gezme konusunda eğitmek üzere Çad'a yolculuk ederken, ABD Ordusu, Çadlı meslektaşlarına “tatkiksel muharebe yaralı bakımı” konusunda danışmanlık vermek üzere sağlık personeli gönderiyordu.

Ayrı bir Deniz Kuvvetleri ekibi, Çadlı yetkililer ve resmi görevde olmayan memurlar ile askeri istihbarat eğitimi yürütüyordu. Burkina Faso, Kamerun, Moritayna, Senegal ve Tunus'tan personelin de yer aldığı son eğitimin senaryosu, gazete manşetlerinden çıkmış gibiydi: “Mali'de ayaklanma tehdidine karşı, gayri nizami harp için hazırlık.”

ABD Ordusu Afrika Komutanlığı'nı sorarsanız, onlar da, silahlı çatışma eğitiminin yanı sıra, sınır güvenliği ve sabit hat savunması konularında destek vermek üzere eğitmen gönderiyordu. ABD Ordusu Afrika Komutanlığı Güvenlik İşbirliği sorumlusu Albay John Ruffing, “Çad'da eğitime yaklaşık 1300 asker ile – 850 kişilik bir müfreze, ilaveten 450 kişilik bir müfreze ile- başlamaya hazırız.” açıklamasında bulunuyor ve Birleşik Devletler'in özel bir Fransız güvenlik şirketi ile birlikte çalıştıklarını ekliyordu.

Eylül'de, AFRICOM, iki ordunun karşılıklı alışveriş yapmasına ve temel tedarik teminine olanak sağlayan Karşılıklı Hizmet Temini Anlaşması'nı yenileyerek, ÇAD ile olan yakın ilişkilerini yeniden tasdik etti. AFRICOM'un, lojistikten sorumlu yöneticisi Tuğgeneral James Vechery, açık uçlu anlaşmanın, “iki ülkenin silahlı kuvvetlerinin birlikte çalışabilmesi kadar uluslararası güvenlik konularında da ikili işbirliğini güçlendirmeye devam edeceğini” söylüyordu.

OLMAYAN ÜS VE OLABİLECEK MEVZİLENME
Çad silahlı kuvvetlerinin Bangui'deki katliamından sonraki aylarda, ABD ordusunun çeşitli resmi talepleri ve ilgili belgeler, Çad'daki ABD varlığının arttığına işaret ediyor. Eylül ayının sonunda, Amerikalı personelin, N'Djamena yakınında yer alan “askeri üs tesislerinde” altı ay daha kalması yönünde teklif yapılması çağrısında bulunuyordu. Belgeler, otuz beş Amerikalı personeli özel olarak tarif ediyor, basit bir karakol faaliyetinin sürdürülmesi için gerekli hizmetleri ayrıntılandırıyordu: sağlık hizmetleri, su kaynağı, kanalizasyon hizmetleri ve çöp temizliği. Belgelerde, “Yerel güvenlik yönetiminin ve prosedürün” Çad silahlı kuvvetleri tarafından sağlanacağı ifade ediliyor ve “Çad'daki hiçbir yerleşim, federal olarak ABD tarafından kontrol edilen tesisler olarak kabul edilmemektedir.” ifadesi ile, tek bir yerden daha fazlasının kullanılabileceği ima ediliyordu. Dokümanlar, tesislere dönük bu tür yardımın 2015 Temmuz'una kadar süreceği belirtiliyordu.

AFRICOM'un, daha fazla bilgi talebine dönük, tekrar tekrar gönderilen e-postalara yanıt vermemesi üzerine, Medya Faaliyetleri Müdürü Benjamin Benson'u aradım ve “askeri üs” hakkında görüş sordum. Normal zamanlara kıyasla daha ketumdu. “Kişisel olarak hiçbir bilgim yok” dedi, (ama bunun) “AFRICOM'un bilgisi olmadığı anlamına gelmediğini” ekledi.

'ABD TESİSİ İNŞA ETMİYORUZ'
Takip eden e-postaların sonunda, Benson, “askeri üssün”, yaklaşan Flintlock 2015 tatbikatı süresince ABD güçlerince kullanılacak olan, kesinlikle geçici bir tesis olduğunu ifade etti. Tereddütsüz bir şekilde “Çad'da, üs/ileriye dönük bir mevki/olası bir yerleşme kurmuyoruz, ABD tesisi inşaa etmiyoruz, askeri birlik konuşlandırmıyoruz.” dedi.

Ancak, Benson, ABD ordusunun Çad'daki etkinlikleri hakkında bir uzman ile konuşmama izin vermedi. Benzer şekilde, Mali'deki Fransız misyonunu desteklemek üzere 2013 yılında Çad'a konuşlandırılan, ilk olarak Mart ayında TomDispatch tarafından açıklanan, İstihbarat, Gözetleme ve Arama irtibat ekibinin varlığının devam edip etmediğine ilişkin bir onay ya da yalanlama gelmedi.“ “İstihbarat, Gözetleme ve Arama faaliyetleri, operasyonel mevzilenmelerin yeri ve süresi hakkında konuşamayız.”  diye yazıyordu. Eğer, mevcutta bir İstihbarat, Gözetleme ve Arama ekibi Çad'da yer alıyorsa, bu, resmi bir ABD üssünün olmaksızın uzun süreli bir mevzilenme anlamına gelecektir.”

SADECE 'ÜS' DEĞİL
N'Djamena “askeri üssü”, yürürlükteki anlaşma dokümanlarında ifade edilen Çad projelerinden sadece biri. Eylül ayındaki bir Ordu teklifinde, “Çad'da kullanılmak üzere inşaat malzemeleri” talep edilirken, bunu destekleyen belgelerde özel olarak “operasyon merkezi / çok amaçlı tesis” olduğu ifade ediliyordu. Aynı ay içerisinde, ABD Ordusu, Afrika'da gelişmekte olan ABD karakolları şebekesinin bir diğer merkezi olan Nijer'in Niamey kentinden, N'Djamena'ya mühimmat geçişi için bir anlaşma imzaladı.

ABD Ordusu, aynı zamanda, “N'Djamena içinde ya da çevresinde”ki bir tesis için, 90 – 100 kg taşıma kapasiteli 600 ranza sağlayabilecek bir yüklenici arıyor. Ve, geçtiğimiz ay, askeriye, tahmin edeceğiniz üzere, N'Djamena'daki bir proje için, buldozer, damperli kamyon, ekskavatör gibi inşaat ekipmanları için ihaleye çıktı.

FRANSA VE ABD ORTAK
ABD'nin, kıtadaki askeri etkisini güçlendirmek amacı ile, Çad'a dönük artan ilgisi, (Çad'ın) geçmişteki kolonyal derebeyi olan ve şu anda da ABD'nin Afrika'daki baş müttefiki olan Fransa'nın müdahalelerini devamı niteliğinde. Temmuz ayında, Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki ABD destekli Fransız ordusu işgalini takiben, Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande, adını Sahra Çölü'nde bulunan hilal şeklindeki kum tepeciği için kullanılan bir terimden alan yeni bir misyonu duyurdu: Barkhane Operasyonu. Amacı; Burkina Faso'daki özel kuvvetler karakolunda ve Mali, Nijer ve şaşırtıcı olmayan bir şekilde Çad'daki ileri harekat üslerinde mevzilenecek olan 3000 kişilik Fransız birliğinin dahil olduğu, uzun vadeli terörle mücadele operasyonuydu.

Hollande, Çad'daki Fransız askerlerine, Mali'deki, Libya'daki militanlara ve Nijerya'daki Boko Haram'a atıfta bulunarak, “Her alanda bir çok tehdit söz konusu” diyordu. “Kriz anlarında yönetimi zor olan büyük üslere sahip olmak yerine, hızlı ve etkili bir şekilde kullanılabilecek tesisleri tercih ediyoruz.” diye ekliyordu. Kısa süre sonra, bölgedeki bir diğer eski kolonyal güç olan Birleşik Krallık, Boko Haram'a  dönük savaşa destek olması amacı ile N'Djamena'daki Fransız üssüne savaş uçağı gönderirken, Başkan Obama, Mali, Nijer ve Çad'daki Fransız operasyonlarına dönük acil askeri yardımlar için milyonlarca doları onaylıyordu.

YENİLGİDEN GERİ TEPMEYE
Son yıllarda, ABD ordusu, Afrika'daki varlığını genişletmeye dönük sürekli bir çaba içerisinde.  Yetkililer, gizli kapılar ardında, kıtanın kuzey bölgesinde bir dizi mini askeri üs kurulması hakkında konuşuyorlardı. Geçtiğimiz yıllarda, gerçekten de, Çad dışında, komşu ülkeler olan Senegal, Mali, Burkina Faso, Nijer ile Orta Afrika Cumhuriyeti, Güney Sudan, Uganda, Kenya, Etopya ve  Cibuti'de ABD depo alanları, mini üsleri ve karakolları mantar gibi türemeye başladı.

AFRICOM, planları dahilinde bir Amerikan üssü olmadığında ısrar etse de, ABD birliklerinin sık sık ve belki de kalıcı bir şekilde var olduğu sadık bir ABD müttefiki olarak Çad, kıtanın bir ucundan diğer ucuna, batıdan doğuya doğru uzanan zincirdeki tek kayıp halka olarak, bir diğer askeri yerleşim için doğal bir alan olarak görülüyor.

Bir üs olmaksızın bile, Birleşik Devletler on yılı aşkın bir süredir, Çad'ı istikrarlı bölgesel bir terörle mücadele partneri yapmak için, askeri birlik göndererek, ordusunu eğiterek ve teçhizatlandırarak, askeri liderlerine danışmanlık yaparak, on milyonlarca  dolar yardım sağlayarak, askeri harcamalarını karşılayarak, ordusuna çadırdan kamyonetlere kadar teçhizat temin ederek, yerel güvenlik güçlerine ek donanım bağışlayarak, sınır güvenliği uzmanları için istihbarat ve güvenlik sistemi sağlayarak, ordu bünyesine çocuk askerleri aldığında görmezden gelerek, çokça para, zaman ve çaba harcadı.

SONUÇ: BOKO HARAM
Peki sonuç ne oldu? Mali'deki çatışmadan kaçış, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde bir katliam, Boko Haram pençesinde yüzlerce kız öğrenci ve Dışişleri'nin Demokrasi Bürosu tarafından hazırlanan son ülke raporuna göre “en büyük insan hakları ihlallerinin”, konuşma, basın, toplanma ve eylem özgürlüğünün kısıtlanması, keyfi gözaltı ve tutuklama, adil açık yargılamanın reddi, yargıya yönelik baskı, mülkiyet el koymaları, çocuk işçiliği ve (çocukları da kapsayan) angarya ve diğer suistimallerin yanı sıra “işkence dahil olmak üzere güvenlik güçlerinin görevi kötüye kullanması, sert hapishane koşulları, kadınlara ve çocuklara yönelik ayrımcılık ve şiddet” olan bir rejim ile ABD ortaklığı. Ayrıca, Uluslararası Af Örgütü, insan hakları ihlallerinin “Çad ordusu, Başkanlık Korumaları, devletin istihbarat bürosu olan Ulusal Güvenlik Ajansı üyeleri tarafından tam bir dokunulmazlık içerisinde” işlendiğini de ortaya çıkardı.

Birleşik Devletler, Çad sayesinde, bir diğer otoriter hükumet ve şiddet yanlısı işbirlikçi bir güç ile derin bir ilişki içerisinde buldu kendisini.

ABD, Afrika'da, hatalarını, yanlış adımlarını ve yol kazalarını sürdürüyor. Bütün bunlar, ülkeyi otokrasiden çökmekte olan bir devlet konumuna dönüştüren Libya'daki işgal, Mali ve Burkina Faso'da darbeciler yaratan eğitim çalışmaları, Güney Sudan'da çökmüş bir devlet ile sonuçlanan Amerikan ulus inşası, Gine Körfezi'nde başarısızlığa uğrayan korsancılık karşıtı önlemler, Sahra Ötesi Terörle Mücadele İşbirliği'ndeki sayısız fiyasko, toplu tecavüzlere ve diğer vahşetlere imza atan elit Kongo biriminin eğitimi, Cibuti'de ve Etopya'daki sorunlu insani yardım çabaları ve ABD destekli Nijerya ve Tunus gibi ülkelerde terör gruplarının sürmekte olan yükselişini içeriyor.