ABD başkanlarının IQ sorunu...

Her biri Amerikan toplumunun farklı hassasiyetlerine seslenen "IQ’su düşük başkanlar" aslında Amerikan sermayesi için çok işlevsel birer tercih. ABD’nin geçmiş başkanlarına kısa bir bakış devam eden IQ tartışması için faydalı olacaktır.

Önder Yılmazer

ABD başkanı Donald Trump’ın IQ seviyesi son dönemin en fazla konuşulan konularından. Donald Trump’ın bugüne kadarki performansı, bu tartışmayı şüphe bırakmayacak ölçüde sonuçlandırıyor elbette. Kendine ayırabildiği tüm zamanını televizyon izleyerek ve hamburger yiyerek geçiren bir devlet başkanından bahsediyoruz…

Ancak bu tartışma, içerisinde yanlış bir kabulü barındırıyor. "Koskoca Amerika"nın başına bu adamı nasıl geçirirler? Esasında ABD, Donald Trump benzeri başkanlara hiç de yabancı değil. Her biri Amerikan toplumunun farklı hassasiyetlerine seslenen "IQ’su düşük başkanlar" aslında Amerikan sermayesi için çok işlevsel birer tercih. ABD’nin geçmiş başkanlarına kısa bir bakış devam eden IQ tartışması için faydalı olacaktır.

GEORGE W. BUSH

ABD başkanları ve IQ kelimeleri bir arada geçtiğinde ilk akla gelen isimlerden birisi oğul Bush. ABD’nin 43. başkanı olan George W. Bush 2001 ile 2009 yılları arasında ABD’yi yönetti. Bu yıllar arasında Amerikan dış siyasetinin nasıl bir seyir aldığını ve başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın pek çok noktasının kan gölüne döndüğünü hatırlatmaya bile gerek yok. Tüm bu sürecin başındaki isim ABD tarihinin IQ seviyesi en düşük başkanlarından biri olduğu kabul edilen George W. Bush.

Nijerya’yı bir kıta sanan Bush, gazete okumadığını ve yalnızca başlıklarına bir göz attığını kabul ediyor. Soruları önceden belirlenmemiş bir basın toplantısına katılmayan Bush, yorum yapmak zorunda kaldığı zamanlarda ise zeka seviyesini ortaya koyuyor.

Örneğin orman yangınlarını önlemek için ormanları kesmeyi önerebiliyor veya AİDS’i yenebilmek için cinsel ilişkiden kaçınmayı salık veriyor. İthalatın büyük kısmının yurtdışından geldiğini açıklayıveriyor, işten çıkarılan bir ABD vatandaşının %100 işsiz olduğu saptamasında bulunuyor, mortgage mağdurlarını kurtarma planı kapsamında mağdur kişilere verdiği telefon numarası yanlış çıkıyor…

Fidel Castro’nun da "fena halde salak" olarak tanımladığı Bush son olarak Dallas’ta keskin nişancı tarafından öldürülen beş ABD polisi için düzenlenen törende söylenen ilahide eşiyle birlikte eğlenceli bir dans etmesiyle gündeme gelmişti.

Elbette böylesi bir karakter Ortadoğu’da ABD operasyonlarını savunurken kendince hiç zorlanmıyor:

“Terörle savaş, Saddam Hüseyin’in doğası, Saddam Hüseyin’in geçmişi ve kendi kendini terörize etme isteğinden ötürü Saddam Hüseyin’i de kapsıyor.”

RONALD REAGAN 

1981-1989 yılları arasında ABD’ye başkanlık yapan Ronald Reagan, Holywood’dan Beyaz Saray’a transfer olmuştu. Soğuk Savaş’ın sona erdiği yıllarda ABD’ye başkanlık yapan Reagan da, ABD emperyalizmi açısından son derece önemli bir döneme yine son derece tartışılır bir IQ seviyesi ile liderlik yaptı.

Politikacılığı "dünyanın en eski ikinci mesleği" olarak tanımlayan Reagan çevre kirliliğinin kaynağını ormanlar olarak görüyordu ve ağaçların çevreyi otomobillerden daha fazla kirlettiğini düşünmekteydi. Danışmanları ise Reagan’ı bir nükleer santralin bir yıllık atıklarının çekmecede bile saklanabileceğine inandırmıştı. Eşinin de yönlendirmesiyle falcılara danışmadan hareket etmediği iddia edilen Reagan hakkında çok sayıda skandal patlak vermişti.

Ronald Reagan’ın danışmanları da basından soruları önceden alırdı. ABD’de Demokrat Partililerin tüm zamanların en kara cahil başkanı olarak andıkları Reagan’ın aksi taktirde mantıklı bir cevap veremeyeceği düşünülürdü.

Parlak zekalara devlet yönetiminde rastlamanın mümkün olmadığını söyleyen Ronald Reagan, evrime, yerçekimine ve fotosenteze inanmıyordu. AİDS’in ise tanrı tarafından eşcinsellere verilmiş bir ceza olduğuna inandığı için AİDS araştırmalarına yapılan harcamaları kısıtlamıştı.

1986 yılında gerçekleştirdiği Almanya ziyaretinde Nazi askerlerinin mezarına çelenk koyan Reagan öyle bir profil çizdi ki bir mantık çerçevesi içerisinde hesap sorulabilir bir merci olmaktan çıktı. Başkanlığı döneminde patlayan İrangate skandalı sonrasında uzun süre istifası konuşulsa da iki dönem boyunca başkanlık koltuğunda oturabildi.  

Trump gibi bir televizyon bağımlısı olan Reagan’ın, bir akşam televizyonda izlediği The Day After (Ertesi Gün) isimli filmden çok etkilendiği ve olası bir nükleer savaşı önlemek için harekete geçtiği söylenir. Amerikan siyasi tarihinde Reagan gibi karakterler üzerinden çizilen kahramanlık portreleri bile düşük bir IQ seviyesine hitap eder.

GEORGE H. BUSH, RICHARD NIXON VE DİĞERLERİ...  

1989-1993 yılları arasında başkanlık yapan "baba" Bush da oğlu gibi birçok gafla anılıyor. 1992 yılında gerçekleştirdiği Japonya ziyaretinde Japonya başbakanının üzerine kusan ve Japonca’ya argoda kusmak anlamındaki "bushusuru" sözcüğünü kazandıran Bush, Körfez Savaşı’nda ABD ordusunun Ortadoğu’ya müdahale ettiği yıllarda devlet başkanıydı.

İki kelimeyi bir araya getiremediği bilinen ABD başkanlarından birisi de Richard Nixon. 1969-1974 yılları arasında görev yapan Nixon, oval ofise dinleme araçları yerleştirmiş ve tüm konuşmaları kayıt altına aldırmıştı. Watergate adıyla anılan skandalda Nixon’ın, rakibi demokratların dinlenmesi için verdiği emir de oval ofise kendi yerleştirdiği dinleme cihazları sebebiyle ortaya çıkmıştı. Bu süreç sonunda istifa eden Nixon kendisini “başkan yapıyorsa yasadışı değildir” önermesiyle savunmuştu.

Nükleer silahlara ait acil durum ateşleme kodlarını kuru temizlemeye gönderilen ceketinin cebinde unuttuğu söylenen başkan Carter (1977-1981), sosyalizm tehdidine karşı ABD’nin tüm dünyada giriştiği sayısız darbe girişimi sırasında ABD’yi yönetmekteydi. Balık tutarken elindeki kürekle bir tavşanı öldüren Carter bu görüntüleri sebebiyle ülkesinde bir dönem "rabbit killer" (tavşan katili) ismiyle anıldı.

Kennedy suikastından sonra 1974-1977 yılları arasında ABD başkanlığı yapan Gerald Ford ise “sakız çiğnerken yürüyemez” sözünün yaygınlaşmasını sağlayan isimdi.