Yüreklere Kürtçe ateş düştü, iki senedir sönmüyor

27 Aralık 2009 tarihinde, Emrah Gezer’in bir polis memurunun silahından çıkan kurşunlarla hayatını kaybetmesi üzerine başlayan dava, 14 duruşmayı geride bırakmasına rağmen sonuçlanmıyor.

27 Aralık 2009 tarihinde Ankara, daha sonra “Kürtçe şarkı cinayeti” biçiminde anılacak bir hadiseye sahne oldu. Emrah Gezer ve arkadaşları, gittikleri barda Kürtçe “Agir Ketye Dilemin” (Yüreğime Ateş Düştü) türküsünü söyledikleri için üç kişilik bir grubun (Serkan Akbulut, Levent Akbulut ve Sinem Uludağ) sözlü tacizine uğradılar. Sözlü sataşmaların kısa sürede fiziksel boyuta taşınmasıyla bar sahipleri olaya müdahale etti ve tacizci grup dışarı çıkarıldı. Olayın son bulduğu zannedilirken, Gezer ve arkadaşları mekanı terk ederken aynı kişileri tekrar karşılarında buldular. Çıkan arbede neticesinde, 8 yıl Özel Harekat’ta görev yapmış polis memuru Serkan Akbulut’un ateşlediği kurşunların vücuduna isabet etmesi sonucunda Emrah Gezer yaşamını yitirdi.

Mahkeme süreci
Emrah Gezer Davası, Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12 Şubat 2010 tarihinde görülmeye başlandı. Polis memuru Serkan Akbulut’un “kasten öldürme, kasten öldürmeye kalkışmak”, Sinem Uludağ’ın “kasten öldürmeye ve öldürmeye kalkışmaya azmettirme, kasten yaralama ve hakaret”, Ramazan Gezer’in ise “silahla tehdit ve kasten yaralama” iddialarıyla yargılandığı davada, 14 duruşma geride kalmasına rağmen karar çıkmadı.

Akbulut için “istese tek kurşunla öldürebilirdi” savunması
Geride kalan duruşmalarda, Akbulut, kasten adam öldürme iddialarını kabul etmedi. Olay anında Emrah Gezer’in yanında bulunan Tülay Türk, bar çıkışında Akbulut ve arkadaşlarının yoğun tacizi sebebiyle bindikleri taksiden inmek zorunda kaldıklarını, Akbulut’un Gezer’i bilinçli bir şekilde infaz ettiğini mahkemeye bildirdi. Serkan Akbulut’un avukatı ise bu iddiaları reddederken, Emrah Gezer’in ölümüyle sonuçlanan hadisede ilk ateşin Gezer’den geldiğini, Akbulut’un ise kendini korumak için rastgele ateş açtığını, kurşunların tesadüf eseri Gezer’e isabet ettiğini belirtti: “Müvekkilim 8 yıl özel harekatta görev yaptı, istese tek kurşunla karanlıkta bile karşı tarafı öldürebilirdi”, “Müvekkilim belayı defetmek için ateş etmiştir, istese 30 metreden adam öldürebilir. Bunun eğitimini almıştır.” Akbulut ise iddialara şu şekilde cevap verdi: “Hava ve yere ateş ettiğim sırada sokak eğimi nedeniyle kurşun Emrah Gezer’e isabet etmiş olabilir.”

Sinem Uludağ iddiaları reddetti
Görgü tanıklarının ifadelerine göre, olay esnasında “Yine Kürtlerin içerisinde kaldık”, “Pis Kürtler”,“Kürtçe sizi mi dinleyeceğiz ulan”, “Siz PKK’lı mısınız?”, “PKK’lılarla aynı ortamda kalamam” sözlerini sarfeden Sinem Uludağ da iddiaları reddetti. Cinayete azmettirme iddiasıyla yargılanan Uludağ, saldıran tarafın Gezer ve arkadaşları olduğunu, kendilerini korumak durumunda kaldıklarını belirtti. Uludağ iddiaları reddetse de, görgü tanıklarının ifadelerinde, ayrımcılık içeren sözlerden fazlası var tanıklar, Uludağ’ın hakaret içeren ifadeler sarfettikten sonra mekandaki bardak ve kültablalarını Kürtçe şarkı söyleyen gruba doğru attığını doğruladılar.

Devlet Akbulut’a yardım mı ediyor?
8 yıl Özel Harekat’ta görevli olan Akbulut, olayın olduğu tarihte Ankara 10 Nisan Polis Karakolu’nda (Çankaya) polis memuru olarak görev yapıyordu.

Akbulut’un kollandığına ilişkin ilk iddialar, ilk duruşmadan sonra ortaya çıktı. Serkan ve Levent Akbulut’un polis tarafından alınan ilk ifadelerinin tamamen aynı olduğu, kopyala-yapıştır yöntemiyle oluşturulduğunun farkına varıldı. Kısa bir süre sonra ise Akbulut’un tutukluluk koşulları gündeme geldi. Serkan Akbulut’un Elmadağ Cezaevi’nde, devlet memurlarının kabahat türündeki suçlardan alıkonulduğu koğuşta tutulduğu anlaşıldı. Bunun yanı sıra, Akbulut’un her fırsatta hastaneye gittiği ve dilediği zamanlarda ailesiyle görüştürüldüğü iddia edildi. Baba Cemal Gezer konuyla ilgili resmi makamlara dilekçeyle başvuruda bulunduysa da herhangi bir yanıt alamadı.

Hala Adli Tıp Raporu bekleniyor
Davayla ilgili ilk inceleme, Kriminal Polis Laboratuvarı Eski Daire Başkanı Muhittin Kaya tarafından gerçekleştirilmişti. Kaya hazırladığı raporda, Akbulut’un tabancasından çıkan kurşunların sert bir yüzeyden sekerek Gezer’in vücuduna saplandığını belirtmişti: “Merminin sekme kurallarına uygun bir açıyla çarptığı ve kolaylıkla sekebilecek nitelikte sert bir yüzeyin etkisi ile deforme olduğu kanaatine varılmıştır.” Eski polis Muhittin Kaya tarafından hazırlanan bilirkişi raporuna ek olarak, İstanbul’daki Adli Tıp Kurumu’ndan görüş bildirmesi talep edilmişti. Kurum’dan beklenen raporun mahkeme heyetine ulaşmaması sebebiyle, dava defalarca ertelendiyse de henüz rapora dair bir iz yok.

Bir sonraki duruşma 8 Eylül’de
Davanın başından beri meseleye dikkat çeken ve Gezer Ailesi’ne destek olan Baransav (Uluslararası Baran Tursun Vakfı), Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe! Girişimi ve Çağdaş Hukukçular Derneği gibi kuruluşlar, Emrah Gezer’in ırkçı bir cinayete kurban gittiğini ve sorumluların cezalandırılması için mücadeleye devam edeceklerini bildiriyorlar. Gezer Ailesi ise“ağır tahrik” ve “kurşun sekmesi” gibi argümanların cezada indirime sebep olabileceğinden endişe duyuyor.

Emrah Gezer Davasının bir sonraki duruşması bir haftalık Ramazan Bayramı tatilinin ardından 8 Eylül’de, Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

Doğu Eroğlu (soL)