"Müfredata iptal" davası Danıştay'da görüldü

2006'da bir öğrenci velisi tarafından açılan "müfredata iptal" davası bugün Danıştay'da görüldü. Öğrencilerin yeterince iyi eğitim gördüğünü savunan davalı idare MEB'in yetkilileri, müfredat için Dünya Bankası'na borçlandıklarını itiraf etmekle birlikte, yakın zamanda müfredatı tekrar değiştirmeyi düşündüklerini bildirdiler.

soL (ANKARA) 2005-2006 öğretim yılında uygulamaya konulan "Yapılandırmacı Müfredat Programı"na karşı 2006'da bir öğrenci velisi tarafından açılan davanın duruşması, bugün Danıştay 8. Daire'de görüldü. Duruşmada davacı öğrenci velisi Seher Yaşar ve vekil Avukat Esmani Kırmızı'nın yanı sıra, bir müfredatın tümüyle iptali istemindeki ilk örnek olan davanın hazırlanmasında katkısı bulunan Yurtsever Cepheli Eğitim Emekçileri de yer aldı.

Avukat Kırmızı, mahkemeye 13 sayfalık bir dava dilekçesi sundu. Dilekçede, yeni müfredat programı ile eğitimin uluslararası pazarların ve emperyalist örgütlerin rantına açıldığı belirtilerek, dava klasörlerinde yer alan kanıtların bir özeti olarak Grontmij-CarlBro ve SPAN gibi uluslararası şirketlerin bu süreçte nasıl karlı çıktıklarına değiniliyor.

MEB'in bu şirketler aracılığıyla yürürlüğe sokmaya çalıştığı "Yerel öğrenme modeli" gibi uygulamaların öğrencileri yeterli bilgi ile donatmadığı gibi, onların duygularını ve sosyal davranışlarını standartlaşmayı amaçladığı ayrıca sivil toplum örgütleriyle işbirliği adı altında eğitimdeki ulusal birliğin parçalandığı ve bu sürecin bir diğer izdüşümü olarak da özelleştirmelerin önünün açıldı belirtiliyor.

Dilekçede, yeni müfredat programı sonrasında egemen olduğu belirtilen "bilimselliğin ve aydınlanmanın reddi", "cahilliğe övgü", Fethullah Gülen'in eğitim alanındaki faaliyetleri, ve "ulus devlet yerine Osmanlı döneminin yüceltilmesi" gibi olgulara da işaret ediliyor.

"Öğrencilere bilgi verilmeden fikir sahibi olmaları isteniyor"
Duruşmada söz alan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yetkilileri, davacı Seher Yaşar'ın oğlu Deniz Can'ın derslerinde başarılı olduğunu iddia ettiler. Müfredat programının içeriğinin son derece zayıf olduğunu ve seviye bu kadar düşükken oğlunun notlarının yüksek olmasının bir şey ifade etmeyeceğini düşünen Yaşar, kısa bir konuşma yaparak derslerde "etkinlik" dışında fazla bir şey yapılmadığını ve öğrencilere yeterli bilgi verilmediğini söyledi.

Yaşar, çocuğunun eğitiminden kaygı duyduğunu, fakat onu sınavlara hazırlamak üzere dershaneye gönderme gibi bir olanağının da bulunmadığını vurguladı. Bunun üzerine davalı idare MEB, Seviye Belirleme Sınavlarını "açık uçlu" hazırladıklarını ve velilerin çocuklarını dershaneye göndermesine gerek olmadığını öne sürdü. Davacı Yaşar ise, bu tip soruların bilgi birikimini ölçmek için yeterli olmadığı öğrencilerin bir konuda yeterli bilimsel bilgi sahibi olmadan "açık uçlu" sorulara kişisel düşünce ve yorumlarla yanıt vermeye itilmesinin de doğru olmadığı görüşünde.

MEB: Müfredat için borçlandık, yakında yeniden değiştireceğiz
MEB yetkilileri ayrıca, sözkonusu müfredat programının hazırlığı için Dünya Bankası hibesi almadıklarını ve Dünya Bankası'na borçlandıklarını söylediler. Davacı ise, bu beyanın kaygıları gidermek yerine daha da artırdığı görüşünde. Ayrıca, davalı idarenin sözcülerinin "Bilimsel gelişmeler ve eğitim felsefesindeki değişmeler ışığında eğitim sürekli değişmektedir. Programları yakın bir dönemde tekrar değiştireceğiz" şeklindeki açıklaması da davacı ile Yurtsever Cepheli Eğitim Emekçileri tarafından, kitaplarla materyallerin değişimi de hesaba katıldığında son derece kabarık yeni bir borçlanmaya girileceği şeklinde yorumlandı.

Danıştay 8. Dairesi bu aşamadan sonra, davayı yazılı metinler üzerinden değerlendirecek. Kararın duruşmadan itibaren yaklaşık 15 gün içinde verilip açıklanması bekleniyor. Danıştay savcısı, dava kişisel olduğundan, sadece dava açıldığı sırada Deniz Can'ın okumakta olduğu 3. sınıf ile ilgili karar verilebileceğini ve diğer sınıflarla ilgili istemde bulunulamayacağını açıkladı. Bu arada, dava açıldığı sırada 3. sınıfta olan Deniz Can şu anda 6. sınıfta okuyor.