“Kürt açılımı”nın ilhamı nereden geliyor?

Abdullah Gül’ün Irak ziyareti, hem AKP'nin seçim öncesi "Kürt açılımı"na, hem de seçim sonrası bölgede gündeme gelecek "yeni açılımlar"a yönelik önemli açıklamalarla geçti. Gül, Türkiye’ye dönüşünde “Kürdistan” gibi ifadelere ayar yapma ihtiyacı hissetti.

soL (HABER MERKEZİ) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün iki günlük Irak ziyareti dün akşam itibariyle sona erdi. Aylar öncesinden tartışılmaya başlanan ziyaretle ilgili gündemdeki sorulardan biri Gül'ün Kuzey Irak kentlerini de ziyaret edip etmeyeceğiydi. Programı son güne kadar açıklanmayan Gül, sadece başkent Bağdat'ı ziyaret etmekle yetinerek Kuzey Irak'a neden gitmediğini "Ya sadece Bağdat'a, ya birkaç şehre birden gitmek gerekirdi. Necef'e, Kerkük'e konsolosluğumuzun bulunduğu Musul'a yeni konsolosluk açtığımız Basra'ya gitmeden olmazdı. Son ana dek kapsamlı program gündemdeydi ama güvenlik açısından mümkün olmadı" diyerek açıkladı.

Irak ziyaretinin ilk gününde Cumhurbaşkanı Talabani ve Başbakan Maliki ile görüşen Gül, dün de Bölgesel Kürt Yönetimi yetkilisi Neçirvan Barzani ile görüştü. Dünkü görüşmenin de odağında "PKK sorununun çözümü" vardı. Barzani'nin görüşme sırasında Gül'e "PKK sorununun çözümü için af gerekli" dediği bildirildi.

"Kürdistan mı? Makedonya demiş olabilirim"

Irak'taki görüşmelerin ve yapılan açıklamaların merkezini "Türkiye'deki Kürt sorununun çözümü"ne ilişkin öneriler oluştururken Türkiye'de basın en çok Abdullah Gül'ün gidiş yolculuğunda sarf ettiği "Kürdistan" sözcüğü üzerinde durdu. Gül Irak'a giderken uçakta bulunan gazetecilere "Türkiye'yi ilgilendiren terör örgütü Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi alanda faaliyet gösteriyor" değerlendirmesinde bulunmuş, gazetecilerin "Kürdistan mı dediniz?" sorusu üzerine de "Ne diyeceğim? Yunanistan, Makedonya'ya Makedonya demiyor diye biz de demiyor değiliz. Irak Anayasası'nda ne yazıyorsa o. Kendi anayasalarında yazıyor" açıklamasını yapmıştı.

Ancak Abdullah Gül yurda dönüşünde bu "cesur çıkış"a rötuş yapma ihtiyacını hissetti. Irak dönüşü Esenboğa Havalimanı'nda gazetecilere açıklama yapan Cumhurbaşkanı Gül, bir gazetecinin kendisini "Kürdistan ifadesini ilk kullanan kişi" olarak tanımlamasına "Aslında ben o söylediğiniz ifadeyi kullanmadım" diyerek karşılık verdi. Gül'ün buna dair açıklaması "Çok zor konularla uğraşıyoruz. Bu konularla uğraşırken hepimiz dikkatli olmak zorundayız ve hele hele böyle terörle mücadele ettiğimiz, zor işlerle uğraştığımız konularda mesafeler de alınmaya başlarken böyle zedeleyici, lüzumsuz tartışmalara girmenin anlamı yok" şeklinde oldu.

"ABD ne dedi de enişte bizi öptü?"
Basının dikkat çektiği bir diğer nokta da bir süre öncesine kadar hala gergin açıklamalarla ilerleyen Türkiye-Kuzey Irak yetkilileri ilişkisinin ABD'nin bölgeye dönük yeni planlamalar yapmaya başlamasının ardından "olumlu" yönde ilerlemeye başlaması ve son görüşmelerle birlikte yerini karşılıklı "iyi niyet" açıklamalarına bırakmasıydı. Her iki taraf da birdenbire karşı tarafın "sorunları" ile ilgili olumlu açıklamalar yapmaya başlamıştı. Basında "Bu nasıl oldu?" sorusunda basın doğru cevaba az da olsa yaklaştı. Örneğin Hürriyet gazetesinde Talabani ve Barzani'nin açıklamalarına dair şu değerlendirme yer aldı: "Ancak şimdi ABD 'Ben çekiliyorum. Türkiye ile uzlaşın PKK'nın silah bırakmasını sağlayın' anlamına gelebilecek bir yaklaşım içine girdi. Bu nedenle etkili olabilir... Talabani bu noktaya geldi. Şimdi sıra Barzani'de... Bu nedenle Gül'ün Barzani ile yaptığı görüşme çok önemli..."