Erdoğan’ın ‘kahraman’larına yargı koruması

Gezi eylemlerinde uyguladıkları şiddet nedeniyle polisler hakkında yapılan 300 suç duyurusu tek bir dosyada birleştirildi. Böylece polisler yargılansalar bile, soruşturma yıllar alacak.

(soL -Haber Merkezi) Başbakan Erdoğan ve AKP sözcüleri, Gezi eylemleriyle ilgili yaptıkları konuşmalarda defalarca polisin hukuka bütünüyle uygun hareket ettiğini, polisin hukuk dışına çıkan eylemleri olmuşsa bunların da soruşturma konusu olacağını söyledi. Başbakan Erdoğan, Polis Akademisi mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada polisin “kahramanlık destanı” yazdığını söyledikten sonra, “Polisimiz hata yaptığında açık yüreklilikle söyler, gereğini yaparız” demişti.

Eylemlerin başlangıcından bu yana 6 kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı. Ancak şu ana kadar işlediği suçtan ötürü mahkum olan herhangi bir polis memuru yok.

Oysa yalnızca İstanbul’da bile, Gezi eylemleri sırasında polisin doğrudan hedef gözeterek ateş etmesi sonucunda fişekle, plastik mermiyle, TOMA’lardan sıkılan suyla, jopla ve farklı şekillerde yaralanan ve polis şiddetine maruz kalan birçok yurttaş, görevli polis memurları, amirleri ve siyasi sorumlularla ilgili Çağlayan’da bulunan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Şu ana kadar yapılmış yaklaşık 300 ayrı suç duyurusu bulunuyor.

BU SORUŞTURMA YILLARCA SÜRER
Bu suç duyurularının tamamı Memur Suçları Bürosu’nda, tek bir dosya altında birleştirilmiş bulunuyor. Olayların başlamasının üzerinden iki aya yakın zaman geçmiş olmasına rağmen Savcılık, polisler hakkındaki dosyalarda kayda değer bir ilerleme sağlayabilmiş değil.

Yapılan şikayetlerle ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ilgili Emniyet birimlerine yazı yazılarak şikayet dilekçelerinde belirtilen hususların araştırılması ve delillerin toplanması istenmiş bulunuyor. Bunun dışında da çeşitli üniversitelere yazı yazılarak oluşturulacak bilirkişi heyeti için isimler istenmiş ancak bu yazılara da henüz cevap verilmiş değil. Oluşturulacak bilirkişi heyetinden, şikayetlerle ilgili yüzlerce görüntüyü inceleyerek rapor hazırlanması istenecek.

‘AMAÇ DAVA AÇILMAMASINI SAĞLAMAK’
Hukukçular, 300 ayrı şikayet dosyasının tek bir dosya altında birleştirilmesinin açıkça hukuka aykırılık teşkil ettiğinin altını çiziyor. Farklı tarihlerde ve yerlerde farklı polislerce, yine farklı kişilere karşı uygulanan şiddetin tek bir olay gibi işleme tabi tutulmasının izahı mümkün değil. Kaldı ki bu kadar fazla dosyanın delillerinin tek bir dosya halinde toplanması ve şüphelilerinin tespit edilmesi, uzun yıllar bitirilmesi mümkün olmayan bir sürecin başlatıldığına işaret ediyor.

İstanbul Barosu avukatlarından Özgür Urfa, “Burada amaçlanan dosyanın yıllarca sürüncemede bırakılarak şüpheli polisler hakkında işlem yapılmamasını ve dava açılmamasını sağlamak” diyor ve İstanbul Adliyesi’nde bu soruşturmayı yürütebilecek onlarca savcı olmasına rağmen, bütün suç duyurularının tek bir dosyayı indirgenmesinin başka bir açıklamasının bulunmadığının altını çiziyor. Oysa ki 300 civarındaki dosyanın soruşturması 10 farklı savcı tarafından yürütülse, delillerin toplanması ve şüphelilerin tespit edilmesi hızlanacak ve ilgililer hakkında derhal dava açılması gerekecekti.

İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Hasan Kılıç da mekanları, tarihleri ve mahiyetleri farklı dosyaların birleştirilmesinin skandal olduğunu belirterek, “Farklı mekan ve mahiyetteki her şeyi tek bir dosyada toplarsanız soruşturmanın sağlıklı yürümesi imkansız hale gelir. Bu yaklaşım, bu işin uzayacağı anlamını taşır” diyor.

Diğer yandan, tek bir dosya altında birleştirilen şikayetlerin birbirleriyle tek bağlantısı Gezi sürecine ilişkin çeşitli eylem, açıklama ve yürüyüşlerde gerçekleşmiş olmaları. Örneğin İstiklal Caddesi’ndeki bir eylemde gözü çıkarılan bir gencin, Çağlayan Adliyesi’nde şiddete maruz kalan avukatların ya da Sarıgazi’de kafasına gaz fişeği atılan bir kişinin şikayetleri aynı dosyada soruşturulacak. Hukukçular, bu durumun dosyaları sürüncemede bırakmaktan başka bir açıklaması olmadığı görüşünde.

DELİLLER YİNE ‘BULUNAMAYACAK’
Birleştirilen dosyada yer alan yüzlerce şikayet dilekçesi, Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilerek, polislerden şiddet uygulayan meslektaşlarını araştırıp tespit etmeleri bekleniyor.

Av. Hasan Kılıç, skandalın başka bir boyutuna dikkat çekerek, bu tarz olaylarda faillerin genellikle bilinmediğini ve bu nedenle delillerin çok hızlı toplanması gerektiğini hatırlatıyor. Av. Özgür Urfa’ysa Emniyet Müdürlüğü’nden gelecek cevapların geçmiş şikayet dosyalarında gelenlerle aynı olacağı görüşünde. Başka bir ifadeyle, belirtilen yerlerde görüntü kaydının olmadığı, belirtilen polislerin tespit edilemediği, polisin orantılı güç kullandığı, şikayet konusu olayla ilgili delil bulunamadığı söylenecek.