En büyük tepkiyi Yazıcıoğlu gösterirmiş!

TBMM Başkanı Köksal Toptan, İdil Biret'e linç girişimi hakkında "Yazıcıoğlu olsaydı, zannediyorum hepimizin duygularına tercüman olacak en büyük tepkiyi o gösterirdi" dedi.

soL (HABER MERKEZİ) 23. Dönem 3. Yasama Yılı'nın kapanışı nedeniyle TBMM'de konuşan TBMM Başkanı Köksal Toptan, gazetecilerin "Dün İstanbul'da Topkapı Sarayı'ndaki konserde meydana gelen tatsız olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu olsaydı, zannediyorum hepimizin duygularına tercüman olacak en büyük tepkiyi o gösterirdi" karşılığını verdi.

İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olduğunu hatırlatan Toptan, "Bu davranış, bırakınız bir hanımefendiyi, bırakınız dünyaca ünlü bir Türk sanatçıyı, bırakınız oradaki 2 bin izleyiciyi, bırakınız İstanbulluları, hepimizi ciddi şekilde yaralamıştır. Yapılan açıklamalar, en azından üst düzeydeki açıklamalar bana göre, duyduğumuz üzüntüyü kısmen azaltmaktadır. Gençlerimizden özellikle rica ediyorum Birbirimizi sevmeyi, birbirimize hoşgörülü ve iyi davranmayı, birbirimizi anlamayı, beğenmesek de karşı fikirlere saygı göstermeyi, beceremezsek, bunu yapamazsak, o zaman iddia ettiğimiz gibi, kendimize vizyon olarak koyduğumuz, çağın en büyük ülkesi nasıl olabiliriz? Biz, bize yakışanı yapmalıyız. Bizim kültürümüzde bu davranış kesinlikle yoktur. Bu davranış kesinlikle tasvip görmez" dedi.

Toptan'ın "en büyük tepkiyi O verirdi" dediği Yazıcıoğlu kimdi?

BBP'nin kurucusu ve genel başkanı olan Muhsin Yazıcıoğlu, Türkiye'de 1970'lerden bu yana yürütülen kontrgerilla faaliyetleri içinde önemli bir yere sahipti. 1977-1978 yılları arasında Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapan Yazıcıoğlu, aynı dönemde MHP Genel Başkan Müşavirliği yapmıştı.

Başta Abdullah Çatlı ve Haluk Kırcı olmak üzere, Türkiye'de kontrgerilla faaliyeti içinde bulunan kişiler ile yakın ilişkileri olan Yazıcıoğlu, 1978 yılında Abdullah Çatlı ve Mustafa Pehlivanoğlu Ankara'da göz altına alınınca emniyete telefon ederek "Bu size son ihtarım. Abdullah Çatlı'yı bırakmazsanız Ankara'nın 150 yerinde bomba patlatacağız" demiş ve Çatlı'yı serbest bıraktırmıştı.

12 Eylül darbesinden sonra MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda yargılanan Yazıcıoğlu, 7,5 yıl Mamak Cezaevi'nde kalmış, ancak herhangi bir cezadan hüküm giymeden tahliye olmuştu. Aynı dönemde idam edilen Mustafa Pehlivanoğlu ise Abdullah Çatlı, İsa Armağan, Oral Çelik ve Mehmet Ali Ağca gibi sağcı katillerin Yazıcıoğlu'nun direktifleriyle hareket ettiğini söylemiş, Yazıcıoğlu'nun Şevkat Çetin'le birlikte "Ülkücü Gençlik Derneği'nin öldürme, yaralama, kurşunlama, bombalama gibi eylemlerini yöneldiren kişi olduğunu" ifade etmişti.

Yazıcıoğlu cezaevinden çıktıktan sonra önce Milliyetçi Çalışma Partisi'ne girmiş, ardından 1992 yılında BBP'yi kurmuştu.

Kendisinin Sivas Katliamının düzenleyicileri arasında bulunduğuna dair iddialar ortaya atılmış, o ise Sivas'ta yakılan aydın ve sanatçıları "provokatör" ilan etmişti.

Yazıcıoğlu'nun ismi, son olarak Hrant Dink cinayetinin ardından kontrgerilla faaliyetleri bağlamında anılmıştı. Katil ve azmettiriciler ile Alperen Ocakları ve BBP arasındaki tam olarak açıklanmayan bağlar olduğu basına yansımış, bu bağlantılara dair tatmin edici bir açıklama yapılamamıştı.