Eğitim Şûrası: Yeni gericileşme saldırısı hazırlıkları başladı

Milli Eğitim Bakanlığı, Aralık ayında Eğitim Şûrası'nı topluyor. Bakanlığın en üst danışma kurulu olan Şûra, 4+4+4, okullara mescit, kız öğrencilerin türbanla girişi gibi konuların daha önce bağlandığı organ. Bu yılki Şûra öncesinde durumu Onur Seçkin değerlendirdi.

Eyvah, MEB Şûra topluyor!

Onur Seçkin

Millî Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı (TTKB), 18 Temmuz 2014 tarihinde yayımladığı bir yazıyla 19. Millî Eğitim Şûrası’nın 2014 yılı içinde toplanacağını duyurdu. Sonrasında 4 Eylül tarihinde yayımlanan yeni bir yazıda da Şûra’nın 02-06 Aralık 2014 tarihlerinde yapılacağı duyuruldu. 18. Şûra’da ve sonrasında yaşananlar düşünüldüğünde “eyvah” dememek elde değil.

Temmuz ayında Şura’nın yapılacağının duyurulup sonrasında, toplantı tarihlerinin Aralık ayı başı olarak ilan edilmesi, aradaki sürenin çok kısa olması nedeniyle pek alışkın olunan bir durum değil. Örneğin bir önceki Şûra'da, TTKB kararının yayımlanması ile Şûra’nın toplanması arasında 11 aylık bir zaman dilimi bulunuyordu (Karar tarihi 30.12.2009, Şûra’nın toplanması 1-5 Kasım 2010). MEB belli ki bu defa işi aceleye getirmeye, işi daha gözlerden ırak bitirmeye niyetli.

Bu niyetin nedeni biraz da 2010’da yapılan 18. Milli Eğitim Şûrası ve sonrasında bu Şûra’da alınan kararlara dayanarak eğitim alanında gerçekleştirilen kapsamlı dönüşümlerle ilgili. 18. Şûra 1-5 Kasım 2010 tarihleri arasında Kızılcahamam’da toplanmıştı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ''Eğitimde 2023 Vizyonu'' başlığıyla toplanan Şûra’nın kapanışında yaptığı konuşmada, Şûra’da alınan 220 kararın “kısa, orta ve uzun vadede hayata geçirilmeye çalışılacak olup eğitim politikalarını belirlemede önemli rol oynayacağını” belirtmişti. Öyle de oldu!

4+4+4 sistemi 18. Şûra kararı
Bugün eğitim alanında köklü gerici dönüşümleri hayata geçiren 8 yıllık zorunlu eğitiminin kaldırılıp yerine 4+4+4 sisteminin getirilmesi ve yine 4+4+4 sistemi ile birlikte hayata geçirilen seçmeli din temelli derslere yönelik tavsiye kararları 18. Şûra’da alınmıştı. Bu kararların alındığı önergeler Şûra Genel Kurulu’na, AKP’nin iktidara geldiğin 2002 yılında 18 bin üyesi olan ve 2012’de üye sayısını 280 bine çıkararak rekor ‘örgütlenme’ hamlesi yapan Eğitim Bir Sen tarafından sunulmuştu. AKP’nin attığı her adımda destekçisi olan ve aldığı kararlarda AKP’ye meşruiyet yaratma işlevi üstlenen Eğitim Bir Sen sendikası bu kararların alınmasından sonra “Şûra’ya damgamızı vurduk” diye açıklamalar yapmıştı. Bu sendika, okullarda öğretmenlerin ve öğrencilerin türbanla derse girmesinin, mescit ve karma eğitimin kaldırılması taleplerinin de baş mimarı. AKP 4+4+4 sistemini 2012’de getirirken, “bunların kararı zaten 18. Millî Eğitim Şûrası’nda alındı” şeklinde açıklamalarla kendine meşruiyet alanı yaratmaya çalışmıştı.

08 Temmuz 2014 tarihinde yayımlanan yeni Millî Eğitim Şûrası Yönetmeliği’ne göre, Şûra “Bakanlığın en yüksek danışma kurulu” olarak tanımlanırken, Şûra için “Türk millî eğitim sistemini geliştirmek, niteliğini yükseltmek için eğitim ve öğretimle ilgili konuları tetkik eder tavsiye kararları alır” deniliyor. Yani aslında Şûra’da alınan kararlar tavsiye niteliğinde kararlar oluyor. AKP 2011’de yapılan seçimlerden yeni rejimini kurmak için güç biriktirerek çıkarken, sonrasında hiç gecikmeden bu tavsiye kararlarından işlerine gelenleri hayata geçirmişti.

Şimdi AKP, Aralık ayında, bir kez daha eğitim alanında önümüzdeki dönemde atacağı adımlara meşruiyet yaratmak için, delegelerinin büyük çoğunluğu MEB tarafından belirlenecek 19. Millî Eğitim Şûrası’nı topluyor. Gündemde, “Öğretim Programları ve Haftalık Ders Çizelgeleri, Öğretmen Niteliğinin Artırılması, Eğitim Yöneticilerinin Niteliğinin Artırılması ve Okul Güvenliği” varmış. Bu Şûra’da da tıpkı 18. Şûra’da olduğu oluşturulacak Genel Kurul bileşimi ile “al gülüm ver gülüm” şeklinde eğitimde gericiliği ve piyasacalığı daha da derinleştirecek kararlar alınacağı açık.

Şura Genel Kurulu AKP kurulu gibi
Şûra’da Genel Kurul bileşimi yönetmeliğe göre oluşturuluyor. Buna göre Şûra Genel Kurul’u, yani oy verme hakkı sahibi üyeler, tabiî üyeler, seçimle gelen üyeler ile davetli üyelerden oluşuyor. Tabiî üyeleri, büyük oranda devlet kadroları oluştururken, seçimle gelen üyeler de MEB, YÖK gibi devlet kurumlarının seçtiği kadrolardan oluşuyor. Davetli üyelerde yine bir kısmı eski devlet kadrolarından olmak üzere, eğitim alanındaki sendikaların temsilcilerinin de içinde bulunduğu, bir bölümü hariç genelde hükümetin yakınında duran isimlerden oluşuyor. Bu Genel Kurul bileşimi Şûra’da önergeler sunuyor, yapılan sonucu baştan belli oylamalarla kararlar alıyor.

MEB ışık hızında çalışmaları sürdürüyor
Bu Şûra’da dikkat çeken bir nokta toplantı takviminin çok dar bir zamana sıkıştırılması. Normalde, Yönetmelikte de yer bulan ifadelere göre, Şûra ön hazırlıkları kapsamında, illerde, bölgelerde hazırlık çalışmaları ile raporlar düzenlenmesi, özel ihtisas komisyonu raporları oluşturulması, Bakanlık, üniversite, şahıslar ile kurum ve kuruluşlardan görüşler toplanması gerekiyor.

Basında yer alan haberlere göre 25-26 Ekim 2014 tarihlerinde belirlenen çeşitli illerde hazırlık çalışmalarının yapıldığı görülüyor. Şûra’nın MEB’in belirlediği 02-06 Aralık tarihlerinde toplanacağı düşünüldüğünde, illerde hazırlanan raporların ve özel ihtisas komisyonların raporlarının Şûra Genel Sekreterliği’ne gönderilmesi ve yönetmeliğe göre bunların merkezileştirilerek Şûra üyelerine en az 10 gün önceden gönderilmesi için oldukça az bir sürenin kaldığı görülüyor. Konuyla ilgili, başa eğitim fakülteleri olan üniversitelere ya da eğitimle ilgili başka kurumlara görüş sorulup sorulmadığı ise bilinmiyor. MEB’in bu ışık hızındaki Şûra çalışmaları, Şûra’nın adeta gündem olmasının engellenmeye çalışıldığını düşündürüyor.

Eğitim Bir Sen de hazırlıklara başladı
Geçtiğimiz Şûra’nın ‘kahramanı’ Eğitim Bir Sen de hazırlıklarına başlamış. Çeşitli illerde hazırlık çalışmalarının yapıldığı günlerde onlar da Kızılcahamam’da Şûra hazırlık çalıştayı yapmış. Belli ki bu Şûra’ya da “damga vurmaya” niyetliler. Çalıştayda konuşan Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu “eğitim sistemimizin demokratikleşmeye, değerler eğitimine ihtiyacının olduğunu görüyoruz. Eğitim-Bir-Sen’in öncülüğünde bir önceki şûrada verdiğimiz önergelerin kabul edilmesiyle eğitimin bazı ritüellerden, sembollerden ve şablonlardan kurtulduğunu bu şûrada da vereceğimiz önergelerle eğitim sistemimizi daha da demokratikleşmesi adına bir fırsat olduğunu düşünüyoruz” demiş. Eğitim Bir Sen’in kullandığı her “demokratikleştirme” kelimesini siz okurken hiç düşünmeden “gericileşme” olarak okuyabilirsiniz. AKP’nin, yıllardır eğitim alanında laikliğin kalesine attığı her golde bu sendikanın pozisyonları hazırlayışını unutmamak gerekiyor.

Zaten Gündoğdu bahsedilen konuşmasına bu noktada kuşku bırakmayacak şekilde devam etmiş ve eğitim sisteminin din eğitimi ve değerler eğitimi ile buluşması gerektiğini söylemiş. Hızını alamadan şöyle sürdürmüş konuşmasını: “Birkaç yıldır testle tost arasına sıkışmış çocuklarımızı kurtarmaya yönelik her adımı olumlu karşılıyor öğrenci ve öğretmen odaklı bir yaklaşımı önemsiyorum. Son bir yıldır işi idarecilik olması gereken bazı yöneticilerin ve işi çocukları sokak hareketlerinden uzak tutması gereken bazı öğretmenlerin çocukları alarak gezi eylemlerine götürdüğüne şahit olduk. Eğitim ortamları politize olmaktan korunmalı.” Kim bilir, Eğitim Bir Sen belki bu Şûra’da da Haziran Direnişi sürecinde sokağa çıkan öğretmenlerin peşine düşülmesi için bir önerge verir. Gündoğdu, 19. Şûra’ya da önemli hazırlıklarla gittiklerini, ellerinden gelen katkıyı sunacaklarını söylemiş.

Yukarıda belirtildiği haliyle toplanan bileşimle, MEB’in 02-06 Aralık tarihleri arasında toplayacağı Şûra’da, eğitim alanına ilişkin yine gericileşme ve piyasalaşma yönünde ve öğretmenlerin istihdamlarını güvencesizleşmeyi derinleştirecek kimi kararlar alınacağı açık. Örneğin 19. Şûra’da , fiili olarak çeşitli uygulamalarla zeminini oluşturma yönünde adımlar atılan karma eğitimin tartışmaya açılacağından, değerler adı altında eğitimde dinselleşmenin derinleştirilmesi yönünde yeni önerilerin yapılacağından kimsenin kuşkusu olmasın.

Neyi bekliyoruz?
Tablo bu iken ve 19. Şûra’nın toplanmasına neredeyse sadece bir ay varken, hiç değilse Eğitim Sen ve Eğitim İş gibi sendikaların, eğitim alanında çalışmalar yapan çeşitli kurumların, bu oyunu görmesi, teşhir etmesi ve tepki göstermesi gerekmiyor mu? Ya Türkiye’de eğitim fakültesi bulunan onlarca üniversite, bu fakültelerde çalışan bilim insanları neden halen suskun? Ne olduğunu anlamamız için yeni bir 4+4+4’e daha, karma eğitimin kaldırıldığını görmeye, şimdilik merdiven altlarında açılana sıbyan mekteplerinin yasallaştığını, her okulda birer mescit açıldığını görmeye mi ihtiyacımız var? AKP eğitim alanında hayata geçirdiği kapsamlı pratiklerle sadece bugünü değil, geleceği de bağlıyor, çocuklarımızın geleceğini çalıyor. AKP bu çabasında son derece örgütlü hareket ederken, ülkemizin ilericileri bilim insanlarının, eğitimcilerinin ve velilerinin, eşitlikçi, laik ve aydınlanmacı bir ülke ve eğitim mücadelesini örgütlü bir güç haline getirmek, bugün su kadar yaşamsal bir ihtiyaç haline geliyor. Arkasında önemli bir birikimle, kısa bir süre önce yola çıkan #direneğitim bugüne kadar attığı adımlarla bu ihtiyacı gidermek için önemli bir boşluğu doldurmaya aday görünüyor.