Ya komünistler de Syriza deseydi?

Vuslat Aktepe

Blog: Serbest Kürsü

Biliyorsunuz bir önceki Yunanistan seçimlerinde ciddi bir heyecan yaratan, sol tandanslı SYRIZA seçimlerden birinci parti olarak çıktı. Yunan halkının yanı sıra SYRIZA’ya KKE (Yunanistan Komünist Partisi) hariç neredeyse sol ve sosyalizm adına Yunanistan’daki hemen tüm özneler destek verdi. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’den de Komünist Parti hariç neredeyse tüm sol, sosyalist özneler SYRIZA rüzgârını selamladılar.

Uzatmadan, hazır “doğruda durmak” kavramını jargonumuza kazandıran bir siyasetçi ve aydın dostumuz da sorular sormuşken; tüm diğer verileri bir kenara bırakarak, neredeyse bir soyutlama düzeyinde, ‘KKE ve KP neden SYRIZA demedi’ sorusuyla devam edelim. SYRIZA’nın içinde ve programında emekten, kardeşlikten yana söylemler elbette vardı. Daha da ötesi kamucuydu, AB’den ve NATO’dan çıkacaktı… SYRIZA’da yıllarca mücadele etmiş, bedellere göğüs germiş Marksistler de bunu destekliyordu üstelik. Hazır Yunanistan’da sağ itibar kaybetmişken bu komünistler olsa olsa bencil, steril kalma meraklısı, korkak, kendi kum havuzlarında particilik oynamaya meraklı zavallılar olmalıydı. 

Olmadı! SYRIZA balonu daha ilk haftasında patladı. Eğer KKE öncülüğünde, öfkeli Yunan emekçisinin SYRIZA ve AB emperyalizmine karşı şimdilerde yürüttüğü mücadeleler olmasaydı, elde; arka arkaya çark eden, NATO’nun zarar vermediğinden, AB programlarına bağlı kalma güvencelerinden bahseden, ölmüş atı kamçılamaktan dem vuran ve SYRIZA’ya verdikleri destek için birbirlerinin peşi sıra özürler bezeyen aydınlardan oluşan emekçi düşmanı bir siyaset cephesinden başka hiçbir şey kalmazdı. Ve özür dileyen bir siyasal akıl da Yunan emekçilerine hiçbir şey sunmak için güven veremezdi.

Tekrar soruya dönelim: peki, komünistler SYRIZA rüzgârında neden savrulmadı? Cevap, tırnak içine alma gereği duymadan: doğruda durmak. Marksistler Kapitalizmden kopmayı öngörmeyen hiçbir demokratik açılım söylemine payanda olmaz. Komünistler, kapitalist sermaye düzeni ile hesaplaşmayı erteleyerek en asgari barışın, demokrasinin, emekten yana kazanımın var olabileceğine inansaydı ne Marks olurdu dünden bu güne ne de Marksizm… Bu ertelemecilik mi oluyor? Yunanistan’da hazır sağın hiçbir meşruiyeti kalmamış, kapitalist sistem sürdürülebilir olmaktan tam anlamı ile çıkmış, piyasaya güven bu denli sarsılmışken Yunan devrimini erteleyen kim oldu? Kim sistem içi umutlara payandalık yaptı? Hadi bu soruları da siz cevaplayın.

Doğruda durmak demişken:

Emperyalizm varsa barış yoktur!

Gericilikle tam boy hesaplaşmadan aydınlanma olmaz!

Sosyalizm,  apaçık örgütlenen bir hedef değilse demokrasi yalnızca “balkondaki seyirciyi avutur!”

Sosyalizmin bağımsız hattını, yalnız kalmak, rüzgâra karşı tek başına dikilmek pahasına savunma cesareti olmadan SOSYALİST seçenek de yoktur, sol da…

Newroz ateşini sosyalizm yakacak!

Newroz piroz be!