AKP’nin kadro ucubesi

Coşkun Gök

Blog: Serbest Kürsü

Karayolları Genel Müdürlüğü’nde taşeron işçi olarak çalışan 6500 işçi adına açılan dava 2011 yılında sonuçlanmış ve mahkeme bu işçilerin kadroya alınmasına karar vermiştir.

Aradan geçen 5-6 yıla rağmen işçilerin kazanılmış hakkını vermeyen AKP iktidarı emekçilere kadro aldatmacası palavralarıyla saldırmaya devam ediyor. Bundan ilk faydalanacak olanlarında karayollarında çalışan ve mahkemeye göre kadrolu AKP’ye göre de taşeron olan işçiler olacakmış.

AKP döneminde taşeron cehennemine dönüşen Türkiye’de 2000’li yılların başlarında 350 bin olan taşeron işçi sayısı bugün 2milyona ulaşmış durumdadır bu sayının 720bin civarı kamu kurumlarında çalıştırılıyor. Bu işçiler; kadrolu çalışanlar tarafından, başka bir ifadeyle 10-15 yıl öncesinde devletin kadrolu personeli tarafından yapılan işlerde (temizlik-güvenlik-şoförlük-bilgi işlem-hemşire vs) çalışıyor.

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı daha sonra Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın gerçekleri bir açıdan ortaya koyduğu taşeron işçiye kadro müjdesi bir palavra ve aldatmacadan ibarettir.

Palavra olmasının birinci nedeni yukarıda verilen sayılardır. Sermayenin ihtiyacı olan ucuz, güvencesiz ve esnek çalışma şekline uygun olduğu için tercih edilen taşeron işçilerin sayısı AKP döneminde %500’den fazla artmıştır. Bu oran AKP iktidarının emekçilere bakış açısını ortaya koymakta olup bu tabloyu yaratanların kadro vs şeklindeki müjdelerinden korkmak gerekmektedir.

Palavranın ikinci nedeni ve aynı zamanda korkunun da temeli olan konu ise daha yasal düzenlemesi yapılmamış olsa da ortaya dökülen ayrıntılarda aleni olarak belirtiliyor.

Öncelikle yapılmak istenilen düzenlemeyle kadro verilmediği yeni ve özel bir düzenleme yapıldığı aleni olarak belirtiliyor. Yapılacak yeni istihdam şeklinin adı: “Özel Sözleşmeli Personel”. Bu çalışma şekline dahil olacaklar ne “memur” nede kamu işçisi sayılacaklar. Sorumluluklar olarak “memur”ların taşıdığı sorumlulukları yüklenirken haklar olarakta ne “memurların” nede kamu işçilerinin haklarından faydalanacaklar. Yani AKP hükümeti emekçiler için taşeron sisteminden de halen uygulanan 4/c sisteminden de daha kötü ve “ucube” denilecek bir sistem yaratmayı vaad ediyor ve bunu emekçilere müjde olarak sunmaya çalışıyor.

Sistemin detayları;

Özel Sözleşmeli Personel (ÖSP) statüsüne geçmek için kamu çalışanı (memur) olma şartlarını yerine getirmek gerekiyor,

Yıllık veya 3 yıllık sözleşmeler imzalanacak ve her sözleşmeden önce sözlüde olmak üzere sınava tabi tutulacaklar,

Öncelik asıl işi yapanlarda olacak (ayrı bir değerlendirmeyi gerektirmekle beraber bir kurumda yapılan işlerin hiçbirisini asıl veya yardımcı iş olarak ayırmak doğru değildir. Örneğin bir hastanede doktorun-hemşirenin vs yaptığı is asıl iş olurken temizlik işlerini veya ambulans kullanan şoförün yaptığı işi yardımcı iş olarak saymak doğru değildir ve bu durum bütün kamu kurumlarında ki bütün işler için geçerlidir)

Aldıkları maaşı almaya devam edecekler ve maaşları kamu çalışanları için yapılan toplu sözleşme de belirlenen artış oranında yapılacaktır. Yapılan araştırmaya göre taşeron işçi olarak çalışanların %68’i asgari ücret tutarında maaş almaktadırlar. Bu maaşları kamu çalışanlarına uygulanan maaş artışına tabi tutarsanız 1-2 yıl sonra bu maaşlar asgari ücretin dahi altında kalacaktır.

Bu statüde çalışan işçilerin tayin ve görevde yükselme gibi hakları olmayacak.

1 Kasım 2015 sonrasında işten çıkışları olmayacak; kamu kurumlarının önemli bir kısmı taşeron firma ile sözleşmelerini yeni yıl ile beraber yaparlar ve ve sözleşme döneminde fiili olarak çalışmaya devam etseler de işçilerin sigorta sisteminde giriş-çıkışları yapılır. Bu kriterle önemli bir kesim bu düzenlemenin dışında tutulmuş olmaktadır.

Ve asıl mesele bu statüde çalışmayı kabul edeceklerin var olan bütün kıdem vb mali haklarından vazgeçmesi gerekmektedir. Her ne kadar taşeron firma çalışanı olsa da birçok mahkeme kararıyla kamu kurumları asıl işveren olarak kıdem tazminatı konusunda çalıştırdıkları taşeron işçilere karşı yükümlü tutulmaktadırlar. Bu düzenlemeyle beraber AKP emekçilerden hem rüşvet istemekte hem de “hırsızlık” yapmaktadır ki bu gerçek anlamda bir hırsızlıktır. Taşeron firma çalışanı olan ve aynı kurumda 10-15 yıldır çalışan bir kişi asgari ücret maaşı alıyor olsa da işten çıkarılması durumunda 25-30bin lira ikramiye hakkı elde edecekken AKP hükümeti bu hakkı yağmalamanın peşine düşmüş durumdadır.

Diğer bir konuda bu düzenleme ile taşeron sisteminde sınırlıda olsa var olan örgütlenme-sendikalaşma hak ve durumunu tamamen ortadan kaldırılacaktır.

Konunun detayları ve yapılmak istenilen soygunun boyutları yasal düzenleme yapıldıktan sonra daha net ortaya çıkacaktır, bunlar ağızlarından dökülen palavralarda çevreye yayılan sınırlı bilgiler.

Konuşulmayan ama işin son bir boyutuda kamu emekçilerinin iş güvencesinin ortadan kaldırılmasında bu statünün kullanılacak olma ihtimalinin yüksek olmasıdır.

Emekçilerin palavralarla işimiz olmaz, sizin palavralarınızdan, yağmacılığınızdan daha güçlü olan emekçilerin, işçi sınıfının gücüdür demesi kaçınılmazdır.