Anneler ne ister?

Deniz Arık Binbay/Psikiyatrist

Blog: Dünyayı Verelim Çocuklara

Işıltılı bir kolye, mikser, el blenderı ya da tencere seti mi geçiyor aklınızdan?

O halde zihniniz fena halde esir alınmış demektir. Kadınları anneliğe, anneliği de ev ve mutfak işlerine indirgeyen zihniyetin başarısı, kapitalizmin tüketim fırsatçılığıyla birleşince zihninizin istila edilmemesi çok zor. Ancak akıntıya kapılmamak için kendimizi ve birbirimizi çimdiklemekle, yan yana durmakla mümkün zihnimizi, insaniyetimizi, yaratıcılığımızı korumak… Bunun için buradayız. 

Anneler günü yaklaşıyor. Blenderlar, tabak çanak, şallar, çiçekler havada uçuşacak birkaç güne kadar…

Hediye nedir? Diğerine önemli ve değerli olduğunu hissettirmenin aracıysa hediye, mutlu hissettirmekse, gönülden “vermek”se eğer, seçenekler bu kadar sığ olmamalı, çünkü insan alabildiğine derin aslında, anneler de öyle.

Peki anneler ne ister? Çocukları için ne ister? Kendileri için ne ister?

Anneler çocukları için ne ister? Çocuklarının şimdi ve gelecekte mutlu ve sağlıklı olmasını, güvende olmasını ister. İşinin ve huzurlu bir ailesinin olmasını ister. Çocuğunun yanında olmasını, iyi bir eğitim almasını, kendini geliştirmesini zamanı geldiğinde de ayakları üzerinde durabilmesini ister.

Ancak GDO, glukoz şurubu, böcek ilacı, BPA, plastikler, madde kullanımı, cep telefonu radyasyonu kaygıları derken çocuğumuzun sağlığından; bunca istismar vakasının ayyuka çıkması, Kuran Kurslarında yanan çocuklar, panzerin ezdiği çocuklar, bakıcıların dövdüğü çocuklar, erkek arkadaşınca darp edilen gençkızlar, bombalar, savaşlar derken çocuklarımızın güvenliğinden; sınavdaki usulsüzlükler ve sürekli sınavlara girip çıkarken kıyasıya rekabet, kaygı bozuklukları ve depresyonlarla hayatlarının traşlandığını göre göre çocuklarımızın gelecek hayallerinden; devlet okullarının ödeneksiz, bilimden uzak, özensiz bir hale getirilmesiyle çocuklarımızın eğitim haklarından vazgeçmek zorunda kaldık.

Peki bir annenin en temel isteklerini, daha da önemlisi çocukların en temel haklarını gaspeden bu sistemi dönüştürmeyelim de destekleyelim mi?

Ütopik olan hangisi? Akıldışı olan hangisi?

Sağlıklı, mutlu, kendisi gibi, üretken, neşeli çocuklarımızın güven içinde yaşamasını istemek mi yoksa her gün çocuklarımızın sağlığından, emeğinden, yaratıcılığından, güvenlik duygusundan çalan bu rezil sistemi desteklemek, en hafifinden ses çıkarmamak mı? Sadece kendi çocuğumuzu kurtararak mümkün olduğunca toplumun çürüyen kesimleriyle temas etmemesini dilemek mi aklıselim olmak?

Peki anneler kendileri için ne ister?

Anneden anneye değişir yanıtlar ama kentli ve okumuş anneleri düşündüğümüzde sanırım en çok kendilerine zaman ayırabilmeyi, sabaha kadar kesintisiz uyuyabilmeyi,  eşleriyle özel zaman geçirebilmeyi, uzun yıllardır ertelediği, hayatına anlam ve keyif katan etkinliklerini yapabilmeyi,  arkadaşlarıyla baş başa sohbet edebilmeyi, banyoda iki kez hesapsız şampuanlanabilmeyi, kapıda bekleyen ağlayan birileri olmadan tuvalette istediği kadar kalabilmeyi, bir kitabı başından sonuna okuyabilmeyi, çocukları emin ellerdeyken gönül rahatlığıyla dışarı çıkabilmeyi, bir annenin çocuğunu herkesten iyi tanıdığının kabul edilmesini ve anneliğine saygı duyulmasını, takdir edilmeyi, sadece anne değil, bir kadın ve bir insan olduğunun farkına varılmasını, her insan gibi olduğu gibi kabul edilmeyi, kendisine alan açacak aile ve arkadaşlarının olmasını, çocuklarıyla birlikte dışarıdayken de rahat edebileceği çocuk dostu mekânların olmasını ister…  Hatta bazen kendini geri ister. Zihninde çocukla ilgili endişelenmeden kendi olabilmeyi ister.

O yüzden hadi gelin bu sene anneler gününü biz farklı kutlayalım. Üretkenliğimizi, yaratıcılığımızı, neşemizi kullanalım hediye olarak. Nesneleri değil birbirimizi hissedelim. Tüketmeyi, içimizdeki sıkıntıları, sıkışıklığımızı, verilen sığ hediye kalıplarını bir yana koyalım ve deriiin bir nefes alalım. Başlıyoruz.

Bu sene bir değişiklik yapın, bırakın anneler de anneliklerinden çok insan olduklarını hissetsinler. Bir gezi bileti hediye edin mesela, ya da bir müze gezin beraber, bir tiyatro izleyin. Evdeki işleri siz yapın ve bir yarım gün hediye edin ona, deniz kıyısında gezecek, bir kafeye oturup kitap okuyacak zaman hediye edin. Hatta  büyük düşünün, bütün günü ve geceyi verin. Bir karaoke bara götürün anneyi mesela, en sevdiği şarkıları söyleyin beraber. Ya da sadece dinleyin uzun uzun. Sözünü kesmeden, oflamadan, sorup merak ederek, anlattırın kendisini, hikayesini, sevdiklerini, özlemlerini, hayallerini… En sevdiği müziği koyup dans edin beraber. Bir alan açın… Yapabiliyorsanız her ay bir akşam dışarı çıkabilmesi için çocuklara bakın, evi çekip çevirin.  Dostlarıyla sohbet edebileceği bir akşamüzeri ayarlayın mesela. Bir çalgı hediye edin ya da. İstediği çalgının kursuna yazdırın. Bilardo oynamaya gidin. Siz o anneyi daha iyi tanıyorsunuz, değil mi?  Hani o ne seviyorsa, onu ne canlandıracaksa yapmasına olanak sağlayın… İnsan ürettikçe canlanır. Mutluluk üretmekle olur. Üretmesine ve kendisini olduğu gibi hissetmesine imkân tanıyın, belki de çook uzun zamandır buna fırsatı olmamıştır.

Hatta bir mekânınız varsa bir köşesine çocuk alanı koyun, tüm anneler sizin mekânınızda bir nefes alsın

Anneleri destekleyen elleriniz dert görmesin!

Anneler, günümüz kutlu olsun!