Hamilelerin ekonomik kaygıları, bebeğin doğum sağlığını etkiliyor

ABD'de yapılan bir araştırma, hamile kadınların parasal açıdan bebeğine iyi bakamayacaklarına dair kaygılarının, bebeğin doğum sağlığını etkileyen faktörler arasında olduğunu ortaya çıkardı.

Ruhan Alpaydın - bilimsoL

ABD’deki Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) tarafından desteklenen ve Ohio State University araştırmacıları tarafından sürdürülen bir araştırma, hamilelikte annenin bebeğin doğduktan sonraki bakımına dair ekonomik endişeleri ile daha küçük ve sağlıksız olmaya yatkın bebek doğumları arasında bağlantı buldu.

138 hamile kadını kapsayan araştırma, farklı ırkları ve hamileliğinin farklı evrelerinde (5 haftadan 31 haftaya) kadınları kapsıyor; ortalama yaş ise 29. Araştırma dahilinde kadınlara, finansal kaygı, depresif sendromlar, hamileliğe özel stres ve endişelerine dair sorular yöneltilmiş.

2013—2015 yılları arasında yapılan araştırmanın ana düzenlenme amacı grip aşısının etkisini ölçmekmiş. Araştırmaya katılan kadınların bebekleri doğduktan sonra araştırmacılar, kadınların hamileyken düzenlenen ankete verdikleri yanıtlar ile bebeklerin doğum ağırlıklarını incelemişler.  

DÜŞÜK KİLOLU BEBEKLER

Doğum ağırlığı 2,5 kg’dan az olan bebekler düşük kilolu sayılıyorlar. Bu kategorideki bebekler genellikle ciddi sağlık problemlerine sahip olmakla birlikte, ilk haftalarını veya aylarını yoğun bakım ünitelerinde geçirirler. Örneğin ABD’de, bebeklerin yüzde 8’i düşük kilolu doğuyor. 

Araştırmada ekonomik kaygılar, anne adayının şu üç soruya 5 farklı dilimde verdiği cevaplar ile ölçülmüş: “Şu anda hanenize giren gelir ile yaşamanız ne kadar zor?”; “Önümüzdeki iki ay içerisinde siz veya ailenizin yetersiz barınma, beslenme veya sağlık yardımı gibi zorluklarla karşılaşması ne kadar olası?”; “Sizin ve ailenizin yaşam standardınızı en temel gereksinimlere indirgeme olasığınız nedir?”

Daha öceki araştrırmalar sonucunda, sosyoekonomik olarak dezavantajlı annelerin daha büyük olasılıkla küçük bebekler doğurduğunu ve doğurma sırasında daha fazla sorunlar yaşadıkları bilinmekteydi. Bu araştırmada ise tam olarak neyin buna yol açtığı ölçülmeye çalışılmış. Böylelikle bulanabilecek nedenlere müdahale ederek düşük ağırlıklı doğumların engellenebileceği düşünülmüş.

Makalenin yazarı Lisa Christian, düşük kilolu doğumların “doğum olayının kendisi, değişen ilişkiler, bebek doğduktan sonra çalışma, sağlık ödemeleri ve bebeğin sağlıklı olup olmayacağına dair endişeler” ile ilişkili olduğunu iletiyor.

BİLİMSEL SONUÇLAR ÇÖZÜM SAĞLAYABİLİR Mİ?

Bu noktasal yaklaşımla sorunun nasıl çözüleceği bir muamma olarak karşımıza çıkıyor. Zira bu sonuç, sağlık hizmetlerinin paralı olduğu, annenin doğum izninin kısa olduğu, doğum sonrası iş güvencesinin azaldığı ve işsizliğin olduğu bir toplumda, emekçi iseniz anne olmanın zorluğuna işaret ediyor.

Kaynak haber: ​
https://news.osu.edu/news/2017/04/24/financial-strain/