Bazı insanlar neden kurbanları suçlar?

Yapılan bir araştırmaya göre bireylerin önem verdikleri "otoriteye saygı" gibi ahlaki değerler, bu kişileri şiddet veya istismar gibi olayların kurbanlarını suçlamaya itebiliyor.

Buse Gönül - bilimsoL

Günlük hayat içinde sıklıkla şiddet, cinsel istismar içeren olay ile yüzleşiyor; maruz kalıyor ya da şahit oluyoruz. Bu tür olumsuz yaşantıları deneyimleyen kişilerle empati kurup destek olma çabası gösteren bir çoğunluğun varlığına rağmen, kurbanı suçlayan birçok kişinin de olduğu yadırganamaz bir gerçek.

Bu durumu inceleyen araştırmalar kurbanların, başlarına gelen olaylardan sonra korku, sosyal etiketlenme, kınanma, kendini suçlama ve toplum tarafından suçlanma gibi birçok olumsuz yük ile savaşmak zorunda kaldıklarını gösteriyor. Neden bazı bireyler kurbanları psikolojik ve fiziksel olarak olumlu yönde desteklerken, diğerleri kurbanı suçlamayı daha çok tercih ediyor?

Bu soruyu cevaplamak üzere Amerika’nın Boston ve Harvard Üniversiteleri’nden araştırmacılar kurbanlara karşı tutum farkının politik yönelim, dünya görüşü ve bireylerin daha fazla önem verdikleri ahlaki değerler ile değişebileceğini düşünerek, toplamda 1000’in üzerinde yetişkin ile dört farklı çalışma yürüttüler. Bütün çalışmalarda katılımcılara cinsel istismar, şiddet gibi olumsuz deneyimleri içeren hikayeler okutuldu. Ardından katılımcılardan okudukları hikayelerdeki kurbanların bu olaylardan ne derece etkilenmiş olabilecekleri, kurbanların ve suçu işleyenlerin olaylar üzerindeki etkisi ve sorumluluğu, hikayede işlenmiş olan suçun ciddiyeti’ gibi soruları değerlendirmeleri istendi. Buna ek olarak, katılımcıların ahlaki değerleri (koruma/zarar vermeme, adalet/karşılıklılık, otoriteye saygı, grup içi sadakat, saflık/kutsallık alt başlıklarında olmak üzere), dünyanın ne kadar adil bir yer olduğu hakkındaki inançları ve politik yönelimleri soruldu.

Yürütülen bu dört çalışmanın ortak ve en güçlü bulgusu bireylerin kurbanlara olan tutumunun taşıdıkları ahlaki değerlerden etkilendiklerini göstermesi. Bu tutumların üzerinde politik yönelimin ve dünya görüşünün bir etkisi ise bulunmadı. Koruma/zarar vermeme ve adalet/karşılıklılık değerlerine önem veren bireylerin kurbanın duygularına ve ihtiyaçlarına daha fazla hassaslık gösterdiği ve sorumluluğun suçu işleyen kişi üzerinde olduğunu daha fazla belirttiği bulundu.

Otoriteye saygı, grup içi sadakat ve saflık/kutsallık değerlerine daha fazla önem veren bireylerin ise kurbanları daha fazla etiketleme, kınama eğilimi gösterdikleri, kurbanlara suç atfettikleri ve suçu işleyenlere karşı daha hoşgörülü oldukları gözlemlendi.

Peki, bu ahlaki değerler ile kurbana ve suçu işleyen kişiye karşı tutumları nasıl birlikte ele alabiliriz? Koruma/zarar vermeme ve adalet/karşılıklılık kavramları alan yazında ‘bireyselleştirme’ değerleri olarak adlandırılıyor. Bu değerler bireylerin refahını ve iyi oluşunu, herkesin adil ve eşit şartlar içinde yaşamasını vurguluyor.  Otoriteye saygı, grup içi sadakat ve saflık/kutsallık kavramları ise ‘ilişkilendiren’ değerler olarak adlandırılarak sosyal düzeni ve birliği korumayı, ast-üst ilişkilerine sadık olmayı, ahlaki ‘temizliği’ vurguluyor.

Araştırmacılara göre ‘ilişkilendiren’ değerlere verilen önem arttığında bireyler, şiddet, cinsel istismar gibi durumlar ortaya çıktığında dahi ‘sosyal düzen’ yanılsamasını devam ettirmeye çalışıyor. Bunu da toplumda ya da sosyal çevrede ‘problem’ algısı ortaya çıkaracak olayların üzerini kapayarak, suçu başkasına atarak yapma eğilimi gösteriyorlar. Fakat bu durum koruma/zarar vermeme ve adalet/karşılıklılık değerlerini daha önemli bulan bireyler için daha az geçerli oluyor ve ön plana çıkan bireyin esenliği ve temel insan hakları oluyor. Çalışmanın sonuçları, neden bazı bireylerin kurbana empati kurma ve destek olma yolunu tercih ederken, diğerlerinin durumdan bağımsız olarak kurbanı suçlamayı ve etiketlemeyi tercih ettiklerinin bireysel değerlere bağlı olduğunu destekler nitelikte.

İlgili makale: Niemi ve Young, 2016, "When and why we see victims as responsible: The impact of ideology on attitudes toward victims", Personality and Social Psychology Bulletin, doi: 10.1177/0146167216653933