Kadınlar fen-mühendislikte niye geride?

Yapılan araştırmalar, kadınların fen ve matematik alanındaki başarısızlıklarının, genetik değil çevresel etkenlerden olabileceğine dair yeni veriler sunuyor.

2005 yılında zamanın Harvard Üniversitesi rektörü Lawrence Summers, kadınların bilim camiasında sayılarının azlığını "dışlanmaya veya sosyal etkilere değil, kadınların bu alandaki yeteneksizliklerine" bağlamıştı. Summers'ın konuşması ABD'deki liberal bilimci camiasında büyük tepki toplamış, Summers ertesi yıl Harvard rektörlüğünden istifaya mecbur kalmıştı. Çeşitli sağcı çevreler ise Summers'ın gerçekleri dile getirme cesareti gösterdiği için zulme maruz kaldığını söyleyerek kendisine sahip çıkmışlardı*.

Pek çok sanayileşmiş toplumda kadınların yalnızca bilim değil, genel olarak fen ve mühendislik alanlarında sınırlı temsil edildikleri bir gerçek. Bu durumun kökleri eğitim alanında da görülüyor: 2003 yılında 34 ülkenin 8. sınıf öğrencilerinin katıldığı bir fen ve matematik testinin (TIMSS) sonuçları, kız öğrencilerin ortalamada erkek öğrencilerden daha başarısız olduğunu ortaya koymuştu.

Ancak aynı testin sonuçları bu durumun katılsal değil, çevresel etkenlere bağlı olabileceğine de işaret ediyordu. Nitekim az sayıda da olsa kimi ülkelerde kız öğrencilerin fen ve matematik başarısı, erkeklerden ciddi düzeyde üstündü. Yine ABD'de yakın zamanda yapılan bir araştırma, bu ülkede kız-erkek öğrenci başarı farklarının zaman içinde azaldığını göstermekteydi. Aynı zamanda, "erkek bilimadamı" stereotipini benimseyen kadınların fen alanına daha az ilgi duydukları tespit edilmişti. Bu gibi çalışmalar, cinsiyetler arası başarı farkının genetik olmadığını ve kültürel ortamca belirlendiğini ima ediyordu.

İnsanlar üzerinden uzun vadeli kültürel deneyler yapmak mümkün olmadığı için, cinsiyetler arası başarı farkının kaynaklarını kesin olarak tespit etmek çok zor. Yine de çeşitli psikolojik deneyler yoluyla açık veya örtük cinsiyetçiliği ölçüp, bunun mevcut cinsiyetler arası başarı farklarını açıklayıp açıklamadığını test etmek olası.

Hakim görüşler öğrencilerin başarısını etkiliyor
ABD Bilim Akademisi Dergisi PNAS'ın bu haftaki sayısında böyle bir deneyin sonuçları yayınlandı. Deney, bireylerin bilinç altlarında 'fen' ile 'erkek'i ne sıklıkta eşleştirdiklerini ölçmek üzere tasarlanmıştı. Çalışma kapsamında çeşitli ülkelerden araştırmacılar, 2000 ila 2008 yılları arasında farklı ülkelerden yarım milyona yakın gönüllüyle kısa testler yaptılar. İnternet üzerinden yapılan deneyin sonuçları, katılımcıların yüzde 70'inin 'fen' ile 'erkek'i, 'kadın'dan daha sık eşleştirdiklerini, yani üstü kapalı erkek-fen ilişkilendirmesinin yaygın olduğunu gösterdi.

İlginç bir nokta, katılımcıların çoğunun 'erkeklerin fen alanında üstün olduklarına inanıyor musunuz' yollu soruya olumsuz cevap vermesiydi. Yani cinsiyetçiliği açıktan reddeden bireylerin de zımnen bu yaklaşımı sürdürdükleri görülüyordu.

Deneyin asıl çarpıcı sonucu ise şuydu: Örtük erkek-fen eşleştirmesinin yaygın olduğunu ülkeler, aynı zamanda TIMSS testinde erkek ve kız öğrenci farklarının da en büyük olduğunu ülkelerdi. Bu da bir toplumda hakim görüşlerin öğrencilerinin başarısını etkileyebildiğine işaret ediyor. Aynı şekilde, cinsiyetler arası başarı farklarının da açık ya da örtük cinsiyetçiliğin gelişmesine neden olduğu tahmin edilebiliyor.

Araştırmacılar, bu sonuçlardan yola çıkarak, cinsiyet farklarını azaltmanın ancak iki kollu müdahalelerle gerçekleşebileceğine işaret ediyorlar: Bir yandan mevcut ideolojik yapılanmayı ve sterotipleri değiştirmek, bir yandan da pratik olarak kadınların fen alanındaki etkinliklerini desteklemek.

*Lawrence Summers şu anda ABD Başkanı Obama'nın ekonomik danışmanlığını yürütüyor.

soL (DIŞ HABERLER)