Dr. Özgür Uçkan: 'Renkli TV, bilgisayar ve cep telofonu kullanımını ileri teknoloji diye yutturmak kolay'

Dr. Özgür Uçkan, Bekir Bozdağ'ın "Solcular renkli TV'ye karşı çıktılar" sözlerini değerlendirdi. Uçkan, "Bozdağ gitsin, ileri teknoloji alanında Türkiye'nin kaç patent alabildiğini, hangi radikal inovasyona imza attığını, kaç uluslararası standarda uygun bilimsel makale yayınladığını sorgulasın" dedi.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Isparta'da yaptığı bir konuşmada, solcuların renkli televizyona karşı çıktığını iddia ettikten sonra, "İyi ki millet bu solculara itimat etmiyor. İtibar etseydi, 1970 model Fordlara, millet Mercedes niyetine binmeye devam ederdi. Allah razı olsun ki onlara imkan vermediniz" demişti.

soL Gazetesi, durumun gerçekten Bekir Bozdağ'ın söylediği gibi olup olmadığını araştırdı ve yarınki manşetine taşıdı. Gazetenin görüş aldığı isimler arasında Bilsay Kuruç, Kaya Güvenç, Ali Münir Cerit ve "internetin babası" olarak bilinen Mustafa Akgül de yer alıyor.

Dr. Özgür Uçkan da, Bozdağ'ın açıklamalarıyla ilgili bir yazı kaleme aldı. Uçkan'ın yazısını da soL Portal okurlarıyla paylaşıyor ve yarın erkenden bir soL Gazetesi almalarını tavsiye ediyoruz.

Dr. Özgür Uçkan, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde bilgi ekonomisi, ağ ekonomisi, enformasyon tasarımı ve yönetimi, iletişim tasarımı, tasarım yönetimi konularında ders veriyor. Uçkan'ın, Nisan 2003’de Literatür Yayınları’ndan “E-Devlet, E-Demokrasi ve Türkiye” adlı kitabı yayımlandı.

Uçkan'ın görüşü şöyle:

Solcuların renkli TV'ye karşı çıktığını hatırlamıyorum. Bozdağ benden yaşlı değil herhalde (ben 50 yaşındayım). Bu durumda yanlış bilgilenmiş.

Solcuların bilgisayar ve internete karşı çıktıkları konusunda da yanılıyor (belki kendisini solcu zanneden muhafazakar üç beş örnek vardır, ama o örnekleri muhafazakar kesimde binlerce bulabilir, arşivlere bakarsa).

Türkiye'nin internete geçmesini sağlayan akademik kadronun büyük kısmı solcuydu (tıpkı ABD'de Pentagon parasıyla ilk network'leri kuran akademisyenlerin, solcu, hippi veya anarşist olması gibi). Yani yanılıyor, militarizm ve kapitalizmin sömürdüğü teknik ve bilimsel bilgi, her zaman bizim gibi solcu ve muhaliflerde oldu, onlar sadece ortam ve kaynak sağladılar sonra da bu bilgiyi kendi halklarına karşı kullanmayı denediler (neyse ki bu ilerlemeleri gerçekleştiren solcular bilgiyi herkese açıp bunu engelledi). Yani, solcular, muhalifler ve hacker'lar olmasaydı, Bekir Bozdağ interneti rüyasında görürdü.

Bozdağ 'yenilik'ten ne anlıyor?
Aslında Bekir Bozdağ'ın derdi Renkli TV, bilgisayar, teknolojik ilerleme filan değil. O ağzındaki baklayı şöyle çıkarmış:

"Her yeniliğe karşılar, yenilik yapanlara 'mürteci' diye damga vuruyorlar. Türkiye'ye bakın hangi yenilik varsa bunlar eylem yaparlar."

Şimdi burada "yenilik"ten neyi kast ettiğine bir bakalım:

Mesela Hidro Elektrik Santralleri'ni (HES) kastediyor olabilir. Eğer öyleyse bu ironik olur çünkü HES'ler aslında eski, atıl, verimsiz ve enerji/çevre teknolojilerindeki son ilerlemeleri göz ardı eden, üstelik ekosisteme ciddi zarar verdiği için bilim tarafından giderek daha çok mahkum edilen bir enerji elde etme yöntemi. Bu durumda, "kapitalist hırsla hareket eden mürteci" sıfatını hak etmiş olur. Umarım kafasından bu örnek geçmiyordur.

Eğer bilişim ve ağ teknolojileri kullanımıyla e-devlete geçilmesinin sonucu olarak hayatımıza giren, mesela SGK'nın kişisel verilerimizi pazara çıkarıp önüne geleni satmasını kast ediyorsa, burada da yanılır, çünkü ağ teknolojilerinin ve internetin kullanımıyla devletlerin şeffaflaşması gerekir, vatandaşların değil. Gitsin dünyanın herhangi bir "ileri / demokratik" ülkesine baksın, kişisel verilerin ve özel hayatın korunması için katı düzenlemeler olduğunu görecek. Bizim memleket AKP iktidarı sayesinde vahşi Batı gibi maşallah. 12 yıldır kişisel verileri koruma kanununu çıkartmıyorlar, vatandaşı rahatça dinleyip, izleyip fişlemek için.

İleri demokrasinin nimetleri
İleri teknoloji devletin işine geldiğinde iyi, vatandaş kullandığında kötü. Mesela devlet vatandaşını takip etmek, istemediği bilgiye ulaşmasını engellemek için, (DPI gibi) şaibeli teknolojileri kullanır ama vatandaşının şifreleme (kripto) teknolojilerini kullanmasını engellemeye çalışır. Kripto yönetmeliğiyle, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Anayasa'da tanımlanan mahremiyet hakkı ve anonimlik hakkını engellemeye kalkar.

Bu mudur "ilerleme", bu mudur ileri teknoloji? Bunların "ileri" sıfatından ne anladığını absürt "ileri demorasi" kavramsallaştırmalarından biliyoruz zaten. Matbaa öncesi yönetim zihniyeti ve vahşi kapitalist hırsla, teknolojiyi ve bilgiyi tekeline almaya çalışarak bunu sadece şirketlerle paylaşmak, vatandaşının teknoloji kullanımını işine geldiği gibi kısıtlamak, bastırmak, ne kadar "ileri"dir?

Özelleştirmenin 'ileri'liği
Bekir Bozdağ ağzındaki bir baklayı daha çıkarmış: "Rusya kadar özelleştremedik" diye yakınmış… "Özelleştirmeyi "ilerleme" diye sunmak kapitalizmin artık eskimiş ideolojik hilelelerinden biri. Bu konunun hukuki ve politik sorunlarına hiç girmeden teknoloji penceresinden bakarak, izansız özelleştirmenin aslında nasıl "gericilik"le bağlantılanabileceğini ortaya koymakla yetineyim. İleri teknolojiyi benim kadar takip ettiğini sanmadığım için, kendisine bir bilgi vereyim buradan: Özelleştirilen alanlarda Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları duraklıyor, çünkü her şey kısa vadeli kara odaklanıyor bu arada kapitalizmin rekabet mantığı da atlanıyor ve rekabet avantajı yaratacak teknolojik iyileştirmelere odaklanılamıyor. Çünkü devletin şirketlere sağladığı koruma altında haksız iç rekabet ortamının keyfi sürülüyor ve teknolojik ilerlemede ayak sürülüyor. Türk Telekom'un özelleştirilmesinden beri ciddi hiç bir inovasyon geliştirmediği, altyapı yatırımlarını aksattığı ve eski teknolojiyi fahiş fiyata vatandaşa sattığı, bütün bunları tekelcilik düzenlemelerini ihlal eden devlet kollamasıyla yaptığı ortada değil mi? Ar-Ge ve inovasyonda kamu kurumlarının salt kısa vadeli kar odaklı olmayan vizyonu ortadan kalktığında ne olduğu bilinir. Bozdağ gitsin, ileri teknoloji alanında Türkiye'nin kaç patent alabildiğini, hangi radikal inovasyona imza attığını, kaç uluslararası standarda uygun bilimsel makale yayınladığını sorgulasın. Teknolojik ilerleme bunlarla olur, başkalarının ürettiği teknolojiyi vatandaşına fahiş fiyata satmakla değil. Bu yöntemle Türkiye ileri teknoloji ülkesi değil, zavallı bir teknoloji pazarı olur, ki olduğumuz şey de bu zaten.

Bozdağ gitsin, orta öğrenimde yaptıkları "ileri demokratik gericilik" çalışmalarının öğrencilerin matematik yeterliliğine, bilimsel kavrayışın gerektirdiği sorgulama yeteneklerine, mantık kapasitelerine ne yaptığına baksın sonra gitsin üniversitelerin bilim ve taknoloji bölümlerindeki müfredatın neden dünyayı on, on beş sene geriden izlediğini sorgulasın sonra da kendi yönetimlerinin ve yönettikleri YÖK'ün bu vehametteki payını ölçsün.

Yoksa renkli TV, bilgisayar ve cep telofonu kullanımını "ileri teknoloji" diye yutturmak kolay.

Elbette Bekir Bozdağ, selefiler gibi bir"mürteci" değil. O "muhafazakarlığını" kapitalizmin izin verdiği ölçüde yaşayan, ama halkına muhafazakarlığı teknoloji marifetiyle dayatan bir zihniyetin yansıması…

Bu zihniyetin konuştuğu zaman "ideoloji" kavramını sadece solcularla sınırlandırmasına da bayılıyorum. İdeoloji, aslında Bozdağ'ın vahşi kapitalist muhafazakarlığına daha çok yakışan bir kavramsallaştırma.

Dr. Özgür Uçkan