Şampiyonlar Ligi'nin Ekonomi Politiği

Galatasaray, hem aldığı sonuçlar hem de ortaya koyduğu oyun açısından tarihinin en kötü Şampiyonlar Ligi sezonunu geçirdi. Önceki iki sezonda, hemen hemen aynı oyuncularla ama farklı teknik direktörlerle gruptan çıkma başarısını gösteren bir takımın bu çöküşünün nedeni, ilk bakışta teknik direktör değişikliği olarak görülebilir. Hiç etkisi olmadığı söylenemez, bununla birlikte, Drogba'nın gidişi, takımın düzenini bozmadan Sneijder'in yetenekleri ve oyun bilgisininden yararlanılacak bir formülün bulunamayışı, Eboue ve Riera ile belirli bir istikrara kavuşan savunma organizasyonu ve kanat hücumlarının kaybedilmesi gibi, irili ufaklı saha içi etkenlerin de, bu yıl takımın varlık gösterememesinde rolü var.

Hem saha içinde formayı giyenler, hem de seyirciler için eziyete dönüşen 6 maçlık fikstürün sonuçlanmasının üzerine, Maliye'den, faiziyle 40 milyon TL'yi aşan vergi cezası sürprizi geldi. İyiye işaret değil; öyle ya, benzer bir cezanın kesilmesi, İskoçya'da Glasgow Rangers'ın iflas sürecini başlatmıştı. Ancak Türkiye'de kulüplerin biriken sigorta primi ya da vergi borçları için zaman zaman ceza kesilmesi, sıradan hadiselerden. Bu borçlar genellikle, yeniden yapılandırma, bir başka deyişle Devletin indirime gitmesi ya da borçları vadelendirmesiyle çözülüyor. Muhtemelen yine öyle olacaktır.

Peki Şampiyonlar Ligi'nde başarılı olmak isteyen takımların, nasıl olsa Devlet bir noktada affediyor diye, har vurup harman savurmaya devam etmeleri mi gerekiyor? Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı son 3 sezon boyunca, yaklaşık 85 milyon euro transfer bedeli ödedi ya da ödeme yükümlülüğü altına girdi, buna karşılık elde ettiği transfer gelirleri 10 milyon euro'yu bile bulmuyor. Bu uçurumu kapatmanın tek yolu, Şampiyonlar Ligi'nde hemen her yıl gruptan çıkarak, UEFA'nın kulüplere dağıttığı gelirden önemli oranlarda pay almak. Galatasaray, 10 yıl kadar önce yüksek transfer harcamalarıyla bu yolu denemiş ve başaramamıştı. Son süreçte, stadyum gelirlerinin önemli ölçüde artmasının da yardımıyla bir ölçüde başarılı olundu ancak yeterli olmadığı görülüyor. Sonuçta, yalnızca Real Madrid'in sürdürebileceği bir transfer politikasını uzun yıllar sürdürmek mümkün değil. Kulübün yeni yönetiminin her icraatına, tasarruf etme eğiliminin damga vurması da, bu yoldan dönülmeye çalışıldığını gösteriyor.

Bu noktada, Avrupa'nın büyük liglerinin dışından gelen ve UEFA şampiyonalarında her zaman adından söz ettiren takımların durumlarını incelemekte yarar var.

Benfica, iki yıl üst üste UEFA finali oynadığı dönemde, Axel Witsel ve Lazar Markovic'in satışından 55 milyon Euro kazanç elde etti (oyuncuları yetiştiren kulüplere ödenen miktarları düşmek gerekir). Transfer piyasasının her zaman en uyanık kulüplerinden Porto'nun, son iki sezonda 80 milyon Euro'nun üzerinde artısı var ve bu sezon grubu lider bitirdiler. Bu işte en az Porto kadar mahir olan Ajax, altyapısından yetişen Daley Blind ve Christian Eriksen için yaklaşık 30 milyon Euro transfer bedelini kasasına koydu. Brezilyalı yıldızları ve Lucescu'nun taktisyenliğiyle özgün bir istikrar yakalayan Shaktar Donetsk bile, yalnızca ünlü oligark Rinat Ahmedov'dan gelen dolarlara bel bağlamıyor. Mikhitaryan ve Fernandao transferlerinden önemli ölçüde gelir elde ettiler ve hemen her sezon son 16 ya da çeyrek finale kalma başarısını gösteriyorlar. Bu sezon Liverpool'u hayal kırıklığına uğratarak son 16'ya kalan Basel, altyapısından yetişen Shaqiri ve Xhaka'nın satışından 17 Milyon Euro kazandı. Eskinin savurganları bile yola gelmiş gözüküyor, 2000'li yılların müsrif takımı Olimpiakos, son 3 sezonda özellikle, Mitroglou ve Manolas transferleriyle büyük gelir elde ederken, Şampiyonlar Ligi'nde başarılı sonuçlar almaya devam etti. (Bu verilerin hepsini futbolseverler ve spor basınının gözde sitelerinden transfermarkt.com'da bulabilirsiniz)

Daha fazla örneğe mahal yok sanırım. Portekiz, Hollanda, İsviçre, Ukrayna, Yunanistan temsilcilerinin seçtikleri yol açıkça gözüküyor. Mümkün mertebe öz kaynaklarla oyuncu yetiştirme, eğer transfer yapılacaksa birkaç sene içerisinde değeri artabilecek oyunculara yatırım yapma ve çarkı döndürme. Bu koşullarda istikrarlı başarı isteniyorsa ve adınız Real Madrid ya da Bayern Münich değilse, başka bir yoldan söz etmek mümkün değil.