Beyzbol diplomasisi

Küba-ABD arasında karşılıklı olarak elçiliklerin açılması, sınırlı da olsa doğrudan uçak seferlerinin başlaması gibi temkinli adımlarla ilerleyen ve ABD'de ilişkilerin normalleşmesi olarak adlandırılan süreç, önümüzdeki günlerde ABD Başkanı Obama'nın Ada'ya yapacağı ziyaretle yeni bir evreye girer mi bilinmez ancak, ziyaretin sembolik önemi ortada. Görevdeki bir ABD Başkanı tarafından son ziyaret 1928'de gerçekleşmişti; Fidel 2 yaşında ve Raul henüz doğmamışken.

Obama'nın, önceki birçok başkanın son zamanlarında olduğu üzere, çeşitli seçmen ve lobi gruplarını kızdırmama endişesini taşımadan, bırakacağı miras (legacy) üzerine odaklandığı yorumları yapılıyor. Miras terimi parantez içerisinde verdiğim İngilizce terimi tam olarak karşılamıyor aslında, biraz daha açarsak, görevden sonra nasıl hatırlanacağı sorusuyla ilgileniyor diyebiliriz. Hatırlanacağı üzere, ekonomik ambargo, siyasi tecrit, sosyalizm karşıtı muhalefeti desteklemek hatta bazı dönemlerde sabotaj eylemlerine yol vermek gibi ayaklara oturan ve başarısızlığı bizzat kendisi tarafından duyurulan Küba politikasında değişikliğe gitmek de, Obama açısından bu mirasın önemli bir parçası.

Obama'nın ziyaretine denk getirilen ve bir Küba karmasıyla, Ada'ya coğrafi olarak en yakın profesyonel takım olan Tampa Bay Rays arasında önümüzdeki Salı Günü Havana'da bir maç yapılacak. Granma'nın haberlerine göre bu tarihi maç için Karmaya seçilen oyuncu grubu, genç oyuncularla deneyimli oyuncuların bir karışımını temsil ederken, takımın başında elmas sahaya çıkacak olan Matanzas ekibinin çalıştırıcısı Victor Mesa da, sezonun en parlak Koçu. Latin Amerika stadyumu bir süredir hummalı bir tadilattan geçiyor. Küba tarafından önemsenen bir karşılaşma olduğu anlaşılıyor. ABD basınında da, Nixon dönemi mirasının önemli konularından olan ve bir Japonya seyahati esnasında, ABD Masa Tenisi takımının Çin'e davet edilmesiyle başladığı için "ping-pong diplomasisi" olarak da anılan Çin ile diplomatik ilişkilerin kurulması sürecine atıfla, beyzbol diplomasisi yakıştırmasını kullanılıyor.

Karşılaşmanın sembolik önemi ortada ancak bu maç ve iki ülke arasında beyzbol üzerindeki potansiyel alışveriş, 1970'lerdeki masa tenisi/Çin temasının ya da 1998 Dünya Kupasındaki ABD-İran futbol maçının aksine, iki ülke arasındaki ilişkilere doğrudan etki edebilecek bir meseleyi teşkil ediyor. Bilindiği üzere Küba, diğer Karayip ülkeleriyle birlikte beyzbolun çok popüler olduğu bir yetenek havuzu. Küba milli takımı, ABD'den profesyonel oyuncuların yer almadığı uzun yıllar boyunca, olimpiyat oyunları ve diğer uluslararası turnuvalarda üstünlüklerini defalarca göstermişti. 1990'lı yıllardaki ekonomik krizle birlikte yetenekli sporcuların ABD'ye göç etmeleri ise, ülkedeki ligin kalitesini azalttığı gibi, milli takımın turnuvalardaki başarı şansını da tehlikeye atıyor. Şu anda Kübalı beyzbolcular, Japonya ve bazı Karayip ülkelerinin takımlarıyla profesyonel sözleşmeler imzalayıp, turnuva dönemlerinde milli takımlarına katılabiliyorlar. Ancak ABD'nin profesyonel Ligi MLB'de oynayan 27 Kübalı için bu durum geçerli değil. Bu oyuncular yasadışı ya da her iki ülkedeki yasaların ve uygulamaların etrafından dolanarak ABD'de bir takımla sözleşme imzalıyorlar. Economist'te yer alan detaylı bir makale, yıllık kazançları 100 milyon doları bulan Kübalı beyzbolcuların ABD'ye üçüncü bir ülke üzerinden geçirilmesi bahsinde, Orta Amerikada ne kadar tehlikeli oldukları bilinen mafya gruplarının idaresinde işleyen ve ciddiye alınması gereken kaçakçılık ağlarının oluştuğunu belirtiyor.

Meselenin taraflarını oluşturan Küba ve MLB yönetimleri, bu transferlerin meşru bir biçimde yapılması hususunda bir görüş birliğine varmış gözüküyor. Küba Beyzbolunun yöneticilerinden Antonio Castro karşılıklı saygıya dayanan ve beyzbolcuların oyunlarını oynayabilecekleri bir anlaşmaya varmaktan, MLB hukuk işlerinden sorumlu Dan Halem da, her iki ülkenin hukukuna uygun bir çözüm bulunması gerektiğinden söz ediyor. Buna göre Küba'nın ABD tarafından beklentisi, ülkeden transfer edilmek istenen oyuncu için bir yetiştirme bedeli yani bir tür bonservisin Küba Beyzbol Federasyonuna ödenmesi, uluslararası turnuvalar ve ülkedeki kış ligi için oyunculara izin verilmesinden ibaret. (ABD'de profesyonel beyzbol bahar aylarında başlıyor) Bu beklentiler, başta Avrupa olmak üzere profesyonel spor dünyasının diğer coğrafyaları açısından bakıldığında, yerleşmiş kurallardan başka bir şey ifade etmiyor. Ancak ABD profesyonel sporlarının yıllık planlaması açısından da, uluslararası turnuvaların takvimi bir şey ifade etmiyor. MLB ya da NBA, NHL takımları, bu turnuvalarla kendi ülkelerindeki ligler çakıştığı zaman, oyuncularına milli takıma katılma hakkını tanımıyorlar. Bonservis bedelinin ödenmesi ise, bir ABD şirketinin Küba Beyzbol Federasyonu'na ödeme yapması anlamına geleceği için, ambargoya takılıyor.

Kübalı beyzbolcuların MLB takımlarına transferinin düzenleme altına alınmasını, iki ülke arasındaki ilişkilerde önemli bir mesele haline gelmesinin bir nedeni de, konunun doğrudan göçmenler meselesiyle ilgisi olması. ABD'de şu anda yürürlükte bulunan kurallara göre Kübalı bir sporcunun profesyonel bir takımla sözleşme imzalayıp mesleğini icra etmesi için, üçüncü bir ülke üzerinden ABD'ye giriş yapmış olması ve yine, Kübalı gerçek ya da tüzel kişilerle ticaret yapılmasını yasaklayan ambargo nedeniyle, Küba vatandaşlığından vazgeçmesi gerekiyor. Kısacası ABD ambargoyu etkin biçimde ortadan kaldırana kadar, Kübalı sporcuların meşru yollardan ABD'de oynamaları zor gözüküyor. Bu koşullar değişmediği sürece istisnai izinler, doğrudan Obama'nın çıkaracağı Başkanlık kararnameleri sonucunda verilebilecek.

Bir noktaya dikkat çekerek toparlamak isterim. Küba sporunda devrimin ilk yıllarında geçerli olan ve ünlü boksör Teofilo Stevenson'un hikayesinde en yalın örneği görülen, Kübalı sporcuların halkı için amatör ruhla oynayarak, yurtdışından yapılan bol sıfırlı kontratları reddetmeleri ya da bu yönde yönlendirilmeleri, günümüzde hem oyuncular hem de yöneticiler açısından geçerliliğini yitirmiş görünüyor. Küba spor yöneticileri, sporcularının diğer ülkelere olduğu gibi ABD'ye de gitmelerine, yetiştirme bedelleri karşılandığı ve milli takıma katılmalarına izin verildiği müddetçe izin vermek istiyor. MLB yöneticileri ise, beyzbolda Küba gibi geniş yetenek havuzuna sahip az sayıda ülke olduğunun, ülkenin oyuncu yetiştirmeye ve bir süre bu oyuncuları kendi liginde tutmaya devam etmesinin, kendileri açısında da yararlı olacağının farkında olduklarını belirtiyorlar. Siyasi düzeyde Küba sosyalizmden, Guantanamo üssünün kendisine iadesinden ve ABD'nin muhalefete yaptığı maddi yardımlara karşı çıkmaktan, ABD de Küba'da bir kapitalist restorasyon süreci için çalışmaktan vazgeçeceğe benzemiyor. Öte yandan iki ülkenin beyzbol konusundaki çıkarları arasında, elbette farklı motivasyonlardan kaynaklanan, bir yakınlaşmanın sözkonusu olduğu görülüyor.