Yeşil Noel Baba

Demre’li miydi yoksa başka yerde mi yaşadı, ya da sadece bir efsane mi bütün bunlar bir yana, Noel Baba’mızın giysilerinin rengi konusunda bile uzlaşılmış değildir. Kırmızı beyaz diye biliriz ama Noel Baba’nın giysilerinin gerçek renklerinin yeşil beyaz olduğu ileri sürülür sık sık. Bu giysilerdeki yeşilin doğayı, beyazın da kışı temsil ettiğini söylerler.

Doğruluk payı da yok değildir bu iddianın. Çünkü İngiltere’de, en eski kartpostalların da sergilendiği kimi müzelerde Noel Baba’nın bildiğimizden çok farklı betimlendiğini görmek mümkün. Renkleri bir hayli soluk olduğu için o kartpostallarda ayırdedilemez pek ama bir çok kaynakta, Noel Baba’nın giysilerinin renginin gerçekten de kırmızı beyaz değil, yeşil beyaz oluşuna yer verilir.

Aslında dinle ilgili bir figür olduğundan, giysilerinin renginin, İsa’nın da rengi kabul edilen kırmızı olması çok daha akla yatkın olan Noel Baba’nın yeşil beyaz giysilerinden soyundurulup kırmızlaştırılması Coca Cola’nın marifetidir diye de bir söylenti vardır. Bu iddiayı ortaya atanlar, kanıt olarak 1930’ların, elinde Coca Cola şişesi tutan kırmızı giysili Noel Baba reklamlarını gösterirler.

Bir zararı var mı peki bunun?

Benim hayatımı zorlaştıran bir zararı olmadı, en azından bugüne kadar, doğru, ama kimin beni/bizi bir “orijinalite”den mahrum bırakmaya hakkı var? Gerçek olduğu iddia edilen yeşil beyaz renklerle verilmek istenen mesajı unutturmaya ya da?

Havva’nın Adem’e yedirdiği yasak meyvanın elma olduğunu sanmamızın da bir sakıncası yok, ona bakarsanız. Ama kutsal Tekvin’de Adem’e sunulan meyvenin sanıldığı gibi elma değil, cinsel bir sembolizmi ifade ettiği söylenen incir ya da şeftali olduğunu öğrendiğinde, bir din kitabında tanımı açık seçik yapılan sıradan bir meyvanın bile doğru aktarılamadığını düşünüp nasıl hayıflanmaz insan?

Tabii bu hayıflanmayı yapabilmek için sorgulama yeteneğinin olması gerekir kişi de. Çoğumuzda yoktur bu. Domuzlar konuşabiliyor olsalardı, “domuz gibi terlemek” tanımlamasını yapan insanoğluna, “hayvanlar aleminin belki de en az terleyen canlısı benim” demek için çırpınırlardı deliler gibi. Çünkü bu hayvana atılmış en büyük iftiralardan biridir bu. Hayatında domuz görmemiş insanlar bile, domuzun terlediğine inanmışlarsa, bunun nedeni verili olanı sorgusuz sualsiz almış olmalarıdır.

Herşeyi sorgulamaz tabii insan. Durup dururken her bilgiden kuşkulanmak da ruh sağlığını bozar kişinin elbette. Ayrıca, içiniz rahat olsun, domuz tabii aldırmaz kendisinin terleyen bir hayvan oluşunun iddia edilmesine. Bunlar elbette, fazla hasara yol açan bilgilenme yanlışları değildirler. Ama Gazneli Mahmud zamanında, yani 1115 yılında, Ebu Müslim tarafından yazılan o güzel mi güzel destan Köroğlu’nun Osmanlı zamanında yazıldığını fısıldarlarsa kulağınıza, Köroğlu’nun “tüfek icat oldu mertlik bozuldu” demiş olmasına da inanırsınız haliyle. Tehlike budur.

Tarih yazıcıları, üstelik yazı gibi sağlam bir yöntem de varken, hep olanı farklı aktardılar bize. İncir yerine elma denmiş olmasının en azından dinler tarihinde sakıncalı meyvanın hangisi olduğuna ilişkin yol açtığı kafa karışıklığı insanlığın yıllarına mal oldu. İsa’nın Son Akşam Yemeği’ndeki balığın pişmiş mi yoksa çiğ mi olduğu da halen ciddi ciddi tartışılır. İnsanoğlu/kızının ne kadar bol vakti var. İnanılır gibi değil.

Kağıt paraya, pamuktan yapıldığı halde hala kağıt para dememiz tuhaf değil midir? 1950'den önce de kenevir, ağaç kabuğu, marijuana yaprağı kullanılarak yapılan bu para için kağıt kullanılmamıştır hiç, ne tuhaf.

Çok mu önemli peki? Neden önemli olmasın? Kağıttan yapılmayan paraya kağıt deniyorsa, kağıttan yapılan kesekağıdına başka ad verilmeli. İkisi aynı sıfatla adlandırılamaz çünkü.

İçinde demokrasi olmayan memleketi “demokratik” sanmak da böyle bir şey işte.

Paranın kağıttan yapıldığına inandıysa kişi durumu vahim. Hele hayatında kendi karanlığını olsun aydınlatmak için tek bir kibrit bile yakmamışsa, ampulün tek aydınlatma aracı olduğuna da inandırırlar onu.

Şöyle bir vecize uydursam tutar mı acaba? “Her kağıt para zenginlik, her ampül de aydınlık getirmez.

Tutturabilmiş miyim?