Sade vatandaş

Politika ve Uluslararası İlişkiler bölümünde okuduğumuz derslerden biri de Vatandaşlık adını taşıyordu. Tadından yenilmez konularıyla zevkle girdiğim vatandaşlık dersini bir tek gün bile aksatmadım. Hocamız Aaron, konusuna vakıf, bir hayli entelektüel, çok da keyifli biriydi, kulakları çınlasın. Okulda, öğrencilerin kayıtsızlığına aldırmayan diğer İngiliz hocalar gibi değildi. İlgisiz öğrenciye tahammül edemez, uygun bir dille haddini bildiriverirdi. En çok duyduğum cümlesi de, “her gün şu kitaptan en az yirmi sayfa okumazsanız, bu dersten geçemezsiniz”di. Öğüdünü tutmuş, gerekli okumaları yapmışımdır.

O yüzden, mutlaka rastlardım diye düşünüyorum. Aaron’a açıp soramadım da, hani olur da derslerinde söz etmiştir, aklımda kalmamıştır, durup dururken azarını işitmeyeyim diye. İnanın, Uluslararası Örnek Kıdemli Vatandaşlar diye bir tanımlamayı ilk kez duydum. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da bu adla bir de kongre düzenlendiğine göre, herhalde duyanların sayısı çoktur. Bilemeyince, utandım doğrusu

“Başkasından daha önce olmak”ya da “rütbece yüksek olmak” anlamlarına gelen Kıdem, profesyonel çalışma hayatına ilişkin bir kavram. Devlet dairesinde kıdemli memur olur da, bir sivil hayat kavramı olan “Vatandaş”ın kıdemlisi ne tür bir şeydir anlayabilmiş değilim. Deneyimli, görgülü, bilgili vatandaşı vurgulamaksa amaç, kırk yıl düşünsem aklıma “kıdem” sözcüğü gelmezdi, “olgun” kelimesi dururken. Bu özellikleri taşıdığına inandığım anneme “kıdemli vatandaş” dense, çok gülerim örneğin.

“Olgun vatandaş” demenin de hoş olmayan bir tarafı var tabii. “Vatandaş”, kapsamı geniş olan, tüm farkılıkları tekleştiren bir kavram. Şimdi, bu “tekleştiren” kavramın içinde “kıdemli” olanların da olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Bayılıyorum şu kapitalist düzenin yeni kategoriler doğuran kavramlaştırmalarına.

Bunlar düpedüz “yaşlı” kişiler. Kıdem’den kastettikleri bu. İstanbul’daki kongreye katılan Başbakan Erdoğan’ın yaptığı konuşma da tamamen yaşlılık üzerine kuruluydu. İnsanın hızlandırmak için hiç bir çaba göstermesinin gerekmediği doğal bir süreç olan yaşlanmayı “kıdem” sözcüğüyle sıfatlandırmaktan amaç da, kimilerinin profesyonel yaşamdan çıkmalarına rağmen hala aktif olduklarını dosta düşmana duyurmak herhalde. Kongrede ne konuşuldu, ne kararlara varıldı biliyor değilim. Umarım yaşlılar yararına iyi kararlar alınmıştır. “Kıdemli” vatandaşlar, herhalde “kıdemli olmayan” yaşlı vatandaşların da haklarını düşünmüşlerdir.

“Kıdemli” vatandaşların kongresinde, yaşlılar konusunda ciddi bir olumsuz kıdemi bulunan başbakanımızla karşılaştıklarında, bu kadar deneyimli, bilgili, görgülü kıdemli vatandaşlar ne düşündüler merak ediyorum. Çünkü Başbakan Erdoğan, kendisini bir hayli genç sanmanın verdiği bir rahatlıkla olsa gerek, kendisinden başka herkesi pek bir yaşlı görmekte, bu nedenle de zaman zaman yüklendiği muhaliflerine yaşlılıklarını, bir olumsuzluk gibi anımsatmakta. Erdoğan’ın yaşlılığı elini eteğini her şeyden çekmek olarak anladığı da sır değil elbette. Deniz Baykal için zaman zaman “gelmişsin yetmiş yaşına..” diye başlayan cümleler kurduğunu biliyoruz milletçe.

Erdoğan’ın, nedense sadece “van minüt”le hatırlandığı Davos çıkışında, Şimon Perez’e parmağını sallayarak sarfettiği “bak! Benden yaşlısın” cümlesi de unutulur cinsten değildi. “Hani yaşlı olmasan...” diye devam etseydi konuşmalarına kimseyi şaşırtmayacaktı bu.

Oysa, Şimon Perez de pekala Erdoğan’a parmağını sallayıp “bak! benden gençsin” diye başlayan bir nutuk çekebilirdi. Eğer başbakanımız da kongrede şu söylediklerinde gerçekten samimiyse, Perez’i can kulağıyla dinlerdi. Şu sözler Erdoğan’ın: “Bize göre kıdemliler, yaşlılar sağlam mantığı, aklı selimi, sabır ve dirayeti temsil ederler”.

Madem, sadece yaşlı olmak kişiyi, “mantığı sağlam, aklı selim, sabırlı ve dirayetli” yapıyor, o zaman Deniz Baykal’a da yaşını anımsatan vuruşlar yapmaması gerekiyor Erdoğan’ın. Yine de kendisi bilir.

Ben Kıdemli Örnek Vatandaş’a takığım hala. Çevremde hiç rastlamadım bu yaşıma kadar. “Torpilli vatandaş”a, “Ballı vatandaş”a yolda yürürken bile çarparsınız oysa.

Benim kuşağım hep tek bir vatandaş tipinden çekmiştir ne çektiyse. Balıkesir’de sol eliyle selam verir halde yapılan Atatürk heykeli yüzünden, “Atatürk’ü komünist gösteriyorlar” diye ilgililere telefon yağdıran vatandaş tipidir bu: “Muhbir vatandaş”.

“Kıdemli” de üstelik.