Prezervatif Giysili Adamlar

Başkaları her ne kadar zeki deseler de, aslında sadece kurnazlar bunlar. Yedikleri bir haltı temizleme konusunda açıklama yaparlarken örneğin, o kadar yüzsüzleşiyorlar ki, bu “yüzsüzlük”ün zekilik sanılması çok mümkün. Bunların yazar çizer taifesinden olanları, yazılarında açıkca ırkçılık, cinsiyet ayrımcılığı yaparlar, kendilerine yönelik olsa kimsenin itiraz etmeyeceği, ama başkalarına vurmak için kullandıkları cinsel fantaziler türetirler, tepki gördüklerinde de, yaptıklarının aslında mizah olduğunu açıklayıverirler. Edepsizliğin insana kazandırdığı bu tür bir özgüven de var. Öyle bir özgüven ki bu, siz bu özgüven karşısında “mizahtan anlamayan” aptal durumununa düşmemek için ağzınızı açmamak zorunda hissedersiniz kendinizi. Anlamadıkları halde gülenler de vardır, derler.

Kendisini mizah yazarı olarak da kabul eden Serdar Turgut adlı yazar, bir grup PKK’lının dağdan inişleriyle ilgili olarak gazetesindeki köşesinde, ne ilgisi varsa şu cümleleri yazdı, okumuşsunuzdur: “Yıllarca dağda keyif hayatı süreceğim, dağa kaldırıp seks kölem haline getirdiğim Rojin ile yaşayacağım”. İlk bakışta üzerinde durulmaya değmez gibi görülüyor ama, yazı tümüyle okunduğunda fark edilecektir, fantazisini, politik bir değerlendirme içinde harmanlayarak, cinsel şiddet ile faşizm karışımı bir zihniyeti yansıtmış oluyor Turgut. Asla üzerinde durulmaya değmez denecek masumiyette değil bu cümleler. Serdar Turgut ile benzerlerinin, orada yaşasalardı daha mutlu olduklarını, -sanırım- düşündükleri herhangi bir batı ülkesinde ya da Amerika’da bu tür cümleler, Turgut’un iddia ettiği gibi mizah olarak değerlendirilmez, aksine, mizah olsa bile ırkçı, cinsiyetçi tonu mesele yapılırdı. Doğrusu da budur. Çünkü manevi bir tacizin hedefi durumunda olan kadınlardan bu tür alçaltıcı bir mizaha gülmeleri beklenemez. Kaldı ki, sonuçta, bir erkek mizahıdır yapılan. Bu mizahı otorite haline getirip, tüm kadınların kabul etmesini isteyen de bir erkek. Yani Serdar Turgut.

Ben, Serdar Turgut denen zatın karşısında “aptal” konumuna düşmeyi göze alarak, yaptığı “mizah”ı anlamadığımı kabul ediyorum. Çünkü, insanların, cinslerine, ırklarına, dinlerine, etnisitelerine ait özelliklerinin mizaha çok iyi malzeme oluşturduğunu, bunu da en kusursuz, en mükemmel olarak ırkçıların kullandıklarını biliyorum. Anlasam da, içinde sıkışmıs büyük zeka kırıntıları görsem de seveceğim türden bir mizah değildir bu. Tüm kadınlardan özür dileyerek, sadece örneklemek için dünyanın en güzel kadınlarından siyahi Naomi Campbell için söylenen son derece cinsiyetçi/ırkçı bir fıkrayı size aktarıyor, zekanın nasıl bir şey olduğunu bir kez daha anlamınıza katkıda bulunmak istiyorum: “Uçakla, Naomi Campbell’in ortak noktaları nedir? Cevap: ikisinin de karakutusu vardır”.

İşte, çok alçakcadır ama zeka dolu mizah budur. Gülen mutlaka vardır. Serdar Turgut’un yazdıklarını mizah diye kabul edip gülecek onlarca insan olduğu gibi. Peki, zekicedir diye beğenmek zorunda mıyız bu fıkrayı? Anladık, Serdar Turgut’unuz çok çok zeki de “ dağa çıkacak, sonra inecek, Rojin’i seks kölesi yapacağım” diyerek yazmasında gerçekten zekaya dayalı bir yaratıcılık var mıdır? Bence yoktur tabii, çünkü bunu, bir çakal da düşünebilir. Penisi olan her çakal yani. Zeka gerektiren bir fantazi de değildir bu. Rojin de dahil olmak üzere, her kadın için bu fantaziyi kurgulayacak milyonlarca erkek var bu dünyada. Serdar Turgut kadar eğitimli olmayan, onun kadar “dünya” bilmeyen bir dolu insan da bu fantaziyi kurabilir pekala. Bir saniyeliğine aşşağılık adam olmayı kabul ederek, belirtiyorum: İlk fıkra çok daha zekice, üzerinde düşünülüp, taşınılarak türetilmiş, ırkçılığın da, cinsiyet ayrımcılığının da hakkını fazlasıyla vermiş, son derece başarılı, kesinlikle bir zeka ürünü, namussuzca bir fıkra. Tercihim bu fıkradan yana. Serdar Turgut’unkinde o çok övülen zekasına uygun bir yaratıcılık yok. Penisi olan her çakal, herkesin kolayca kurabileceği bu tür cümleler yazabilir. Çakalların dili olsaydı Serdar Turgut’un mizahının aynısını yapardı.

Buna rağmen, fantazi kardeşliğinde en büyük destekçisi olan Oray Eğin adlı nevzuhur Köşebiti, Serdar Turgut’un yazdıklarının mizah olduğunda ısrarlı bir hayli. Anlamayanlara “sizin algınızda problem vardır” diyerek hakaret de ediyor üstelik. “Rojin adlı şarkıcıyı dağa götürüp seks kölesi yapacağına inanıyor musunuz Turgut’un?” diye de ekliyor. Bu durumda bizim Eğin için, “İyi ki var bu” dememiz gerekiyor. Eğer Eğin olmasaydı, Rojin de, mizahı anlamayan bizler de, daha başkaları da, yani çok sayıda kişi Rojin’in dağa kaldırılıp seks kölesi yapılacağına gerçekten inanacaktık. Demek ki öyle değilmiş. Boşuna korkmuş, boşuna tepki göstermişiz. Tepki göstermek için, Rojin’in dağa kaldırılmasını, seks kölesi yapılmasını beklememiz gerekecek bundan böyle.

Oray Eğin, Turgut’un tersine daha ciddi yazılar yazdığını düşünüyor. Ama, Serdar Turgut’un bilinçle yapmaya çalışıp beceremediği mizahı, Eğin, ciddi yazı yazayım derken yapıyor farkında olmadan. Turgut’un zekasını Woody Allen’in zekasına benzettiğini okuduğumda çok güldüm örneğin. Allen’ın da zeki olduğunu söylerler, el hak doğrudur da bu. Zekası Turgut’unkine örnek gösterilen Woody Allen, çok küçükken evlatlık edindiği kızla evlendiği için pek bir ayıplanmıştı. Oray Eğin’in Turgut için önümüze sürdüğü “rol modeli bu”. Bir kez daha, bu kez de biyolojik ırkçı olmayı göze alıp iddia ediyorum: Salaklık öğretilen bir şey değildir, öyle doğulur.

Bu adamların, başkalarından duya duya kendilerinin gerçekten zeki olduklarına inanmaları ciddi hasarlara yol açmış bünyelerinde. Bunlar, fantazilerini, espri anlayışlarını, sadece kendilerine özgü tuhaflıklarını, doktrin haline getirip iman eden insanlar. Bu konudaki tutuculukları, körinanç sahibi herhangi birinin bağnazlığından farklı değil. Görüşleri o kadar birbirinden değişik ki, (umarım bunu fikir zenginliği sanan yoktur), o kadar tuhaf fikirleri kafalarında taşıyorlar ki, tek kişi olmalarına rağmen, dünyanın en kalabalık hizbini oluşturuyorlar. Her düşüncenin şubesi bunlar. Mizahın beyazını da karasını da bunlar biliyorlar. Rojin’i dağa kaldırıp seks kölesi yapma fantazisinde bile aslında Rojin’in yararına olan şeyler de var bunlara sorarsanız. Ama bu güzel Kürt kadını bunu bir türlü anlayamıyor. Bunları anlamadığı için Rojin çok zeki biri değil örneğin. Zaten “Rojin’i zeki sanırdım” diye yazabildi ertesi gün Serdar Turgut. Yüzsüzlük ancak bu kadar zekayla mümkün olur. Takdir eden varsa, buyursun etsin.

Sevdiği kasabanın adını kendisine isim yapan Stendhal’di galiba, “kıra, çiçeğe bakarak onlar gibi olduğumu düşünürüm” diyen. Kendisini “ben penis yazarıyım” diye tanıtan Turgut’un da gittikçe benzeyeceği şeyin ne olduğu ortada.

Sürekli penisten söz eden, iki kelimesinden biri penis olan, penis aşağı, penis yukarı dolaşan biridir bu Serdar Turgut.

Egosuyla, sanırım penisi aynı anda büyüyen adamdır bu.

Yolda, kocaman bir prezervatif geçtiğini görürseniz önünüzden, bilin ki içindeki odur.