Ukrayna

Bizim liberal tosunlar şimdiden “özgürlük ayaklanması” olarak adlandırmaya başladılar bile Ukrayna’da olan biteni. Ukraynalılar ayağa kalkmış özgürlük istiyor, yeni bir “Turuncu Devrim”in kapılarını zorluyorlar, kolay mı? Buna özgürlük isteği denmez de ne denir?

“Özgürlük düşmanı” olmayı (!) göze alarak bu mavala inanmadığımı söylemeliyim her şeyden önce. AB’yi, Avrupa sanmaktan kaynaklanan bir yanılgıları var bu “ayaklanmacıların”. Avrupa’nın, eh allah için, Ukrayna’ya göre çok daha özgür bir ortamı olduğu doğru elbette ama AB’nin bu tür bir özgürlük getirdiğine inanmaları bir tuhaf. AB başka, Avrupa başka. Kim ne derse desin, AB bir ekonomik ortaklık çoğunlukla, bu nedenle çengel attığı ülkelerle, topluluğun temelini oluşturan Avrupa sermayesinin önündeki engelleri kaldırma amaçlı ilişkiler geliştirme peşinde. Ukraynalı da şimdi bu tuzağa düşmüş durumda. Ukrayna Enerji Bakanı Eduard Stavitsky, AB yetkililerinin kendilerini oyaladıklarını açıklamıştı daha önce. Ülkenin, AB ile girdiği kısa süreli flörtün bile Rusya ile ticaret hacmini yüzde 25 düşürdüğü biliniyor. Ülke ekonomisinin bunu kaldırmayacağını da bilmeyen yok. Bu nedenle Ukrayna yönetiminin AB’den, buna yol açtığı için tazminat istediği de sır olmaktan çıktı. AB ile ortaklık anlaşmasını, Rusya istemediği için değil, bu tazminat talebinin kabul edilmemesinden ötürü imzalanmadığını düşünüyorum ben kendi adıma. Rusya elbette bu anlaşmadan memnun kalmayacak, ki haklıdır da, ama bu karşıtlığı, Ukrayna’nın AB içinde yer almadan Avrupa ülkeleriyle ticaret yapmasına yönelik bir karşıtlık değil. Israrla Rusya’nın Ukrayna-AB işbirliğini engellediği yalanının ortaya atılması hem Ukrayna’nın bağımsız olmadığı propagandasının, hem de Rusya’nın başka ülkenin içişlerine karışan bir ülke olduğu inancının yayılmasına yönelik.

Petro Poroşenko Ukrayna’nın eski Dışişleri Bakanı. Ülkesiyle AB arasındaki görüşmeleri, 2007 yılında bu zat başlattı. “Avrupalı geleceği için mücadele ediyor” kendince. Buna çok inanmış. Ukrayna’nın Avrupalı geleceği nedir bilemem ama bildiğim tek şey Poroşenko’nun Avrupalı bir gelecekten çok Roşen adlı fabrikanın da aralarında bulunduğu ülke sermayesinin uluslararası sermayeyle halkın zararına işbirliği yapabilmesi. Unutmadan söyleyeyim Roşen fabrikası, ki ülkenin en büyüklerindendir, işte bu eski dışişleri bakanı olan zata, Petro Poroşenko’ya ait. Yani “uluslararası sermaye ile birleşip Ukrayna emekçisinin tepesine bineyim” diyor adam. Bizim liberalin “özgürlük” dediği bu.

Öküzü boyayıp karşısına çıkarın onu da otobüs sanır bu liberal takımı. Hep öyle olmuştur.