Her 'Maya' tutmaz, akıllı olun...

Kerem Esenoğlu'nun “Her 'Maya' tutmaz, akıllı olun...” başlıklı köşe yazısı 21 Aralık 2012 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Geçiniz Maya’ları falan. İnsanoğlu/kızı sadece mayalarınkini değil, her türden kehaneti ciddiye almıştır. Huyu bu. Gizemli hava verilmiş safsatalardan nedense pek de hoşlanır. Gözünün önündeki onca “kıyamet” alametinin farkına varmaz ama, tutar, olmayacağına dair onca bilimsel gerçeğe rağmen örneğin, Maya kehanetinin gerçekleşeceğine inanır.

“Önce eğlence açısından bakıyorduk, ancak gerçekten inananların olduğunu fark edince açıklama yapmak gereğini duyduk” diyen NASA bile, merak edilmemesini, yakın bir dönemde dünyaya çarpacak bir göktaşı olmadığını açıklamak zorunda kaldı. Her şeyin doğrusunu bilen İslamcı gevezeler de televizyon programlarında “kıyametin ne zaman olacağını Allah bilir” diyerek içimizi rahatlattılar. Yani haftalardır uğraşılan mesele bu.

Tek iyi tarafı, tarihin en parlak uygarlıklarından birini yaratmış olan Mayaların bir kez daha hatırlanmasıdır belki ama, ne var ki, yüzlerce yıl sonra, dünyanın sonuna ilişkin kehanetine takılarak bu büyük uygarlığı bir felaket habercisine indirgemiş de olduk, öte yandan.
Bu “insanlık hali” yeni bir şey değil. Şimdi de, yüzlerce yıl önce de böyleydi bu. Rönesans İtalyası’nda arslanların tavırlarına bakarak anlam çıkarırlardı o dönemin aklıevvelleri. Arslanın yavrulaması halkın refahının belirtisiydi, düşünün artık.

Burckhardt yazar, “Floransalılar cumartesi günlerinin alınyazıları olduğuna inanırlardı” diye. İyi, kötü, tüm işler için uygun ya da uygun olmayan bir gündü bu. Ortaçağ Avrupasının kimi toplumlarında savaşa giderken askerleri aynı sokaktan geçirmek de uğurlu kabul edilirdi. Şu meteorlar, birtakım gök işaretleri bunların hepsine anlamlar yüklenirdi. Bulutların girdiği biçimlere bakarak “gök ordularının” birbirleriyle savaştıkları da sanılırdı ki pek bir hoşuma gider benim bu. Şu an benim yaptığım gibi yüzyıllar sonra da başkaları, bir zamanlar insanlar 2012 yılı Aralık ayında dünyanın sonunun geldiğine inanmışlardı diye yazacaklar eminim. Yani dönemleri farklı olsa da, aklın birbirine benzer, defolu “mamülleri” bunlar. Her dönem de alıcısını bulur.

Yüzlerce yıl öncesinin zayıf bilimsel ortamında batıl inançlar ciddi inançlardı. Günümüzde ise, -gerçekten inananları elbette vardır, ama- çoğunluk için, mevcut gerçeklikten, kısa süreliğine de olsa uzaklaşmaya yarayan “kaçış” çabalarıdır bunlar. Başka bir “gerçeklik” yaratmanın da gerekçesi bir anlamda. Kaçılsın bakalım nereye kadar kaçılabilinecekse.

Bu işin bir de 90’lı yıllardaki örneği vardır ki, “akıl yanılsaması” nedir, anlıyor insan. Sirius gezegeninin (!) dünyaya yaklaşacağına, oradan gelecek bir araçla kendilerini aldıktan sonra kıyametin kopacağına inanan çok sayıda kişiden söz edilmişti. Aracı ineceği yerde, gelmezse halleri nasıl olur diye aynı yere doluşmuş basın ordusuyla birlikte yüzlerce kişi beklemişti. İnmedi tabii araç. Gezegenlerin hareketlerinin, Dünya’ya uzaklıklarının ne olduğu bilinmesine rağmen, hiç mevcut olmamış bir gezegeni beklemenin pek muhtemeldir ki kattığı bir şeyler var inanmış olanlara.

Kantarın topuzunu kaçıranlar da oldu tabii. O dönem, kıyamet geliyor diye malını mülkünü kiliseye bağışlayan birinden söz etmişti gazeteler. “Kıyamet kopsa” da kiliseye bir şey olmayacağına inanmanın, herhalde rahatlatıcı bir tarafı vardır, kimbilir.

21 Aralık felaketiyle uğraşıldığı için midir acaba memleketin içine sürüklendiği “toplumsal felaket”e kimse aldırmadı? Pek mümkün.
Ama ben en çok atv adlı televizyonun, ODTÜ’lü gençlerin, Göktürk adlı uydunun fırlatılışını izlemek için okullarına gelen Başbakan’a yönelik protestolarını “uyduya karşı olan bir grup ODTÜ’yü savaş alanına çevirdi” şeklinde duyurmasına bayıldım. “Yüce mevlam ne güzel şaşırtıyor” dedim içimden. O gençlerin elbette bilimsel amaçlı olanlara değil, ama emperyalizme bağımlılık ifade eden her türden “uyduya” karşı oldukları doğru çünkü. Ne güzel söylemişti büyük Can Yücel: “Hey yumurtaya can, Can’a yumurta veren Allah” Şu “felaket” günlerinde ilaç gibi geldi bana atv’nin sözleri.

Bugün de yaşıyorsak, “Maya” tutmadı demek ki. Uyduya da safsataya da karşı olmaya devam o halde. Şirince’ye gidenlere de söyleyiverin, dönmesinler. Onlarsız çok iyiyiz böyle..

Hay yumurtaya can, Can’a yumurta veren Mevlam. Bir “kıyameti daha atlattık”.