Türkiye’deki direnişe kim Fransız kaldı?

Fransa’da Türkiye’de yaşananların bir etkisi olduğu açık, öte yandan Türkiye’deki direnişin İtalya, İspanya, Yunanistan ve son olarak da Brezilya örneğinde gördüğümüz etkisinin aynı ölçüde Fransa’da olmadığını söyleyebiliriz. Meksikalı komünistler, Türkiye Büyükelçiliği’nin önünde bir destek eylemi düzenlerken, Brezilya’da ise otobüs, metro ve tren bileti ücretlerinin artmasını protesto eden halka polis gaz bombaları ve plastik mermi ile saldırınca “Aşk bitti. Burası artık Türkiye” sloganı atılıyor.
Fransa’da da sol partiler Türkiye’deki direnişe destek verdiler, özellikle bizim de bu köşede sık sık yer verdğimiz kendini Komünist Parti’nin mevcut reformist çizgisinden partinin içinde kalarak yada dışına çıkarak ayrıştıran Marksistlerin destek mesajları ve dayanışma eylemleri eksik olmadı, devam da ediyor. Türkiye kökenliler de birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Haziran direnişine destek oldular, heyecanlandılar.
Peki İspanya’da ya da ta Meksika’da yankı uyandıran bu olaylar, Fransa’da neden biraz daha sınırlı bir etki uyandırdı? Bunun bence iki açıklaması var, ilki Fransa solunun biraz kendi ülkesine dönük gündemlerle siyaset yapmaya özellikle son yıllarda özellikle fazlaca alışık olması ve dünyadaki gelişmelere biraz Fransız kalması. Bunun aslında olumlu ve olumsuz iki açıklaması var biri görece kendi ükesinde belirli bir gücü olan, hükümete muhalefet eden ya da etkilemeye çalışan, yasa önerileri getiren, sosyal refah devletinin kazanımlarını savunan ve ülke çapında siyaset yapmaya alışkın olan Fransız solu, kendi ülkesindeki olumlu etkisi de tartışmaya değer olsa da, başka ülkelerdeki dinamiklere ihtiyaç duymuyor. Öte yandan Fransız solu, her ne kadar kendi ülkesinde dünyanın dört bir yanından siyasi mültecileri ağırlasa ve kendi içine bu ülkelerin solcularını da katsa da dünyadaki gelişmelere biraz fazla yanlı yaklaşabiliyor.
Buradan sınırlı etkiye dair ikinci açıklamaya geçebiliriz. Bunu Fransız Komünist Partisi’nin sitesinde Türkiye’de direnişe destek verildiğini ifade eden metnin altına yapılan bir yorumda görebiliyoruz. FKP’nin desteği, Portekiz ve Yunanistan Komünist partileriyle beraber otuz kadar partinin Türkiye’ye ve komünistlere açık desteğinden biraz farklı tabii, Türkiye’de birlikte hareket edecek net bir siyasi özne olmayınca, muğlak bir üslupla ilerici güçlere ve genç militanlara vurgu yapılıyor. Bu da olur ama yoruma dönersek, bu desteğe karşı çıkan ve Türkiye kökenli olduğu sezilebilen kişi bu direnişin Kemalistlerin işi olduğunu, Ermenilere karşı olduğunu ve bu kişilerin AKP’lilerden daha faşist olduğunu söylüyor, Türkiye gibi üçüncü dünya ülkelerinde laikliğin ve faşizmin içiçe olduğunu savunabiliyor. Tabii öte yandan LeMonde’un ünlü karikatüristi Plantu da bence yine art niyetli ve indirgeyici bir şekilde tersinden Gezi direnişini Mustafa Kemal’e ve laikliğe karşı şeriatçıların saldırısı olarak resmedebiliyor. Evet, Fransa’da kafalar biraz karışık, uç yorumlar da Türkiye’ye duyulan ilgiyi biraz baltalıyor. Bir diğer yanlış algı da Türkiye’de hakim olan ortak mücadele zeminini baltalayan bir yerden Abdullah Cömert’in yaşamını yitirmesine bile gölge düşürüyor. “Bir Kemalist militana nasıl sahip çıkarsınız” politik körlüğüne kadar uzanabiliyor.
Evet Fransa’da solun toplumsal gücü ve kendi ülkesine dair eşitlikçi ama sistem içi kalan politikalar izlemesi dünya gündemine de sık sık Fransız kalmasının bahanesi olamaz. Türkiye kökenlilerin de Türkiye’deki bu son süreçle beraber ezberlerini bozmaları ve kötü niyetli açıklamalardan vazgeçmeleri gerekiyor. Tabii ki Fransız solunun ve Türkiyelilerin sürece çok daha sağlıklı yaklaşan kesimlerini tenzih ediyorum...