Yapışık İkizler

Yıllar önce emekli bir öğretmen hanımla bir dizi görüşme yapmıştık. Sosyalizm programını tartışırken karşımıza bir türlü aşamadığımız dirençli bir sorun çıktı. Hocanım özgürlüğün eşitlikten önce geldiğine inanıyordu. Daha önce Özgür Üniversite’ye devam etmiş ve kafasına bu düşünce orada çakılmıştı.

Bugün Sovyetler Birliği’nin çözülüşüne ilişkin somut veriler birikiyor, özgürlüğün eşitlikten koparıldığı zaman nasıl bir burjuva ideolojisine dönüştüğü ve yıkıcı bir etki yaptığı belgeleniyor. Örneğin, 1981’de kurulan “Ekonomik Özgürlük İçin” adlı örgüt Sovyetler Birliği’nde özel girişim faaliyetini yasaklayan yasa maddesine karşı mücadele ediyor ve çözülüşte oldukça etkili oluyor.

Özgürlük ve eşitlik ilkesi insanlığın ileriye doğru yaptığı hamlelerde bir pusula gibidir. Pusulayı kaybederseniz yolunuzu da kaybedersiniz.

Eğer Kürt ulusal siyaseti sadece Kürtlerin özgürlüğüne odaklanmasaydı, AKP ile müzakereye oturmazdı. Bunu, AKP güvenilmez ve her türlü kalleşliği yapabilecek bir özne olduğu için değil yalnızca, AKP eşitliğin düşmanı olduğu için de yapmazdı.

AKP’nin polisiyle, ordusuyla, MİT’iyle, kontr-gerillasıyla devletin tümünü ele geçirmesinde müzakere sürecinin önemli bir katkısı oldu. Şimdi yaratılan kaos ortamı bu devletin mutfağında üretiliyor.

Yine ABD bombalarının Kobané’yi ve bir süre sonra sıranın geleceği Suriye’deki diğer Kürt bölgelerini kurtarabileceği yanılsamasına kapılınmazdı. ABD’nin Japonya’da sivil halkın üzerinde nükleer silahlarını denemiş, Vietnam’da halka kimyasal silahlarla saldırmış, Endonezya’da iki milyon komünist’i katletmiş, Irak’ta bir milyondan fazla insanın, Suriye’de şimdilik yüz binlercesinin ölümünden sorumlu, halkların katili, dünyanın en iğrenç, kanlı, entrikacı devleti olduğu için değil yalnızca, eşitliğin baş düşmanı olduğu için hiçbir şeyi özgürleştiremeyeceği bilinirdi.

Ve bugün Türkiye’de nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturan emekçiler öğretmenler, tarım işçileri, inşaat, metal, tekstil işçileri, hemşireler, hekimler, mühendisler, teknisyenler, aydınlar, milyonlarca emeğiyle yaşayan insan durumlarına bakmadan kendilerini bir burjuva sanıp “örgütlenmeme özgürlüklerini” kullanmasalardı, bugün her şey çok farklı olurdu.

Erdoğan ve Davutoğlu kirli paralarını, kazanç kaynaklarını ve ideolojilerini korumak için çocuklarımızı imam hatiplere dolduramazdı.

Bırakın Türkiye’de gericiliğin ve faşizmin hüküm sürmesini, bütün bölgede dengeler değişirdi. Hemen sınırımızda bir vahşetin yaşanmasına sosyalist ordumuz izin vermezdi, bir kızıl tugayın sınıra hareketi bile gerici faşist çetelerin altlarına yapmasına yeterdi. Şu anda Türkiye ordusu ancak gericilere güven veriyor.

Suriye’de bu çapta bir emperyalist komploya girişilemezdi, gündem komploya karşı yurtseverlik savaşı değil, sosyalizme geçiş olurdu.

Ve Kürt ulusal hareketi gerektiğinde güvenle müzakere edebileceği bir güç bulurdu.

Eşitlik ve özgürlük yapışık doğmuş ikizler gibidir. Biri düşerse diğeri de düşer.

Bu ülkenin kaderini değiştirmek için dağa taşa bunu yazacağız.

Yapışık ikizleri ayağa kaldırıp yürüten emekçi halkımızın cesareti, aklı ve örgütlülüğü olacak.