Tek meşru olan ABD’de 60 kadar örgütün birlikte Washington’da düzenlediği protesto gösterisiydi. Onun dışında o civarda dolaşan, gözüken herkes emekçi sınıfların gözünde suçludur.
Washington’daki NATO zirvesini nasıl yorumlayalım?
Erhan Nalçacı
1949’da kurulan NATO 75. yılını üç gün önce Washington’da üye ülke devlet başkanlarının katılımı ile kutladı ve yapılan zirvede önemli kararlar alındı.
Bu savaş ve kan kokan kararlara bakmadan önce NATO’yu bir kez daha tarih içine yerleştirmeyi denemeliyiz. Aksi takdirde sermaye yanlısı medya yazarlarının gerçeği çarpıtma ve halkı yönlendirme faaliyetiyle başa çıkmamız mümkün olmayacak.
NATO’nun 75 yıllık tarihini üç dönemde inceleyebiliriz.
1-Devletli hale gelmiş işçi sınıfına karşı emperyalizmin karşı-devrim örgütü olarak NATO (1949-1990)
Sovyetler Birliği’nin NAZİ Almanyası’nı kesin bir askeri yenilgiye uğratması, sosyalizmin Avrupa ve Asya’ya yayılmasıyla emperyalizm bir karşı devrim örgütü olarak NATO’yu kurmak zorunda kaldı. En başından itibaren emekçi halk düşmanı bir zemin üzerinde yükseldi.
Sovyetler Birliği’ni nükleer silahlı bir saldırıyı da içerecek şekilde sürekli olarak tehdit altında tuttu. Ancak sınıfsal olarak yarılmış dünyada bu tehdidin gerçek anlamda yıkıcı bir savaşa dönüşmesine işçi sınıfı izin vermedi.
Zaten bu dönemde NATO emperyalist kampa katılan bütün kapitalist devletlerin içinde karşı-devrimin örgütlendiği, her türlü cinayet, sabotaj, satın alma, çeteleşmeyi içeren bir yapı olarak kendini gösterdi.
Tüm hikâyeyi buraya alamayız ama örneğin, 12 Eylül 1980 öncesi Türkiye’de öldürülen bütün aydınlar NATO’nun kont-gerilla örgütü tarafından katledilmişlerdi: Kemal Türker, Bedrettin Cömert, Abdi İpekçi, Cavit Orhan Tütengil ve diğer birçoğu. Öldürülen yüzlerce genç, eline silah tutturulup faşist çetelerin üyesi haline getirilen binlerce halk çocuğu, boşa giden yaşamlar, hep NATO marifetiydi.
2-Sovyetler Birliği’nde karşı devrim sonrası emperyalist yeniden yapılandırmanın aracı olarak NATO (1990-2011)
Sovyetler Birliği bir şekilde çözülünce ABD liderliğindeki emperyalizme dünyayı yeniden şekillendirmek için büyük bir fırsat çıktı. Hemen hemen bütün ülkelerde bir operasyon yürüttüler.
Bu operasyonların bazıları NATO aracılığıyla gerçekleşen düzeltici savaşlardı, stratejik buldukları Afganistan, Yugoslavya, Irak, Libya, Suriye gibi ülkelerde NATO’nun dahli olan tarifsiz cinayetlerin işlendiği, nesillerin yaşamını karartan savaşlar yaşandı.
Öte yandan sosyalist ülkelerdeki karşı-devrimi emperyalist sistem içinde eritmek için NATO ve AB birlikte çalıştı. Washington zirvesinin kapanış bildirgesinde bu sefil birliktelikten övgüyle bahsediliyor.
Emperyalist yeniden yapılandırma döneminde Türkiye çeşitli operasyonlara maruz kaldı. Sistemli bir şekilde burada ele almak imkânsız, ancak 1990’ların başında işlenen aydın cinayetlerinden de NATO sorumluydu. Şeriatçı çeteleri kullanışlı araçlar haline getirmek için NATO devredeydi. Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turhan Dursun, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu ve diğerleri.
Şimdi Türkiye yayılmacı bir politika izliyor diye yüreğinin yağları eriyen ama 2008’den itibaren Ergenekon vb. operasyonlara maruz kalanlar da NATO kurbanı olmuşlardı.
3-Emperyalist paylaşım savaşında Batı emperyalizminin savaş örgütü olarak NATO (2011- …)
Bu dönemi bu köşede birçok kez işledik. Çin’deki kapitalist reformlar büyük bir sermaye birikimiyle sonlandı, yüz milyonlarca işçinin çalıştığı, dünyadaki madenlerin ve enerjinin önemli bir kısmını kullanan dev bir sanayi ortaya çıktı. Çin devleti dünyada meta ve sermaye ihracatını, hammadde ve enerjinin Çin’e yönlendirilmesini yöneten, uzun erimli hedefleri olan bir özellik kazandı. Yeni İpek Yolu veya Kuşak-Yol Projesi bu sermaye-meta-enerji ve hammadde transferini içeren, geçtiği her yerde hegemonya inşa eden bir projeydi.
Eğer Rusya’nın Asya’da Pasifik’ten Orta Avrupa’ya, Kuzey Buz Denizi’nden Karadeniz’e uzanan eşsiz coğrafyasını düşünürseniz bu yolun güvenliğinin neden Rusya’ya zimmetlediğini anlarsınız. Kendisi bir sanayi devi olmayan ama soğuk savaş deneyimiyle büyük bir askeri kapasiteyi devralan Rusya kendisine doğru tehditkâr bir şekilde yayılan NATO’ya karşı Çin ile bütün gerilimlere rağmen müttefik olmayı tercih etti. Şangay İşbirliği Örgütü bir güvenlik örgütü olarak bu ittifaktan doğdu.
ABD emperyalist hegemonyada uğradığı erozyonu geç fark etti ve ancak 2011’de emperyalist paylaşım savaşının düğmesine bastı. Ukrayna, Suriye, Tayvan, Afrika, Filistin, hep sürekli yer değiştiren paylaşım savaşının fay hatlarının geçtiği yerler bugün.
NATO bildirgesi zaten Rusya ve Çin’i esas hedef tahtasına koyuyor, Pasifik kuşatması için zirveye Japonya, Güney Kore, Filipinler ve Avustralya liderleri katılıyor, NATO görev alanı olarak Afrika ve Ortadoğu tarif ediliyor.
Ukrayna Savaşının birçok hedefinin yanı sıra asıl olarak Rusya’yı Pasifik’te, Orta Asya’da, Akdeniz’de savaşamaz hale getirmek olduğunu biliyoruz.
Ukrayna-Rusya savaşında kaç kişinin öldüğünü psikolojik savaş nedeniyle iki taraf da gizliyor. Geçen gün Hakan Fidan 500 bin kişinin öldüğünü satır arasına sıkıştırdı. Doğru olabilir. Böyleyse bu korkunç kasaplığın dışında bize savaş boyunca göstermedikleri yüz binlerce eli ayağı kopmuş, yüzü parçalanmış genç vardır geride.
NATO zirvesi bu kan içicilik sürsün diye de yapıldı. Savaş sürsün ve daha çok insan ölsün diye savaş uçakları (F-16’lar) ve mühimmat sevkiyatı karara bağlandı. NATO açıkça Karadeniz’de genişleyeceğini ilan etti.
Ancak savaşın kanla sürdürülmesinin dışında Almanya’ya Rusya’yı vuracak uzun menzilli füzelerin yerleştirme kararı ürküntü veriyor insana. Bu karar oyunu değiştirebilir.
Sonuçta böyle bir cinayet şebekesinin toplantısına hangi koşulda katılınır?
Tek meşru olan ABD’de 60 kadar örgütün birlikte Washington’da düzenlediği protesto gösterisiydi. Onun dışında o civarda dolaşan, gözüken herkes emekçi sınıfların gözünde suçludur. “Ama ben bunun suç olduğunu bilmiyordum” filan anlamayız.
2026’da 22 yıl sonra NATO zirvesi Türkiye’de toplanacakmış.
Bu kadar çok katilin, halk düşmanının, entrikacının, tarihsel olarak batmış, yatacak yeri olmayan kadronun halkın parasıyla Türkiye’de toplanması hangi koşulda mümkün olabilir?
Bunu ancak halkımızın örgütsüz ve bilinçsiz bırakılmasıyla başarabilirler.
Eh, iki yıl az değil, örgütlü ve NATO’nun ne mal olduğunu bilen bir halk yaratmak için.