Uğursuz ittifak dağılırken faşizmin dayanılmaz çekiciliği

 

AKP uğursuz bir ittifak olarak kuruldu. Küçük ortakları saymazsak üç temel unsurun yan yana gelmesine dayanıyordu.

Cemaat; Sovyetler Birliği sonrası dünyanın emperyalist restorasyonunda ABD tarafından kullanılan bir casusluk faaliyetini örten örgütün ismiydi. Afrika’dan Asya’ya nerede bir paylaşım savaşı varsa, nerede uluslararası sermayenin önündeki engellerin kaldırılması gerekiyorsa, nerede geçmiş dönemin aydınlanmacı birikimi eritilmek isteniyorsa, Cemaat rol aldı.

Egemenliğini ve bağımsızlığını korumak isteyen ulusların ilk işi Cemaati etkinliklerini yasaklamak oldu.

İç ilişkilerini bilemeyiz ama gözüken, ABD tarafından Cemaat’e doğrudan ücret verilmediği ama bir sermaye hareketi olarak gelirden pay aldığıydı.

İttifakın ikinci bileşeni, ruhlarını şeytana satmış liberallerdi. Her birinin çapına ve eski solculuğuna göre bir ücreti vardı, doğrudan besleniyorlardı. AKP’nin bir ileri demokrasi olduğuna ve Türkiye’de devletin geçmiş zorbalığına son vereceğini vaaz etmekle görevlendirildiler.

Uğursuz ittifakın üçüncü bileşeni ise, tarikat tezgahlarından geçmiş ama inanılmaz bir yükselme ve zenginleşme ihtirası olan ve her yaptığı işin komisyonunu alarak beslenmeye alışmış lümpen proleter kökenli çeteydi.

Şimdi ittifak dağıldı.

ABD emperyalizmi ve sermaye sınıfının; Türkiye düzenini, rejimini, kuruluş felsefesini değiştirmek için kullandığı ama bu “başarılı” süreçte çok fazla güçlenmiş ve bağımsız davranma eğilimi geliştirmiş çeteden rahatsız olmasıyla ve yeni bir siyasi aktör arayışına girmesiyle ittifak bozuldu.

Cemaat FBI operasyonları ile tehdit edilerek rahat yerinden oynatıldı ve operasyona dahil edildi. Liberallerden en çaplıları ve doğrudan ödemesi AKP tarafından yapılmayanları, yeni bir görev için kenara çekildi.

Çete elde ettiği olağanüstü güç, elde edilen komisyonların baş döndürücülüğü ama yalnızlık hissi ile ortada kaldı.

Rejim değişikliğinin bir burjuva demokrasisi tadında yürütülmesi için rol alan CHP kendi içinde dağılma eğilimi gösteriyor. Kürt özgürlüğü için masaya isterse şeytanla olsun oturmaya hazır Kürt Siyaseti bu durumu ne kadar tabanına izah edebilir kuşkulu.

Gericiliğin bir delilik haliyle gazına basılması toplumu kışkırtıyor.

Ve çetenin elinde baskı rejimini faşizme taşımaktan başka bir çare kalmıyor.

Son bir hafta içinde polisin ve muhtemel yeni kontr-gerilla tarafından yönetilen sivil çetelerin üniversitelerde yaptıklarına bakın. Çocuk yaşında gençlerin hapsedilmesine ve basın üzerindeki şiddete bakın. En barışçıl protestolara polisin müdahale edişine bakın.

Bir kışkırtma, henüz iç bağını kuramamış, örgütsüz halkın veya kitlesiz öncülerin sahaya çekilmesi için kurulan bir tuzağa benziyor yapılanlar.

Böylesi meşruluğu tükenmiş, gerici ve faşist bir çeteden ülkeyi ve geleceğimizi ancak halkın örgütlü gücü kurtarabilir.

Hızla ama sabırla örülen, derinden ama meşru, öncülere dayanan ama kitlesel, AKP’den kurtulmayı amaçlayan ama ilkesel, acil ama ülkenin uzun geleceği için bir programı olan …

Bu haftasonu (27-28 Aralık’ta) Birleşik Haziran Hareketi’nin temsilcileri Ankara’da bir araya geliyorlar. Gözümüzü buraya dikmeyeceğiz de ne yapacağız?