Suda boğulurken kuruyup gitmek

İstanbul’u fırtına vurdu geçen gün, bir çok yeri su bastı, trafik felç oldu, insanlar yaralandı. Bu ani su bolluğu İstanbul’u boğdu birden. Oysa ani ve yoğun yağışlara bağlı su bolluğu bizi yanıltmamalı, İstanbul’un sorunu susuzluktur. Sudan boğulurken içi kuruyup gitmektedir.

Türkiye sermaye sınıfı bütün açgözlülüğü, plansızlığı ve kısa yoldan kâra ulaşma güdüsüyle ülke nüfusunun neredeyse beşte birini daracık bir alana sıkıştırdı. Su kaynakları açısından zengin olmayan bu alanı, yağmur damlacıklarının toprağa ulaşmasını bile engelleyen betondan bir ısı adasına dönüştürdü.

Ve hala frene basamıyor. Sıkışan sermayeyi arsa spekülasyonları kurtarmıyor, ancak büyük alanların iskana açılması, çok büyük inşaatlar günü kurtarmasına yardımcı oluyor.

Bu yamyam ekonomisinin Kuzey Marmara projesi böyle okunabilir. Sadece Üçüncü havaalanı için sekiz derenin ve 70 göletin kurutulduğunu, bu bölgede milyonlarca ağacın kesildiğini biliyoruz.

2015’in de kurak geçmesi İstanbul’u bitirecek. Bu kısır döngü kırılmadığı sürece İstanbul eninde sonunda bir felaketle yüzleşecek, ama önümüzdeki yıl ama daha sonra.

Aslında biten, tükenen sermayenin kapitalist Türkiye projesidir. İstanbul’un bitişi, kapitalist Türkiye projesinin bitişidir.

Önlemlerden bahsediliyor, Melen suyu, Sakarya, olmadı Karadeniz! Oysa bu alanların kendileri de kapitalizmin yarattığı kuraklık ve kirlilik tehdidi altındalar, ancak ömrü bir süre uzatıcı değerleri bulunuyor. Ömürden sermaye sınıfının kirli iktidarının sonlu süreci anlaşılmalı.

Türkiye’nin İstanbul sorununu çözebilecek tek strateji sosyalizmdir. Çünkü bugün başka hiçbir üretim tarzında üretici güçlerin ülkeye yeniden dağılımını gerçekleştiremezsiniz. Bunu düşünemezsiniz bile. Sosyalizm bir tercihten öte bir zorunluluk haline geliyor.

***

İstanbul’un tabutuna son çiviyi çakan Erdoğan ise muhtemelen yarın ilk turda, sermaye tarafından Erdoğan başkan olsun diye tezgahlanan seçimde seçilmiş olacak.

Tabi ki Türkiye kapitalizminin her döneminden ve İstanbul sorunundan Erdoğan tek başına sorumlu tutulamaz ama son on yıl içinde geleceği olmayan bir sermaye sınıfının siyasi temsilcisi olarak yağma ekonomisinin oluşmasında mesleği İstanbul’da komisyonculuk olan biri olarak büyük rol oynadı.

Erdoğan’ın başkanlığının bir bela olacağı ve büyük siyasi sorunlara yol açacağı geçen gün Özgür Şen tarafından Sol Portal’da işlenmişti(1). Bu saptama doğru.

Öte yandan bu olay İstanbul’un su bolluğunda boğulurken içinin kuruyup dökülmesi gibi.

Erdoğan’ın kısıtlı bir İslamcı çevre hariç artık herkes tarafından bilinen yolsuzlukları, uluslararası düzeyde mal olduğu canlar ve gericiliği bir yana, insani açıdan bu kadar gelişmemiş birisini sermaye sınıfının başkan olarak, diktatör yetkileri ile seçtiriyor oluşu, bir düzenin tükendiğine işaret ediyor.

Bu siyasi kuraklık bir çaresizliğin işareti.

Bu siyasi kuraklık şimdiye kadar sermayenin eylemlerinin doğal ürünü.

Artık ne yapsalar toparlayamayacaklar.

Şimdi fırtınanın, sellerin ve baskınların altında örgütlenme zamanı.

Şimdi sosyalizmin zamanı.

1 Özgür Şen, Ne değişecek? Sol Portal, 5.08.2014