Sosyalizmi en çok özlediğim zaman...

Bugün, eskiden sosyalizmi yaşamış kişilere sorulduğunda hemen hepsi o günleri çok özlediklerini söylüyorlar. Belki çok politik değiller, belki neden, neyi savunamadıklarının hiç farkında değiller, ama bir rüya gibi geçen o güzel yaşama şimdi öykünüyorlar.

Bense kısa Küba ziyaretleri dışında sosyalist bir ülkede yaşamadım, Türkiye hiçbir zaman sosyalist olmadı, ancak adımımı sokağa atar atmaz sosyalizmi özlüyorum.

Sokaklarda artık yürünecek yer kalmadı, her yerde ama her yerde arabalar var. Trafikten fırsat bulabilirlerse hareket halinde, yoksa yol kenarına çift sıra park etmiş ve en nihayet kaldırımlarda. Kamuya ait olması gereken kaldırımlar işgal edilmiş, evlerin, özel işletmelerin kaldırımları park yerine çevrilmiş.

Çünkü daha fazla araba sığmalı kentlere.

Daha fazla araba satılmalı.

Trafikte soluduğumuz hava o kadar zehirli maddelerle doludur ki duyularımız bunu algılama yeteneğini yitirir, ama sabah erkenden kentin sokaklarında yürüyüş yapma alışkanlığım olduğu için tek bir arabanın geçişinin bile güzel bir sokağın havasını nasıl kirlettiğini çok iyi biliyorum.

Araba tekellerinin yaptığı hileye bakın, emisyon testine giren araba bunu fark ediyor ve kendini eşiğin altında kalacak şekilde yavaşlatıyor, sonra trafiğe çıkınca çıldırıyor ve eşiğin 40 kat üzerinde zehir saçıyor.

Egzos gazı bugün bir veba gibi yayılan kanser salgının önemli nedenlerinden biri.

Yaşamımızın en küçük anını, soluduğumuz havanın içeriğini ve bir cehenneme dönen kentleri piyasa yönetiyor. Biz boğulurken düzen ancak araba satarak nefes alıp verebiliyor.

Hiç yüzünü görmediğimiz, dünyanın neresinde yaşadığını bilmediğimiz araba tekellerinin patronları oyunu kurallarına göre oynuyorlar.

Piyasa egemenliği her yerde … Gereksinimiz olan ilaç ve aşılara ulaşamıyorsunuz ama piyasa size gereksiz olanları bolca yutturuyor.

İnsanı geliştiren bir tatil yapamıyorsunuz ama pedagojinin hiçbir kuralı ile alakalı olmaksızın turizm sermayesi kazansın diye okullar tatil ediliyor.

Sosyalizmin bunlara, örneğin insanların arabalarına el koyarak çözüm bulacağını düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz.

Sosyalizm üretimi insanlığın yararına düzenleyerek sorunları aşar. Fabrikalar toplumun gereksindiği kadar ve nitelikte ulaşım aracı üretecektir.

İş yerleri yaşam alanlarının hemen yakınında olacak, kentlerin biçimleri zaman içinde çok farklılaşacak, temiz bir soluk sosyalist kentin en güzel yanını oluşturacaktır.

Piyasa egemenliğinden kurtulmanın aklımıza gelmeyen bir çok kazanımından birini sosyalist deneyimden biliyoruz. Sosyalizmde ambulanslar kapitalist ülkelere göre çok daha çabuk hastaneye ulaşırlar. Daha güçlü motorlara sahip olduklarından mı dersiniz?

Sosyalizmi çok seveceksiniz.

CHP’nin seçim vaatlerine bakıyorum, piyasa egemenliğini, bu akılsızlığı, bu saçmalığı, bu emeğe ve insana düşmanlığı kabul etmemizin karşılığında vaat edilen rüşvetlere benziyor.

Sosyal demokrasi; devrimcilikten dönekliğe, döneklikten düzeni sürdürmek için girişilen ince hilelere tarihte uzun bir yol aldı. Şimdi yetmiyor ve dünyada orada burada daha radikalmiş gibi durmasını sağlayacak rötuşlar yapılıyor.

Sosyalizmi özlüyoruz.

Bu özlemi  uykusunda güzel bir rüya görüp uyanınca etrafına şaşkın şakın bakan bir apolitizmle değil, nereye gideceğini bilen bir siyasi bilinçle harmanlıyoruz.