İki illüzyon…

NATO zirvesi sonrası Trump, züccaciye dükkânına girmiş bir fil gibi kırılmadık bardak, sürahi, tabak bırakmadan, Avrupa turuna devam etti. Helsinki’de Putin ile buluştu, burada “Rusların ABD seçimlerine karıştığına inanmıyorum, Amerikan istihbaratı doğru bilgi vermiyor” demesi kendi ülkesinde bir fırtınanın esmesine neden oldu.  Bunun üzerine sözünü geri aldı.

İngiltere’de ise Theresa May’i AB’den daha kararlı bir şekilde çıkılmadığı ve müzakereleri uzattığı için tehdit etti.

İlk illüzyon burada kendini gösteriyor:

Evet, ABD emperyalizmi dünyayı yönetemiyor, bir hegemonya krizi yaşıyor, ama Trump’ın görgüsüzlük ile delilik arasında gidip gelen davranışlarına bakıp, ABD’nin makineyi dağıttığını sanmak büyük yanılgı olur.

ABD çok uzak olmayan bir gelecekte, iktisadi çöküş, kaybedilen savaş, toplumsal ayaklanmalar ile gerçekten makineyi dağıtabilir, bir tarafında işçi sınıfının olduğu bir iç savaşa sürüklenebilir.

Ama bugün Trump’ın arkasında en azından sermaye sınıfının ve devletin bir kliğinin durduğu strateji ile davranıyorlar.

Önce NATO’yu Rusya’ya karşı bir savaş için hazırlıyor, NATO’yu genişletiyor, nükleer silahlar ile donatıyor ve tüm Avrupa ülkelerinin daha hızlı silahlanması için karar aldırıyorlar, sonra bu hazırlık cepte, Putin’e kendi istihbarat örgütlerini aşağılayacak kadar dostluk gösterisi yapıyorlar.

Bu açıkça “yakında kıyamet kopacak, bundan önce Çin ile ilişkini kes, bu tarafa gel” anlamını taşıyor.

Rusya burjuvazisi ve devleti içinde buna yakın düşünen bir azınlığın olduğunu biliyorlar. Aslında Rusya ABD’ye değil, ABD Rusya’ya müdahale ediyor.

Trump Amerika’ya döner dönmez Çin’den ithal edilen ürünlere karşı 500 milyar Dolarlık ek bir gümrük paketi haberini vererek, ticaret savaşına büyük bir hız verdi. Ticaret savaşının, diğer ülkelere karşı tehdit olarak kullanılsa da, esas olarak Çin’e zarar verme veya gerçek bir savaşa sürükleme amacı taşıdığını yazmıştık.

***

İkinci İllüzyona gelince, çoğunluğun yutmadığı ama yaratılmak istenen bir görüntüden bahsedilebilir.

Bu illüzyon, Rusya’nın AB ülkelerine karşı yayılmacı ve saldırgan bir tutum izlediğine dayanıyor.

Aslında olanak olsa, Rus tekelci sermayesi Avrupa ve dünyada yayılmayı deneyecek, kendine hegemonya alanları yaratmaya çalışacaktır. Ancak karşılaştığı saldırı karşısında sadece hali hazırdaki çıkarlarını korumak için strateji geliştirebiliyor. ABD ve AB’nin Balkanlar, Gürcistan, Baltık Ülkeleri, Ukrayna ve Suriye’de giriştiği saldırının boyutları biliniyor.

Rusya’nın Suriye’deki varlığı, ABD emperyalizminin saldırısına karşı, Sovyetler’den bu yana devam eden bir hegemonya alanını korumak içindi.

Buna karşılık çok muhtemelen kapalı kapıların ardında, ABD başta Almanya’ya, “Öyle savaştan kaçmak filan yok, bal gibi savaşacaksınız, karşılığında Ukrayna, Belarusya, Moldovya sizin alanınızda kalacak” diyor.

Putin, Trump’la yaptığı görüşmeden sonra şunu söyledi: “Durum soğuk savaş döneminden bile daha kötü.”

***

Emperyalist paylaşım için yapılan rekabet bütün çelişkilerin üstünü örtüyor gözüküyor. Ancak uzun süredir faal olmayan bir yanardağ sessizce enerji biriktiriyor, sınıfsal çelişkiler bir fay hattı gibi geriliyor.

Macron’un korumasının 1 Mayıs’ta bir göstericiyi dövdüğü görüntü, Avrupa’ya yayılan Amazon grevi ve greve destek veren İspanya Halkları Komünist Partisi üyelerinin gözaltına alınması, Şikago’da polis tarafından öldürülen Afrika kökenli Amerikalı gencin arkasından çıkan isyan, Türkiye’de Flomar işçisinin direnişi…

İki illüzyona karşı yanardağ…