ABD yaptırımları ve İdlib düğümü

Yaz tatiline çıktım ve bu hafta için güncel olmayan bir konuyu yazmayı planlamıştım, ama ABD yaptırımlarının ilan edilmesi ile başka bir konuyu ele almaya kalksam sanki tatile Mars’a gitmiş gibi olacağımı fark ettim.

Bir yandan da bu konuda yazacak çok bir şey yok, kısa bir süre önce “yolun sonuna geldiğimizi” vurgulamıştık.  

Ama neyin sonuna?

Türkiye’nin iki emperyalist kamp arasında sörf yapmasının sonuna geliyoruz. Erdoğan’ın iki tarafı da idare etmesinin sınırı gözüküyor. Ayrıca ABD emperyalizminin stratejik olarak bunu seyredecek zamanı kalmadı.

Ve son 30 yıldır Türkiye’nin önüne konan ve AKP döneminde taçlanan emperyalist sistemle bütünleşme programının sonuçlarını yaşıyoruz. Türkiye’de artık hiçbir düzen içi iktidar bu bütünleşmenin yarattığı iktisadi zaaflarla bağımsızlıkçılık taslayamaz. 

ABD’nin elinde çok büyük bir koz var, dolar bazında devasa dış borçlar, cari açık, mali sistemin döndürülmesindeki zorluklar her türlü şantaja izin veriyor.

Erdoğan BRICS zirvesinde T’nin eklenmesinden bahsetti. Albayrak Çin’den alınan hacimli krediyi müjdeledi. Ancak bunların faydası yok, ABD hâlâ emperyalist sistemin hegemon gücü ve doları silah gibi kullanabiliyor.

Türkiye hem BRICS toplantısına, hem Gürcistan’daki Rusya’yı kuşatmayı amaçlayan askeri tatbikata katılacak, hem Astana görüşmelerinin parçası olacak hem NATO acil müdahale birliğinin sorumluluğunu üstlenecek.

Bu denge patlıyor.

Rahip Brunson işin bahanesi. Brunson; ABD istihbaratına taşeron olarak çalışan Fethullah tarikatı ile bağlantıyı sağlayan üst düzey bir ajan mıydı? Muhtemelen! Ama bunun gerçekten bir önemi yok. ABD, rahibi “rehin” statüsüne yerleştirdi ve AKP’nin uzlaşma eğilimlerini yok saymayı tercih etti.

Hedeflenen, Türkiye’nin emperyalizmin hegemonya krizinde ABD’nin yanında kararlı bir müttefik olması ve gerekirse savaşa girmesidir. 

Bunu biliyoruz ve şaşırtıcı bir yanı yok. Bu ara dışişleri bakanları arasındaki görüşme sıklığı taraf tutma konusunda uzlaşmanın çok uzak olmadığını gösteriyor.

Tersi mümkün mü? Türkiye’nin tamamen diğer tarafa yatması? Düşük bir olasılık olarak gözüküyor.

AKP eğer, ABD ile uzlaşarak böyle bir manevra yaparsa bunu topluma, yandaşlarına diyelim, nasıl açıklayacak?

Tam bu esnada tarihsel bir düğümün İdlib’de oluştuğunu fark ediyoruz. 

Biliyorsunuz, Türkiye’nin de desteklediği cihatçı çeteler yenilgiye uğrayıp İdlib’e çekilmek zorunda kaldılar, Türkiye geçiş döneminde garantör oldu. Suriye ordusu güneyde kazandığı zaferlerden sonra tekrar kuzeye, İdlib’e yöneldi ve askeri bir yığınağa başladı. Lavrov İdlib’de öldürücü darbenin indirileceğini bildirdi. Çin İse ilk kez İdlib’in kurtarılmasına askeri destek vereceğini söyledi, Uygurlu cihatçıların varlığını bahane ediyorlar.

Ve Pompeo ile buluşan Çavuşoğlu İdlib’in görüşme masasında olduğunu öylesine söyledi.

Buraya dikkat edelim, AKP’nin İdlib’de ABD çıkarları doğrultusunda davranmaya başlamasını yandaşlarına daha kolay anlatabileceği düşünebilir.

Bize gelince emperyalist çıkarlara dayanan hiçbir bedeli ödemek niyetinde değiliz. Bedeli emekçi halk değil, bu çıkara sahip olanlar ödemeli.