Fenerbahçe Dolayısıyla Erdoğan’dan Öğrenmek

Açıkçası, hep nasıl olsa birileri değinecektir diye bekledim. soL’da çıkan haberler elbet önemli ve konunun es geçilmediğini gösteriyor ama, onlar da “Fenerbahçe denilen bir büyük camia”nın başına gelenleri medyada yer aldığı kadarıyla yansıtmaktan, bilinen çelişki ve saçmalıkları derli toplu göstermekten öteye pek geçemedi. Eh, kimi arkadaşlar, soL’da takımlarının amblemini eşine rastlanmayacak sıklıkta görmekten memnun olmakla yetinebileceklerini belirtseler de, doğrusu kimseyi kesmedi bu. Bana gelince, hiç “topa giresim” yoktu, hâlâ da yok. Ne de olsa, hedefteki takımla yakınlığım bilindiğinden, lehlerindeki her ifadem, aleyhimde “taraftarlık” deliline dönüşebilirdi. O yüzden, bekledim. Özellikle “halkın takımı” sempatizanı arkadaşlarımı. Bekliyorum da.

Acaba şöyle mi: Zaten tepeden tırnağa kirli bir endüstri olan ayak topu, ne umurumuz, aralarında tepişiyorlar işte. Ya da: Buldu Aziz Yıldırım ve şürekası layık olduğunu. Ya da: Operasyon içe sinmese de, karşı çıkmak adına bu şikeci takımı mı savunacağız? Ya da: Bu bir başlangıç, böyle böyle futbol temizlenir de belki biz de izlemeye başlarız. Ya da: Oley be! Rakip elimine oldu... Bunlara bir de, “sonuna kadar gitsinler, pis şikeci Fenerbahçe amatör kümeye insin, bir daha şampiyonluk lafı edemesin”cileri ekleyin...

Biryerlerden anımsıyor musunuz? Bir başka operasyona karşı alınan tavır ve gerekçeleri geliyor mu aklınıza?

Ne ilgisi var? Çok ilgisi var.

Bir televizyon programında, bir yorumcu, ikisini de hatırlamıyorum, “ülkenin zayıf karnının futbol taraftarlığı olduğunu keşfettiler, bölmek için uğraşmaya gerek yok, zaten hazır” dedi. Geriye bir tek Çemişgezek 16 yaş altı takımı kalana kadar sırayla hepsini yeniden dizayn edin, kimsenin gıkı çıkmaz!

Baksanıza, Pluton gezegenlikten men edilince tribünlere pankartlar açanlar, Fenerbahçe futboldan men edilince zil takıp oynuyor. Hep dediğimiz gibi, futbol taraftarlığı, irrasyoneldir... Etik, mantık, akıl, ideoloji, orada geçersizdir. Bu yüzden, en kirli şeydir, belkemiksizdir. Omurgası hep kendi takımına doğru eğiktir, dik duramaz bir taraftar.

Bugün Fenerbahçe’ye yapılanlar bir başka takıma yapılsaydı, şimdi yeri göğü inletenlerin susacağından emin olabilirsiniz. Tabii, şimdi susanların ortalığı yıkacağından da...

Ergenekon iddianamecileri, Emniyet maşaları, iktidar yalakaları, Fenerbahçe operasyonunda da cansiperane en ön safta, bir farkla ki, gerçek yüzlerini, misyonlarını bilenlerden bile alkış alıyorlar bu kez. Çünkü hedefleri bir rakip! Yine aynı nitelikleri haiz bir dizi zevat da, verip veriştiriyor şimdi. Çünkü hedefteki kendi takımları!

Gerçekten “taraftarlık” kiri bu kadar işledi mi bizim cenahta da iliğe kemiğe? Yoksa bütün o endüstriyel futbol karşıtlığı, fanatizme lanetler, kardeşlik nutukları, sporcu ruhu lafları palavra mıydı? Bir dizi “forza”, bir dizi “che”, bir dizi “yumruk” ne olacak?

Bu değerlerle Fenerbahçe’nin ne ilgisi var? Şike yapmış, çete kurmuşlar işte!

Peki Ergenekon savcılarının suçu ne? Niye ille hukuk mukuk deyip durduk? Kanaatiniz aksi yönde diye miydi hepsi yani? Yoksa kefil miydiniz bütün bir Silivri ekibine?

Merak etmeyin, bütün bunları sıralayıp, sonra da, ortadaki hukuksuzluk, skandal, kepazelik boyutuna taşımayacağım lafı. Görmek isteyenler için çok açık olan, Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe operasyonunun siyasal çıktılarına da değinmeyeceğim. Bütün bunları, UEFA ile TFF arasında oynanan komediyi, Trabzonspor’un taltifini, Galatasaray’ın keyfini, Beşiktaş’ın “kupa iadesi” jestinin kazınan yaldızını, “müstemleke statüsü”nün kafalara bu olayla dank edişini filan zaten konunun ilgilisi takip etmiştir. Bu yazının bir tek derdi var: Sınıf bilincinden, siyasal duruşlardan taraftarlığı kazımak. Yani, sözüm sıradan taraftara değildir.

Önerim de, Tayyip Erdoğan gibilerden öğrenmektir.

Fenerbahçeliliğiyle bilinen Başbakan, cemaatinin, siyasal erkinin çıkarları için, üzerindeki formayı atıp çiğneyebiliyor. Taraftarı bilindiği takımı yok etmenin bütün mekanizmalarını kullanıyor.

Bu sınıf bilincidir. Siyasal tavır sağlamlığıdır.

Bunun altında mı kalacağız?

Tayyip, zerrece sıkılmadan, itidal tavsiye ediyorken taraftarlara, Fenerbahçe’den kurtuldu futbol ve böylece temizlendi diye sevinen devrimci olur mu?

Böyle topyekûn ve kirli bir taarruzda, “değdi-değmedi, Aziz-Ali” hesabı mı yapacağız? Bu mudur siyasal aklımızın erdiği?

Hepsini bırakın bir tarafa. Dün, “hükümet istifa” diyenler şimdi “yaşasın”, dün “yaşasın” diyenler şimdi “hükümet istifa” çığlığı atıyorlarsa, bu kaypak, bu kaygan zemin, hiç mi siyasal manevra alanı değeri taşımaz?

Ergenekon dahil, son zamanların en hayasız, en kör gözüm parmağına, en cıvık operasyonu fütursuzca, alenen yürütülüyor ve sanki olan biten bir takımın şike yapıp yapmadığından ibaretmiş gibi, böyle büyük çaplı ve organize bir hamle siyasal erkten bağımsızmış gibi bir eda kaplıyor ortalığı. Bir ara, "ne yani, UEFA da mı cemaatçi” diyenlere bile rastlandı. Mektuplaşmalar ve bilgilendirmedeki yönlendirme bir yana, UEFA bile yüceldi!

Gerçekten, ortada bir futbol takımıyla ilgili "spor çerçevesinde” tedbirler mi var? Varsayalım öyle, futboldan gerçekten bu kadar mı “ıygk” eder olduk da, tribünsüz izleyicileriz? Yahu, operasyonun iddiacı ve cezalandırıcı toplamına bir bakınca da mı kurt düşmüyor içlere? Yok mudur a dostlar, bu işin bir siyasal ayağı?

Budur merakım. Bekliyorum.

Bitirirken, itiraf edeyim ki, içimden gelene, kimilerince de beklendiğini bildiğim şeye boyun eğmek, bir “taraftarlık” da ben yapmak, bir “Fenerbahçe güzellemesi”ni kaleme almak isterdim şu günlerde. Cemal Süreya’ya, “Brezilya, dünyanın Fenerbahçe’sidir” dedirten, dikkat, “Fenerbahçe Türkiye’nin Brezilyası’dır” dedirtmeyen şeyi anlatmak isterdim. Ama benim de sınırlarım var. Belki bir gün...

Şimdilik, Fenerbahçe’den beklentim, amatör kümeden başlaması, “rakip”lere birkaç yıl nefes aldırması, ama dayatılana direnmesi, teslim olmamasıdır. Açık söyleyeyim, taraftarlığımın bir sınırı vardır ve bu operasyon tamamına ererse, kendimi eksi bir yazarım... Ama uyarayım, bu, bir taraftarın takımını bırakmasından ibaret kalmayacaktır. Cemaat, AKP mevzi genişletmiş olacaktır ki, bu, kıyaslanmayacak kadar önemli olsa gerektir, ne dersiniz futbolsever dostlarımız? Eksilen, rakip midir? Temizlenen, futbol mudur?