“Faşizan” demiş bize bir “semantikçi”

Asaf Güven Aksel'in “'Faşizan' demiş bize bir 'semantikçi'” başlıklı yazısı 10 Şubat 2013 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Pazar yazısı dediğin, az biraz da hafif, oyalayıcı, eğlencelik yan taşımalı. Konu ne olursa olsun, böyle de işlenebilir. “Genel semantik”te yeni-olguculuğun tezahürleri de olabilir bu, Wittgenstein’ın “Tractatus”u da. Nemize lazım denilirse, “kavramları silin, olgu yok olur” tezine sıçrarız, okurda, eğlenceli bir şey geliyor beklentisi yaratmak için. Öyle ya, felsefe ve dil soyutlaması, o halleriyle hayata katışmadan, maddi olguyu değiştirebilir mi gibi bir zihin jimnastiği pırıltısı taşır bu.

Varsayalım, tuttu birileri, bütün olgusal ve “fizik” görünümlerine karşın, dedi ki, “emperyalizm kelimesini sözlüklerden silelim”, olur a. Nâzım’ın rubaisindeki “körler onları görmese de yıldızlar vardır”ındaki materyalizmin geçersizliğini, idealizme düşmeden, ampirik düzeyde kanıtlamaya uğraşırsınız bu önermeyle, acaba olur mu diye...

Olur aslında. Neticede, olguya bakış ve yorum açınız belirler bazı şeyleri. Emperyalistler, kendilerine, özgürlük ve uygarlık taşıyıcısı, kalkındırıcı, adalet dağıtıcı, hak bahşedici filan gibi isimler verdiğinde, bunların karşılığındaki iyicil niteliğe bürünmezler mi? Aynı bakış açısıyla yaklaştınız mıydı, görürsünüz ki, o kötü kelimeyle birlikte, işaret ettiği kötücül nitelikler de yok olup gitmiştir.

Bir isim değişikliği nesnel durumu değil, onun yorumunu değiştirdi sadece derseniz, onun da kolayı var: Eski kafalısınız!

Olmadı mı?

Şimdi bakın, gündemde bir afiş kitabı ve sergisi var. Bugünlerimizi borçlu olduklarımıza, o kahraman insanlara saygı duruşu kabilinden ve bir toplumun belleğini canlandırmak noktasında, bizde heyecan yaratan. Adı da dilimizden: Afişe çıkmak. Yazıya çıkmak kadar olmasa da yaygın terim... Bu dursun şimdi.

Ömer Laçiner, geçen ayın Birikim’inde, gazetemizi faşizan olarak nitelendirmiş. Faşist dememiş de, hani o eğilimde, o istikamette, “gibimsi”. Dilden bahsetmişken, aslında bunun bir analizle, henüz tam olarak o niteliği taşımadığını düşündüğü bir şeye yaptığı tanım sanmayın bunu. Bu “semantikçiler”, aynı zamanda netlikten korkarlar. Yuvarlamaktır en iyi yaptıkları ki, her yöne oynayabilsinler. Karşılarındakini ya da ele aldıkları olguyu flulaştırmalarının arkasındaki güdü, kendilerini netlikten korumaktır. Netlik, hesap verme yükümlülüğüdür çünkü. “Faşizan...” Neyse.

Yine aynı yuvarlamacılıkla Taraf gazetesinin misyonu üzerine yazdığı şeylerin arasında geçmiş bu. Taraf’a tavır babında. Onun nasıl baktığını anlamanız pek mümkün olmuyorsa da, çünkü, kerameti kendinden menkul bir derinlik sahibidir bunlar, hiçbir şey anlatmasalar da, okuyanda anlayamadıkları izlenimi yaratmayı becerirler laf bocasıyla, anladığınız şu oluyor: Taraf, AKP’nin en etkili muhalifiymiş... Siz buna gülerken, işte şu adlandırmayı kullanmayınca olgu ortadan kalkar yöntemini, cemaate uygulamış mesela. Taraf analizini bundan bağımsız yürütüvermiş.

Bunu söylemekten muradımız, Taraf-AKP-Cemaat filan ucundan tutmak değil meseleyi. Sadece, yönteme dikkat çekmek.

Şimdi, biz niye “faşizan”mışız derseniz, karşılığında emperyalizmden bahsetmemizi bulursunuz. Çünkü Kürt hareketinden 12 Eylül referandumuna, Ortadoğu’dan AB’ye, her olguda kendisiyle zıt değerlendirmelere sahip olmamızın altında bu kelime var. Denklemden bu kelimeyi çıkarınca, değerlendirmeleriniz “faşizan” olur ona göre. Faşizan olmak bundan ibaret değildir elbet ya, konu sınırı bu ama.

Bakar bizim “semantikçi” ortada sadece özgürlük ve hak girişimleri var ve birileri buna emperyalizm diye karşı çıkıyor, atarsınız o kelimeyi, karşınızda özgürlük karşıtlığı kalır...

Ha, “Afişe Çıkmak” diyorduk. Yayıncısı ve sergi düzenleyicisi, İletişim. Hegemonik gücü yayıncılık alanında temsil eder, teorik ve ideolojik besini de Birikim dergisi. Peki, emperyalizm kelimesini lügatten silmeyince faşist olunuyorsa, bu sergiye de, “Solun Görsel Serüveni” yerine, “Faşizmin Tarihinden Belgeler” filan demek daha uygun düşmez miydi?

O afişlerin içeriği ve temsil ettikleri, Laçiner için bunu ifade etmeli. Emperyalizme, ABD’ye, gericiliğe karşı afişlerden oluşan bir sergi. Arkasında Laçiner. Ve Laçiner’in “faşizan” tanımı...

Şuraya geçelim, bu “Afişe Çıkmak” sergisini genişçe ele alma sözü vererek. Onlar, denilebilir, emperyalizmin var olduğu zamanlara aitti, şimdi dem değişti. Ya da, onlar, denilebilirbir çocukluk hatası masumiyeti taşıyordu. Eğer bugün de o sergiye, o yazılanları içinizde taşıyarak gidiyorsanız, eski kafalısınız!

İşte bağladık, onun da kolayı var dediğimiz yere.

Dil böyle bir şey işte... Yuvarlandığı tek yer ağız içi değil...