Bu Köşenin Son “Yazı”sı...

ellerimiz bir türkü gibi öyle, kendiliğinden
uzun bir gündüzü farkedenlerin en sonuncuyuz
ay batar, çünkü rüzgar bir menekşeye dönüşür, biliriz bunu
çünkü mavi gözlü ve deli sekiz kardeşin onuncusuyuz
ah büyük tarla, ah büyük deniz, ah büyük çalgı, bil!
senin en son alacağın biçimin sabırlı yontucusuyuz

—turgut uyar—

(Ben canım sıkıldıkça, şairlerden kaçar, şiirlere dalarım, ama bunu niye söyledim ki...)

Aklım sıra, hazır araya Nâzım anmasıydı, TKP 11. Kongresi’ydi girmiş, bahanemi de bulmuşken, iki haftadır yazamamış oluşum alışıldık istikrarsızlığıma yorulur, sonraki hafta yokluğu daha az ilgi çeker, bir sonrakinde de tamamen “sönümlenip” buharlaşır bu köşe demiştim. Öyle olmadı, sağ olun, aradınız sordunuz, olmadık kaygılar dile getirdiniz ve gördüm ki, bu sessizce kenara çekilme planım, aslında saygısızlığıma örttüğüm kılıf olmuş.

Şimdi, özür mahiyeti de taşıyan açıklamanın sırasıdır o halde.

Hiç öyle süsleyip püslemeden yazar, yazı, okur, hayat gibi bütünlüklü bir labirente girip ucuz felsefeyle aforizmamsılar yumurtlamadan geçerliliği tümüyle tartışmaya açılabilecek gerekçeler sıralamadan “... ama bir gün, yine...” tumturağıyla ne kadar tutulabileceği kuvvetle şüpheli vaatlerde bulunmadan sinir merkezini kürdanla kurcalarcasına bir hüzün sarmalı üretip “duygusala bağlamadan” “... benim evim ve elbette bundan sonra da katkı...” tiratlarıyla başka türlüsü düşünülemeyecek şeyleri alicenaplık gösterisi gibi kaktırmadan efendice, kısaca, açıkça söylemek isterim: Bu, bana ait köşenin son yazısıdır. Ortada bir yazı yok aslında, tamam, ama son oluş var bakın.

Asyaî toplumuz ya, hemen bu noktada bertaraf etmemiz gereken şeyleri anımsayıp, siyasetten örgüte akla gelebilecek her konuda hiçbir yere gitmediğimi, parçası olduğum yerle zerre kadar sorunum bulunmadığını, sadece artık bu köşede yazmayacağımı, durumun bundan ibaret, bu kadar basit olduğunu not düşmek ve altını defalarca çizmek isterim.

Böyle bir kararın nereden çıktığına ilişkin her açıklama konuyu lastik gibi sündürmeye varacağından hiç girmesem de, size, yukarıdaki paragrafı bir kez daha yinelesem ve azıcık daha verimli, azıcık daha derli toplu olabileceğim alanlar için yazı alanını boşaltmak durumunda kaldığımı söylesem, yeterli olur sanırım.

Haydi, sakallı bebek doğumlarını ve intihar vakalarını artırıp kıyamet alameti yankısı yaratacak olabilir, ama gene de, çok uzadı bu incir çekirdeği tıkıştırması. Gelin, çoğunuzun bildiğinden emin olduğum, dolayısıyla, bir kez daha okumaktan şikâyet etmeyeceğinizi düşündüğüm bir Attila Jozsef şiiriyle vedalaşalım. Hoşça kalın...

Yedinci Adam

Şu dünyada düşeceksen yollara,
İyisi mi yedi kez doğmaya bak
Bir kez, yangın çıkan bir evde doğ,
Bir kez, buzdan soğuk sellerde,
Bir kez, azgın deliler arasında,
Bir kez, olgun bir buğday tarlasında,
Bir kez de kimsesiz bir manastırda,
Bir ağızdan ağlayan altı bebek, yetmez:
Sen kendin yedinci olmaya bak.

Canını kurtarmak için dövüşeceksen,
Karşısında yedi kişi görmeli düşmanın,
Biri, pazar günü dinlenen bir işçi olmalı,
Biri, pazartesi sabahı işe başlayan,
Biri, para düşünmeden bir şey öğreten,
Biri, boğularak yüzme öğrenen,
Biri, koca bir ormanın tohumu olan,
Biri de yiğit atalarının koruduğu bir torun,
Ama onların bu hünerleri de yetmez,
Sen kendin yedinci olmaya bak.

Bir kadın mı bulacaksın kendine,
Yedi erkek birden düşmeli o kadının peşine,
Biri, güzel sözlere kanan,
Biri, başının çaresine bakan,
Biri, kendini hayalci sanan,
Biri, eteğinin altından kadını okşayan,
Biri, hiçbir numarayı yutmayan,
Biri, kadının düşürdüğü mendile basan
Sinek gibi vızıldasınlar kadının çevresinde,
Sen kendin yedinci olmaya bak.

Yazmak geliyorsa elinden,
Yedi kişi birden yazmalı şiirini,
Biri, mermerden bir köy kuran,
Biri, uykusundayken doğan,
Biri, göğün haritasını çizen,
Biri, adı sözcüklerle anılan,
Biri, ruhunu yetkinleştiren,
Biri, diri fareleri kesip biçen,
İkisi yiğit, dördü akıllı
Sen kendin yedinci olmaya bak.

Ve her şey yazıldığı gibi olursa,
Yedi kişi için öleceksin,
Bir, beşiği sallanıp emzirilen,
Bir, diri genç bir memeyi kavrayan,
Bir, boş tabakları fırlatıp atan,
Bir, kazansın diye yoksula omuz veren,
Bir, yıkılıncaya kadar çalışan,
Bir, sadece durup aya bakan kişi için.
Dünya mezar taşın olacak
Sen kendin yedinci olmaya bak..