Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan kişi ve kuruluşların, ülkenin geleceğinin karartılmaması için bu taslağa karşı çıkan öğretmenleri desteklemesi gerekiyor.
Liderlerinin bir dediğini iki etmeyen AKP’li 265 ve MHP’li 50 milletvekili, muhalefetin haklı hiçbir eleştirisini göz önüne almadan istenilen her konuda ve istendiği gibi yasa çıkarma sayısal gücünü elinde bulunduruyor. Cumhur ittifakının Mart 2023 belediye seçimlerinde seçmen desteğini kaybetmiş olması, demokratik ilkelere değil de lidere bağımlılık ilkesiyle hareket eden ittifak üyeleri için bir şey ifade etmiyor. Bu sayısal gerçek, çağdaş eğitimden yana olan öğretmenlerde, Öğretmenlik Meslek Yasası taslağının da, diğer yasalar gibi oldubittiye getirileceği kaygısını artırıyor. Duyulan kaygının temel nedeni, bu taslağın öğretmenlik mesleği ile ilgili sorunlara merhem olmadığı gibi, laiklik ve bilimsellik karşıtı olacak AKP’li öğretmen yetiştirmeye kalkışmasından kaynaklanıyor. Bu öğretmenlerin kaygıları, bu taslakla da sınırlı kalmıyor. Örneğin
- AKP’nin kadrolaşmasını kolaylaştıran ve de ÇEDES projesi ile gerici kuruluşlarla imzalanan projelerin çok daha kolay uygulandığı proje okulu sayısının 3.000’e yaklaşmış bulunması;
- Danıştay’ın iptal etmesine karşın bakanlığın gerici kuruluşlarla yaptığı protokollerin yaygınlaşması;
- Tarikat gibi gerici kuruluşlara, devlet okullarında etkinlik yapma izni verilmesi;
- Daha çok öğrenci çekmek için imam hatip liselerinin, sosyal bilimler, fen lisesi, güzel sanatlar programı uygulayan Anadolu imam hatip liselerine dönüştürülmesi;
- Kendi içişlerinde laik düzene önem veren Avrupa Birliği’nin, ülkemizdeki gerici kuruluşlara proje desteğiyle ya da doğrudan bağış yoluyla parasal destek vermesi;
- 1960-1970’lerde ülkemizde görülmeyen türbanın neredeyse milli simgeye dönüştürme çabası gibi, 1990 öncesinde hiç kullanılmayan kurt işaretinin de milli simge sayılmasına kalkışılması;
- Bir lisede çağdaş giysilerle gelen mezunların törene sokulmaması ve hatta bir üniversitede topuklu ayakkabı giyen kızların mezuniyet törenine alınmaması;
- Bazı tıp fakültelerinin, ‘Hekimlik Andı’nda yer alan cinsel yönelim ifadesini yasaklaması;
- Öğrenci karnesinde bulunan ‘Davranışlar’ maddesi yerine ‘Sosyal Etkinlikler’ ve ‘Kulüp Danışman Öğretmenin Öğrenci Hakkındaki Görüşü’ maddelerinin getirilip öğrencinin değerler eğitimi ve ÇEDES ile ilişkisi üzerinden değerlendirilmesi;
- Var olan binlerce Kuran kursuyla yetinilmeyip TÜGVA’ya devlet okullarına Kuran kursu açma yetkisi verilmesi;
- Bakanlığın bu yıl LGS ile girilen ‘nitelikli lise’ dediği okulların kontenjanlarını toplamda 5.620 azaltırken, imam hatip liselerinde 1192, meslek liselerinde ise 824 artırması;
- Bazı okulların yılsonu etkinliklerinde 9-10 yaşlarındaki kız çocuklarına başörtüsü, erkek çocuklara ise takke taktırılması;
- Bakan Tekin’in, çağdaş giysili kızların törene alınmamasını “Basit bir olay” olarak geçiştirebilmesi; “Tarikatlar sivil toplum kuruluşlarıdır” ve “Dünyanın hiçbir tarafında bu kadar büyük bir öğretmen kitlesi kamu tarafından fonlanmıyor” diyebilmesi;
- Eğitim bakanlığının ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ni uygulamaya koyması,
- Bakanlığın yayımladığı ‘Eğitim Bakanlığının 2024-2028 Stratejik Planı’ ve ‘2003’ten 2023’e Milli Eğitim’ adlı kitaplarla ‘Diyanetin 2024 Stratejik Planı’nın açık ve gizli amaçları;
- Okula aç giden öğrencilerin olduğunu bile bile ücretsiz öğlen yemeği çıkarmayan bakanlığın, gerici vakıflara milyarlarca lira destek vermesi ve de yoksul çocukların meslek okullarında sömürülmesini yaygınlaştırmaya çalışması;
- Laiklik ve bilimsellik konularına yeterince duyarlı yaklaşmayan ve örneğin Diyanet Akademisi kurulmasına onay veren ve gerici eylemlerle söylemleri hoşgörüyle karşılama eğilimindeki muhalefetin bu taslağa da onay vermesi olasılığı;
- Laik eğitim karşıtlığı almış başını giderken ve bu taslak yasalaştığında eğitim fakültelerinin kapatılacağı belli olmuşken, eğitim fakültelerinden bir tek ses çıkmaması; ….
yasa taslağına karşı çıkan öğretmenlerin kaygılarını daha da artırıyor. Çünkü bu öğretmenler, taslak yasalaştığında yukarıda örneklenen olumsuzlukların daha da artacağını biliyor.
Kaygılı olan öğretmen örgütleri, taslağa neden karşı olduklarını açıklamak için demokratik ve yasal haklarını kullanarak seslerini duyurmak istiyor. Ancak şeriat sloganları atanlara dokunmayan güvenlik güçleri, öğretmenleri yürütmemeye ve konuşturmamaya çalışıyor, onlara saldırıyor ve de tutukluyor.
Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan kişi ve kuruluşların, ülkenin geleceğinin karartılmaması için bu taslağa karşı çıkan öğretmenleri desteklemesi gerekiyor.