Filistin dersleri 7: Hamas’ın arkasında İran mı var?

"Hem de ne, maaşlarını bile İran veriyor!" diyenler yalan söylüyor. Hamas’ın arkasında İran da, ABD de, İsrail de var. Hepsi Hamas, Hamas onları kullanmaya çalışıyor.

Haber Merkezi

Filistin’e dair propaganda savaşının en önemli konularından biri, Hamas. Çünkü, bir bakıma, her şeyin gelip düğümlendiği noktalardan biri.

Siyaset, özellikle Ortadoğu’da, kestirmeci yanıtlarla açıklanacak kadar basit değil. Hamas’ın arkasında kimin olduğu sorusu da öyle.

1960’lı yıllarda Filistin direnişinde iki güç hakimdi: Başını Yaser Arafat’ın çektiği ortayolcular ve başını Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin çektiği sosyalistler. O dönemde diğer tüm aktörler, İsrail de, ABD de, birçok Arap ülkesi de en çok Filistinli devrimcilerden çekiniyordu. Soğuk Savaş yıllarıydı, emperyalistler, “Yeşil Kuşak” planı uyarınca her yerde islamcıları kullanıyordu.

Filistin’de de aynısı oldu. Önce 70’li yıllarda İsrail’in “olur”u ve Körfez Arap şeyhliklerinin parasıyla Müslüman Kardeşler örgütü, diğer adıyla İhvan, Gazze’de bir dizi “hayır teşkilatı” kurdu. Bunlar, bizdeki İHH’ya benziyordu. 1978’de o sırada Mısır’ın başında olan Enver Sedat Filistin davasını sattı, İsrail’le anlaştı, Müslüman Kardeşler’e destek vermeye başladı. Bu şebeke, 1987’de Hamas adlı örgüte dönüştü.

Örgüt ilk kurulduğunda Müslüman Kardeşler’in Filistin kolu olduğunu saklamıyordu. Fakat süreç ilerledi. Koşullar değişti. Filistin direnişi, aradığı desteği ancak batıyla derdi olan güçlerden, özellikle İran’dan, Suriye’den ve Lübnan’daki Hizbullah’tan bulabiliyordu. Hamas, Müslüman Kardeşler bağını gizlemeye başladı.

2007’de Hamas, diğer Filistinli örgütlerle mücadele girişti ve işgal altındaki Filistin’in birbirinden kopuk iki parçasından biri olan Gazze’de iktidarı aldı. Bu süreçte İsrail, Hamas’ın Gazze’deki iktidarını destekledi. 

İsrail’in sebepleri şunlardı: Filistin güçlerinin bölünmesi işine geliyordu. Artık 11 Eylül sonrasıydı, temel doktrin “islamcı terörle mücadele”ydi, “düşman” Hamas olunca İsrail’in destek bulması daha kolaydı. Hamas, bahsettiğimiz karmaşık ilişkilerinden dolayı kontrol ve manipüle edilmesi, devrimci örgütlere göre daha kolay bir yapıydı.

İran, Suriye ve Lübnan Hizbullahı’nın Hamas’a desteği, Suriye savaşına kadar yoğun şekilde sürdü. Ancak “Arap Baharı” diye pazarlanan süreç Suriye’de cihatçıların silahlı isyanına dönüşünce işler değişti. Zira Suriye’deki silahlı grupların çoğu, Müslüman Kardeşler şebekesinin parçasıydı. Hamas 2012’de yeniden İhvancılığını hatırlattı, Suriye’deki ofisini kapatıp ülkeden çıktı. Tam on yıl sonra, geçen sene Suriye’ye döndü.

Kısacası, Hamas, birçok islamcı hareket gibi, tüm büyük güçlerin bir şekilde kullanmaya ve etkilemeye çalıştığı bir örgüt. İran, Suriye ve Lübnan Hizbullahı, Hamas’a siyasi desteklerini açıktan sürdürüyor. AKP hükümeti İsrail’le arayı düzeltmek istediğinde Hamas’tan uzaklaşıyor, Arap ülkeleriyle arayı düzeltmek istediğinde Hamas’a yanaşıyor. İsrail, kamuoyu önünde Hamas’a sürekli küfretse de, kapalı kapılar ardında Gazze’yi Hamas’ın kontrol etmesinden memnun olmayı sürdürüyor. Netanyahu, 2019’da, kendi partisinin meclis grup toplantısında “Filistin devletini engellemek için Hamas’ı desteklemeliyizdemişti.

Kısacası, herkes zaman zaman Hamas’ın arkasında, zaman zaman karşısında duruyor. Ama İsrail, en çok, Filistin direnişinin öncülüğünün bir kez daha, isteseler de manipüle edemeyecekleri devrimci güçlere geçmesinden korkuyor.