Anadolu Adliyesi'nde avukatlara saldırıda sınır tanınmıyor!

Kartal Hukukçular Derneği, İstanbul Anadolu Adliyesi'nde avukatlara yapılan keyfi uygulamaları protesto etti. Protestonun ardından avukatlara yine saldırı vardı.

Türkiye'nin hiçbir adliyesinde çanta araması ve çantayı X-Ray cihazından geçirme uygulaması yokken, çantasını cihaz kontrolünden geçirmek istemeyen İstanbul Anadolu Adliyesi avukatlarının fiilen engellenmesi, avukatların tepkisini çekiyor.

Avukatlar yaptıkları basın açıklamasında kendilerinin potansiyel birer suçlu olmadığı belirterek bu tür uygulamaların yargının avukatlara bakışını gösterdiğini ifade ettiler.

Basın açıklamasının ardından üstlerini aratmadan içeri giren avukatlar özel güvenliğin müdahalesi ile karşılaşınca arbede yaşandı.

1 Şubat'ta açılan İstanbul Anadolu Adliyesi’nde açıldığı günden bu yana başka sorunlar da yaşanıyor. 4600 odalı Adliye'de yalnız iki baro odası mevcut, yemekler 15 TL, yüksek ücretli otopark uygulaması yapılıyor, odalarda fotokopi çekmek ve çay demlemekte yasak.

Konuya ilişkin açıklama yapan Kartal Hukukçular Derneği Başkanı Mehmet Ümit Erdem, şunları söyledi:

“1 Şubat tarihinde faaliyete başlayan İstanbul Adliyesi'nde yaşananlar, yargının avukatlara bakışını göstermektedir.

Türkiye'nin hiçbir adliyesinde çanta araması dayatması yokken, Anadolu Adliyesi girişinde avukatların çantaları X-Ray cihazından geçirilmek istenmektedir. İlk günlerde yaşanan sorunlar kısmen de olsa aşılmışken, 14 Şubat 2013 tarihinden itibaren Başsavcı Vekili Savaş Kırbaş tarafından polislere “çantasını X-Ray'den geçirmeyen avukatları adliyeye sokmayın, gerekirse fiilen engelleyin” şeklinde talimat verilmiştir.
Bu talimat sonrasında sadece Cuma ve Pazartesi günü İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi tarafından tutanak altına alınan özel güvenlik ve polis müdahalesi sayısı dokuzdur.

Bazı meslektaşlarımızın önlerine özel güvenlikler dizilip giriş kapısı kapatılmış, bazıları polisler tarafından itilerek kapıdan dışarı atılmaya çalışılmıştır.

Yapılan bu uygulama, avukatları potansiyel suçlu olarak görmekten başka bir anlam ifade etmemektedir.

Bizler potansiyel suçlu değil, kamusal faaliyet ifade etmek üzere adliyeye giren avukatlarız. Türkiye'nin bütün adliyelerine kimlik göstererek çanta aratmadan girebilirken, Anadolu Adliyesi'ne sokulmamaktayız.

Aynı şekilde memurlar da özel güvenliklerce aranmakta, getirdikleri yemekler bile kontrol edilmektedir. Üst aramasını kabul etmeyen memurlar polislerce kalemlere kadar takip edilmektedir.

Yapılan bu uygulamanın güvenlik kaygısı il hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Sorun yargının avukatlara bakışı ile ilgilidir.

4.600 odalı adliyede baroya sadece 2 oda 7 vestiyer ayrılmakta, sunulan hizmetlerde personelei avukat ve vatandaşa farklı fiyat uygulaması yapılmaktadır. Oysa daha küçük olan Çağlayan Adliyesi'nde ise 42 baro odası bulunmaktadır.

Bakırköy Adliyesi'nde 6 TL olan yemek bedeli Çağlayan Adliyesi'nde 10 TL, Anadolu Adliyesi'nde 15 TL'dir. Diğer adliyelerde 15 kuruş olan fotokopi bedeli vatandaşlara 30, sadece bazı kafeteryalarda avukatlara 20 kuruştur. Personele 50 kuruş olan çay avukatlara 1 TL, vatandaşa 2 TL'dir.

Kamusal hizmet sunan adliyelerde temel mantık özel şirketin kar etmesi olmaya başlamış ve adliye buna göre dizayn edilmiştir. Memurların adliyeye yemek ve su sokması engellenmekte, mahkeme kalemlerinde çay makinesi olup olmadığı kontrol edilmektedir.

Baro odalarında fotokopi çekilmesine, fotokopi işi ihaleyle şirkete verildiği gerekçesi ile izin verilmemektedir.

Adliye otoparkı İSPARK'a devredilmiş olup, personele ücretsiz olan otopark avukat ve vatandaşlara saate göre 5-12 TL'ye kullandırılmaktadır.
Avukatlar, üzerinden kar edilecek olan kişiler, adliyeler de alışveriş merkezi değildir. Bu nedenle bizlerden maksimum kar elde etme çabalarına son verilmelidir.

Adliyenin fiziki koşulları yetersiz olup, zemin kaplamaları kalitesiz olduğundan ve gerekli iş güvenliği önlemleri alınmadığından, adliyeye giren herkesin her an düşüp yaralanma riski bulunmaktadır. Engelli meslektaşlarımız için gerekli düzenlemeler halen yapılmamıştır.
Zemin kaplamaları şimdiden kırılmakta, bazı camlardan su girmekte, bazı asma katlara sadece yangın merdiveninden girilebilmektedir. Mimari şekilsizlik nedeniyle acil bir durumda binayı tahliye etmek de oldukça zordur. Bu nedenle binayı kullanan onbinlerce kişi risk altındadır.
Konu il ilgili başsavcılıkla yapılan görüşmelerden bugüne kadar sonuç alınamadığından bugün sorunlarımızı topluca ifade etmek için bir araya geldik.

Sonuç olarak biz avukatlar, ülkenin tüm adliyelerinde olduğu gibi avukatlık kimliği göstererek adliyeye serbestçe girmek, iş güvenliğinin sağlandığı bir adliyede baro hizmetlerinden yeterli şekilde faydalanmak, kar edilecek şahıslar olarak görülmemek istiyoruz.

İlk adım olarak, meslektaşlarımızın engellemesini protesto etmek için çantalarımızı aratmadan adliyeye toplu giriş yapacak ve tüm sorunlarımızın takipçisi olacağız.”

(soL - İstanbul)