Eylem Tok'un oğlunu kaçırmasında Demirören izi: DHA muhabirine 'Haberi bugün girmeyin' telefonu

Eylem Tok ve Bülent Cihantimur’un ABD’ye kaçırdıkları oğlu Timur C.’nin karıştığı kazada Demirören Ailesi’nin habere yaptığı müdahale ortaya çıktı, muhabir baskıya maruz kaldığını duyurarak doğruladı.

Haber Merkezi

Sosyal medya platformu X’te paylaşılan bir ses kaydı, yazar Eylem Tok ile Bülent Cihantimur’un ABD’ye kaçırdıkları oğlu Timur C.’nin karıştığı kazanın haberleşme sürecinde Demirören Ailesi’nin yaptığı müdahaleyi ortaya çıkardı.

Yazar Eylem Tok ile Op. Dr. Bülent Cihantimur’un 17 yaşındaki oğlu Timur C., geçen Mart ayında ehliyetsiz olarak kullandığı lüks araçla İstanbul Eyüpsultan’da bir kazaya neden olmuş, kazada 29 yaşındaki evli ve bir çocuk babası Oğuz Murat Aci ölmüş, 4 kişi de yaralanmıştı. Timur C., kazayı sağlık görevlilerine haber vermeden olay yerinden başka bir araçla uzaklaşmıştı. Kazanın ardından Eylem Tok, yargılanmaması için oğlunu yurtdışına kaçırmıştı. Eylem Tok’un yaralananların telefonlarını da ellerinden aldığı ortaya çıkmıştı.

Eylem Tok ve oğlu Timur C., önce Mısır’a oradan da ABD’ye kaçmıştı. Kolayca yurtdışına çıkmaları, iade işlemlerinin yavaş ilerlemesi akıllarda soru işareti yaratmıştı. AKP'ye yakınlığıyla bilinen Demirören ailesinin de yaptığı müdahale soru işaretlerini arttırdı. Demirörenlerin oğlunun da arabada olduğu iddia edilmiş, ancak konu hızla kapatılmıştı.

Demirörenlerin oğlu araçta mıydı?

İddiaya göre Demirören ailesinin bu olayla ilgilenmesinin sebebi, küçük oğulları Emre Cemal’in de Timur C. ile birlikte lüks aracın içinde bulunması.

Geçen aylarda Demirören ailesinden üst düzey bir isim Halk TV'ye iddialarla ilgili açıklamalar yapıp şunları söylemişti:

“Cemal Demirören, yurtdışında okuyor 2-3 aydır Türkiye'ye gelmiş değil. Kazayı yapıp firar eden gençle ilgili tek ortak yanları, ortaokulda aynı okulda okumuş olmaları. Hiçbir bağları yok. HTS kayıtları her şeyi ortaya koyacak.”

Resim

Şoför, muhabiri arayıp haberi engelliyor: ‘Yıldırım Bey’in en küçük oğlu Cemal’in arkadaşı’

X’te “Kevîn” isimli hesap tarafından yayınlanan ve 12 saatte yaklaşık 4 milyon kez görüntülenen paylaşım, bir telefon konuşmasını konu alıyor. Buna göre, Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören’in şoförü olduğunu söyleyen İlker isimli şahıs, DHA muhabiri Rojda Altıntaş’ı arayarak, kazanın haber olarak servis edilmemesini istiyor.

DHA muhabirine bu telefon, Timur C.’nin babası Bülent Cihantimur’a ulaşma çabası sonrasında geliyor.

DHA muhabiri Rojda Altıntaş, Bülent Cihantimur’u arıyor ve Dursun isimli danışmanı ile görüşüyor. Muhabir, o gün bilgisayar mühendisi Oğuz Murat Aci’nin cenazesine katıldığını, ailesinin, Bülent Cihantimur’un oğlunun Aci’ye vurup kaçtığını söylediğini aktarıyor. Dursun isimli danışman ise “Böyle bir şey yaşanmış ama nasıl yaşandığını bilmiyorum” ifadelerini kullanıyor.

Bu konuşmanın ardından DHA muhabirine, Revna Demirören’in şoförü olduğunu söyleyen İlker isimli şahıs ulaşıyor. İlker, DHA muhabiri Altıntaş’a, Demirörenlerin en küçük oğlunun, Eylem Tok’un oğlu Timur C. ile çocukluk arkadaşı olduğunu aktarıyor:

“Merhaba, İlker ben. Demirören’den, Revna Hanım’ın şoförü. Bu Timur’un haberi vardı, ‘Basıcam’ demişsiniz. Onunla Yıldırım Bey’in en küçük oğlu Cemal, çocukluk arkadaşı. Onu yayınlamasanız. Ben bir konuşacağım, Murat Bey ya da Sinan Bey ile… Bilginiz olsun. Bugün yayınlamayın, yarın Revna Hanım ya da Yıldırım Bey size döner.”

İkinci konuşma kaçtıktan sonra: Yıldırım Bey’den haber bekleyin

İkinci telefon görüşmesinde ise muhabir, bu kez İlker’i arıyor ve kendisinin Revna Demirören’in şoförü olup olmadığından nasıl emin olacağını soruyor.

İlker ise 30 senedir Demirörenlerle çalıştığını söyleyerek, “Sen onu yapma da [haberi], ben yarın Revna Hanım’la beraberim zaten, olmadı sizi konuşturacağım. Kaçmışlar zaten, konuyu öbür taraftan öğrendim. Ben sizi arattıracağım zaten, ya beni telefonla konuştururlar. Funda Hanım var asistanı, Murat Bey var, Sinan Bey var, Erdoğan Demirören var… Yabancı değilim ben, Mehmet Üstündağ da benim çocukluk arkadaşım zaten. Siz lütfen Revna Hanım’dan ya da Yıldırım Bey’den haber bekleyin” diyor.

‘Haber çıksaydı kaçabilir miydi?’

İstanbul’da 1 Mart’ta meydana gelen ölümlü kazanın haberi, DHA tarafından iki gün sonra kazaya karışanların kimliği belirtilmeksizin servis edilmişti. Söz konusu telefon kayıtları, ölümlü kazada çarpan araçta bulunan kişilerin bilgisinin DHA’da bulunduğunu gösteriyor.

Söz konusu anonim hesap, "2 gün sonra Oğuz Murat Aci’nin yakınları x’de (twiter) flood yazarak olayı duyuruyor. Demirören grubu tüm bunları yapmamış gibi olayı takip ediyor gibi yapıyor. 5 Mart tarihinde olay Türkiye'nin gündemine oturuyor. Ancak eğer Demirören ailesi 2 Mart tarihinde haberin yayınlanmasına müsaade etseydi, Eylem Tok Mısır'dan ABD'ye kaçabilir miydi? Demirören grubu, sadece oğulları cipte bulunduğu için Eylem Tok'un ABD'ye sessizce gitmesine yol açmıştır. Peki, kazada ölen genç insanın hakkını kim savunacak?" ifadelerini kullandı. 

DHA’nın haberinde kazayı yapanlar yoktu

DHA bu haberi, 3 Mart tarihinde normal bir kaza haberi olarak yayınlıyor.

“Eyüpsultan’da lüks cip emniyet şeridinde bekleyenlere çarptı: 1 ölü, 4 yaralı” başlıklı haberde, “Cip sürücüsü ise kendi aracını bırakarak, arkadan gelen ve içerisinde arkadaşlarının olduğu başka bir araca binerek olay yerinden kaçtı. Kaza sonrası ise çevredekilerin cep telefonu kamerasıyla kaydedildi” ifadeleri yer alıyor ancak cipi kimin sürdüğünden söz edilmiyor.

Resim

Muhabir Altıntaş’tan açıklama

Olayın merkezindeki DHA muhabiri Rojda Altıntaş, bugün saat 15.49’da X hesabı üzerinden yaptığı açıklamada iddiaları doğruladı.

Altıntaş, “Kamuoyunu yakınen ilgilendiren ‘Eylem Tok’ olayıyla ilgili yeni bilgilere ulaşmam ve yayınlamam girişimleri kapsamında bağlı bulunduğum yayın kuruluşunun patronajı ve sair çevreler tarafından çeşitli baskılara maruz kaldım” dedi.

Ailesine yönelik endişelerinden dolayı 8 hafta boyunca sessiz kaldığının altını çizen Altıntaş, “Görüntüleri ses kayıtları dün gece bizzat kendim paylaştım. Bu noktadan sonra işsiz kalmayı göze alarak vicdanen rahat olsam da geç kaldığım için özür dilerim. Genç bir kadın gazeteci olarak korkmadığımı ve gazetecilik faaliyetlerini alternatif yollarla muhakkak devam ettireceğimin altını çiziyorum” ifadelerini kullandı.

Baba Aci: Davaya müdahale edildi

Ses kayıtlarının ortaya çıkmasının ardından Oğuz Murat Aci’nin babası Özer Aci, MedyaRadar’a yaptığı açıklamada “Başından beri bu davaya müdahale edildiğini söylüyordum. Bu bazılarına abartılı gelebilir ama biz görüyorduk” dedi.

Özer Aci, DHA muhabiri ve kameramanının cenazeye geldiğini, kendileriyle röportaj yaptığını ancak bu haberin Demirören Medya'da kullanılmadığını söyledi.

Aci “Bütün medya işin üzerine düşünce Demirören Grubu da bu rüzgara kapıldı. Mecburen bu işin üzerine düştüler. CNN Türk’e yayınlara çıktım. Kanal D evimize geldi. Onlara ne söylediysek yayınladılar. Dediğim gibi bu kazayı görmezden gelemediler” ifadesini kullandı.

Özer Aci şunları söyledi:

“Yıldırım Demirören’in oğlunun da arabada olduğu söylendi. Demirören ailesi yalanladı. Çocuklarının yurtdışında olduğunu söyledi. Ancak bu kayıtlardan sonra her şeyin mümkün olabileceğini gördük. Dosyaya bilinçli mi koyulmadı ismi? Aklımıza artık her şey geliyor. Bu davaya başından beri müdahale var. Gizli el veya eller hep bu dosyanın üzerinde tepiniyor. Bir arpa boyu yol alamıyoruz. Daha kimler tarafından ne telefonlar açıldı bilemiyoruz.

DHA'dan açıklama

Demirören Haber Ajansı ise akşam saatlerinde sosyal medya hesabından Genel Müdür Celal Korkut'un imzasıyla bir açıklama yayımladı. "ATV kazasıyla ilgili açıklama" başlıklı açıklamada DHA'nın olayı en başından beri takip edip haber yaptığı ileri sürülerek muhabir Rojda Altıntaş'a "iş başı yapıp görevine kaldığı yerden devam etmesi" çağrısı yapıldı.

Açıklama şöyle:

“Kemerburgaz’da Oğuz Murat Aci’nin vefatıyla sonuçlanan ve hepimizi derinden üzen kazayla ilgili DHA muhabiri Rojda Altıntaş’ın iddiaları gündeme gelmiştir.

Öncelikle şunu belirteyim muhabirimiz Rojda Altıntaş’ın açıklamaları nedeniyle büyük bir şaşkınlık yaşamaktayım. Kendisi dünden beri telefonlara çıkmamaktadır. Altıntaş, halen bir DHA çalışanıdır ve kendisiyle ilgili herhangi hiçbir işlem yapılmamıştır, yapılmayacaktır.

DHA olarak Kemerburgaz’daki kazayı ilk andan itibaren takip ettik ve haber yaptık. Söz konusu olay CNN TÜRK, Kanal D, Hürriyet, Milliyet ve Posta’da da sürekli gündemde tutuldu. Kanal D, anne Eylem Tok’un kafedeki özel görüntülerine ulaşarak ilk yayınlayan medya kurumu oldu. CNN TÜRK ise defalarca baba Özer Aci’yi yayına aldı. Yıllarca benim de mensubu olduğum Hürriyet konuyu günlerce manşetten verdi. Hatta Kanal D’nin Taş Kağıt Makas dizisinin bir bölümünde söz konusu olay işlendi. Olayın bu denli kamuoyunda etki oluşturmasının en önemli sebeplerinden biri Demirören Medya’nın konunun üzerine kararlılıkla gitmesi ve fikri takip yapmasıdır.

Meslektaşım Rojda Altıntaş'ın kayda aldığı telefon görüşmelerinde tam olarak ne yaşadığını ve eğer varsa baskıyı benimle açıkça paylaşmasını beklerdim. Kendisine üzüleceği veya baskı altında hissedeceği bir durum olmadığını, bilakis haberi tüm yönleriyle takip edip yayınlamaya devam edeceğimizi söylerdim. Bir meslek büyüğü olarak kendisine ulaşamadığım için buradan sesleniyorum. Bir an önce iş başı yapıp kaldığı yerden görevine devam etmesini bekliyorum.
Rojda Altıntaş’a ve kamuoyuna duyurulur.”