Eski sevgilinin dönmesi için sessiz bir iç çekiş midir, yoksa doludizgin bir barış çığlığı mı “Sabine’li Kadınların Müdahalesi”?
Uzun süre, resmin “bu kadar” olduğuna bile inanılmadı. Herhalde yakın planda başka birileri olmalıydı - bir rahip, bir soylu, bir fatih? Bu da o büyük resmin bir parçasıydı ya, kesilmişti tuvalin bu kısmı muhakkak.
“Umarım çizmeyi asla öğrenmezsin!”
Bir ressama söylenebilecek en onur kırıcı ifadelerden biri… Hele bir de sondaki ünlem işareti!
BAŞTAN NOT: “Solcular Charlie Hebdo’yu eleştirdiğine göre bize de ekmek çıkar, Charlie Hebdo’nun İslam düşmanlığına, ırkçılığına dair şeyler okuruz” niyetiyle bu yazıya gelmiş olan tüm gericiler sayfayı sakince kapatıp başka sulara yönelsin: Yaşanan katliamı en ufak şekilde mazur gösterme çabasını ne bu yazıda ne soL Portal’da bulamazsınız, hastalıklı zihniyetinizi beslemek için başka kapıy
Geçen hafta Küba’yla ABD arasında varılan anlaşma tüm dünyanın olduğu gibi, ülkemiz sosyalistlerinin de gündeminde.
Konuyla ilgili yazanlardan biri de, eski soL yazarı, sevgili dostumuz Ergin Yıldızoğlu oldu. Yıldızoğlu, “Hoş Geldin Küba” başlıklı, iki bölümden oluşan yazılarında, bu anlaşmadan ve son yıllarda alınan kararlardan dolayı Küba’yı mahkum ediyor.
Dün, “Kadife Devrim”in 25’inci yıldönümüydü. Çekoslovakya’da sosyalizm çözüldü, ardından ülke Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak ikiye bölündü.
***
Şimdi bir ülkenin serüvenini anlamak için, bir sanatçının serüvenine bakalım.
***
Pazartesi günü soL'u yeniledik.
Tahmin edebileceğiniz gibi, irili ufaklı birçok teknik sorunla karşı karşıyayız, bunları çözmek üzere, "mutfağı toparlama" çabamızı sürdürüyoruz.
Bu arada, soL'un nasıl yenilendiğiyle ilgili bilgileri soL'un Mutfağı blogunda yazıyoruz. Bugün de burada bir yazı yazdım, ayrıca köşe yazısını yetiştiremedim.
Biliyorsunuz, soL Portal’ı yenileme çalışmalarımızda son aşamaya geldik. Yakında yeni bir siteyle karşınızda olacağız.
Yeniledikten sonra, soL’u çok konuşacağız. Neyi niye yaptık? Bunları yazacağız, tartışacağız.
Gizliliği kaldırılan ABD belgeleri çoğunlukla şaşırtıcı olmaz. Ortaya çıkan gerçekler, hemen her zaman, döneminde solcular tarafından saptanmış, dile getirilmiştir.
Son karşılaşmamız, onun KCK’den yatıp çıkmasından sonraydı. Bir yerde denk geldik.
“Nasılsın” dedim, “iyiyim” dedi.
16 Mayıs 1916 günü biri İngiliz diğeri Fransız iki diplomat, bir asır sonra Ortadoğu’nun gündemine tekrar oturacak bir anlaşmaya imza atmıştı. İngiliz’in adı Mark Sykes idi, Fransız’ınki François George-Picot. Anlaşmanın resmi adı, “Küçük Asya Anlaşması”ydı, ama hep Sykes-Picot diye bilinegeldi.
Havana Üniversitesi öğrencisi olarak Küba'da olduğum günlerde, bir haftasonu Domuzlar Körfezi'nde tatile gitmiştik. Küba'da tüm öğrenciler, Üniversite Öğrencileri Federasyonu'nun doğal üyesi. Öğrencilerin yurtta seçtiği federasyon temsilcileri, yurdun ihtiyaçlarıyla ilgili geniş yetki sahibi.
Çarşamba günü soL'da “IŞİD'in infaz ettiği Sotloff'un şüpheli bağlantıları” başlıklı bir haber yaptık. Haber, IŞİD'in kafasını keserek infaz ettiği ABD'li gazeteci Steven Sotloff'un, Matthew Van Dyke isimli bir ne idüğü belirsiz savaş kışkırtıcısıyla özel yazışmalarını aktarıyordu.
Önce Amberin Zaman'da okudum.
İki hafta önceydi. Ceyda Karan bir televizyon programında seçim değerlendirmesi yaparken söyledikleri üzerine yandaşlar tarafından “Seçmenlere aptal dedi” diye hedef tahtasına oturtulmuş, Amberin Zaman da Taraf'ta, Karan'a karşı sürdürülen kampanyayı eleştiren bir yazı kaleme almıştı.
Yazıda şöyle bir ifade geçiyordu:
Pazar günü İstanbul Maltepe'de düzenlenen AKP mitingi, ilginç bir temsile sahne oldu. soL'daki haberden aktaralım: “Erdoğan'ın Maltepe'deki mitinginde bayıldığı iddia edilen kadın sedye ile Erdoğan'ın konuştuğu yere getirildi.
Cakarta’dan Tokyo’ya havalanan uçakta, Japon genlerinin kısa, tıknaz vücut yapısını miras almış, düşünceli, hatta düşünceli biraz hafif kalır, ne yapacağını bilemez halde bir adam oturuyordu. “Sürekli terliyordum”, sonradan böyle anlattı o uçuşu.
Kimi AKP’liler, Soma’daki facianın, “hükümete karşı sabotaj” olabileceğini söyledi. Örneğin Hasan Karakaya, Akit’teki yazısında “sabotaj olabilir” dedikten sonra, ekliyor: “Zira son bir yıl içinde yaşadıklarımız, her olayın altında bir ‘bit yeniği’ aramamıza sebep oldu... Çok ‘doğaçlama’ meydana geldiğini zannettiğimiz olayların bile ‘çok önceden programlanıp, sahneye konulduğunu’ gördük.”
Ev değil aslında, dört katlı bir bina. Tam 9 Ocak Meydanı’nın karşısında. Meydan, 37 yıl önce Çarlık askerlerinin yüzlerce işçiyi öldürdüğü Kanlı Pazar’ın adını taşıyor. Bina, kendi adını tarihe yazmaya hazırlanıyor.
Volga nehrinin kıyısında, yükseliyor bina. Tepesine çıktın mı, dört yanına bak, bir kilometre ötede uçan kuşu görebiliyorsun.
12 Ocak 2010 Salı günü Almanya’dan Şili’ye giden uçağın en karmaşık duygulara sahip yolcusu, antropolog Christoph Zollikofer’di. Özel izinle kargo bölümüne verdiği pakette, 5 kişinin kemikleri yer alıyordu.
“Ziyaretçin var” dediler. İndim. İlk dikkat çeken, ince, upuzun kolları. Hani sanki açsa, bütün gazetede çalışanları, hepimizi birden kucaklayacak.
soL’un yaptığı dayanışma çağrısını duymuş, önce mektup yolladı, sonra Kanada’dan geldi. Havalimanından yeni gelmiş daha, yanında boy boy çantalar, torbalar.
İngiltere’deki şirketin haberini ilk gördüğümde, Zaytung benzeri bir sitenin haberi olup olmadığını anlamak için epey uğraştım.
“Political Tours”, Türkçesiyle “Politik Turlar” isimli İngiltere merkezli şirket, dünyanın çeşitli yerlerine, tuhaf turlar düzenliyor.
İnternet sitelerini gezip haberlere bakınıyorum, “offf öyle bir şey yaptı ki...” gibi bir başlık, zaten hepsi öyle başlıkların, ayırt edemediğimden hatırlayamıyorum, ama okuyunca bir şey de anlamıyorum, zorunlu tıklıyorum, “ne yaptı ki”, tık, video, stüdyoda beş kişinin arasında bir asker, ayakta, masanın öbür ucundaki kişiye bağırıyor, hiçbirini tanımıyorum, “kalk yiyorsa” diyor havadaki parma
Üsküdar Sultantepe’de oturuyorum. Bizim orada CHP’nin adayı, eski Üsküdar müftüsü İhsan Özkes.
18 Nisan 2007 günü, İncil basımı yapan Zirve Yayınevi binasına girip üç kişinin kafalarını kesen Salih Gürler, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker ile Cuma Özdemir suçüstü yakalandı. Elleri kanlı, kurbanlar önlerinde. Suçüstü. Emre Günaydın 3’üncü kat camından atlayıp kaçmaya çalıştı, düşünce yaralandı, o da yakalandı.
Jack Kerouac, “Bir gün doğru sözcükleri bulacağım, ve bunlar çok basit sözcükler olacak” demişti.
Benimse, bu konuyu yazma düşüncesini kafama soktuğumdan bu yana zihnime yalnızca basit sözcükler geliyor. Ne edebi bir anlatımla, ne bir köşe yazısıyla bağdaşmayacak kadar basit çoğunlukla, küfürler...
Bugün Ukrayna’da yaşıyor olsam, elime silah alır, Maidan’daki göstericilere karşı savaşırdım.
Nedenini anlatayım…
***
Geçen sabah telefonum çaldı. Arayan Başbakan değildi, annemdi.
Bir haftadır bende. Bir arkadaşıyla buluşacakmış, nereye gidebileceğini soruyor. Söyledim, gittiler.
Antalya’dan bir arkadaşıyla buluşmuş. Melih Amca’nın eşiyle.
Melih Amca, 6 yıldır yatakta. Vücudunu kullanamıyor. Özel bir hastanede, besini boruyla veriliyor, öylece uzanmış.
25 Mart 1949 Salı günü, New York’taki Astoria Waldorf Oteli’nin onuncu katındaki 1402 numaralı balayı süitinde, bir balayı süiti için hiç alışılmadık bir durum vardı. Çiftlerin kaldığı odada çok sayıda insan koşturup duruyordu. Odaya birkaç telefon hattı daha bağlattılar. Sürekli telgraf yağıyordu.
Twiggy Garcia, 17 Ocak Cuma günü restorana gelip işbaşı yaptığında, o günün, her zamanki sıkıcı iş günlerinden çok farklı geçeceğinin elbette farkında değildi.
Rivayet odur ki, Bali isminde biri, Acem ellerinden yola koyulmuş. Kudüs’e varacak, İsa’nın çarmıha gerildiği yere götürüldüğü Izdırap Yolu’nu arşınlayacak, Kutsal Kabir Kilisesi’ne yüz sürüp hacı olacak.
Ocak 1967’de İstanbul’a vardığında, tam bir “parlak çocuk”tu. 21 yaşındaydı. ABD Hava Kuvvetleri’ne yazılmış, eğitim alırken üç casus kendisiyle temas kurup NSA için çalışmasını teklif etmişti. Kabul etti. Casusluk eğitiminde sınıf birincisiydi. Nereye gitmek istediğini sordular, “İstanbul” dedi, “İhtimaller içinde en egzotik yer orası”.
“Ey insanlıktan nasibini almamış vicdansızlar! Unutmayın ki hepimiz pilotuna saldırdığınız o uçaktayız. ‘Vurun ulan vurun ben kolay ölmem’ diyor Ahmed Arif, ‘33 Kurşun’ şiirinde. Hedef Sayın Başbakan vurun haydi vurun kahpeler.”
Varsayın ki, bir arkadaşınızla sohbet ediyorsunuz. Laf, malum, hayat meşgalesine geliyor, “Eee, ne yapacaksın” diye soruyorsunuz, “El Kaide’ye katılıp intihar bombacısı olurum, olmadı Reuters’a muhabir olurum” diyor.
“Böyle saçma senaryo mu olur” diye geçiriyorsunuz muhtemelen içinizden. Ama oldu.
Mülhem Bereket.
Milliyet fotomuhabiri Bünyamin Aygün, Suriye’de kaçırıldı.
Kaçırılmasının ertesi gününde itibaren MİT yetkilileri, Aygün’ün çalışma arkadaşları ve yakınlarıyla temasa geçti. “Sessiz kalma” tavsiyesinde bulundular. Aile de, akrabalar da tavsiyeye uydu.
Evet, Mandela’nın cenazesinde, kelimenin tıbbi anlamında bir çıldırma noktası vardı: Güney Afrika lideri Jacob Zuma ve ABD Başkanı Barack Obama konuşurken, sahnede, bir temetre yanlarında dilsizlere el işaretleriyle çeviri yapan kişi aslında dilsiz dilini bilmiyor, tamamen uyduruyordu. Thamsanqa Jantjies’i dün Cape Times gazetesi buldu.
Selamlar.
Son üç yazıdır öykü anlatıyorduk, bu hafta biraz çözümleme yapalım.
Sene 2003 olmalı, lisedeydim. Gündüz vakti, Manisa’da parti bürosunda nöbetteyim. Okulu kırdım herhalde, tek başıma kitap okuyorum.
Kapı vuruldu. Gelen, oydu.
Vatandaş Hayati.
“Vedalaşmaya geldim yoldaş” dedi.
Anlamadım, sordum.
Yaşananlar, Luc Besson’un Léon filminden sahneleri anımsatıyor.
Nebile, 9 yaşında bir kız çocuğu. Pakistanlı.
Malala da Pakistanlı. 16 yaşında.
Nebile Rahman’ın babası öğretmen.
“Eleştiri, zincirlere sarılmış o hayali çiçekleri kopardı. İnsan madem o zinciri takacak, hayallere kapılmadan, kendini avutmadan taksın diye değil… O zinciri kırıp atsın ve gerçek bir çiçeği
eline alsın diye.”
Karl Marx
Koku, hafızanın en güçlü uyarıcısıdır.
En derinde saklı kalmış gerçekleri, birden bilince çıkarıverir.
Selamlar hepinize.
Bu düzende parası olanın güç sahibi olduğunu herkes bilir. Aslına bakarsanız, çok insan bunu onaylar da…
Ama etrafınızda “Arkadaş, tabii ki parası olan güç sahibi, iktidar sahibi olacak, cebinde beş kuruş olmayan adamdan ne hayır gelir” lafını pek duymazsınız.
İnsanlık onuruna aykırı olduğu fikrini değiştiremediler çünkü. Henüz.
Bir gazeteci arkadaşınız, haber yapmak için izlediği Başbakan’dan “bayram harçlığı” istese, “Çıldırdın mı sen kuzum” dersiniz, değil mi?
Bu haftaki çıldırma noktamız, TGRT muhabiri Sultan Akten’in Erdoğan’dan 200 lira bayram harçlığı alması.
Gelin biraz kurcalayalım.
* * *
Selamlar.
Rusya’daki deli motorsiklet çetesinden, ABD’nin yeni ikonuna uzanalım: Miley Cyrus.
Selamlar herkese.
Yaşam sayfasında yazıyorum ya, köşenin de adı “Çıldırma noktaları” olunca, “Ay çıldıracağım” dediğim kendi anılarımı anlatacağımı sanmayın.
İnsanların çıldırmanın eşiğine geldiği durumları eşeleyeceğim biraz. Çılgın durumun somut tahlili, belki.
Hadi başlayalım.
***
Aleksey Weitz.
Sovyetler’de doğmuş bir Rus. Tiyatro eğitimi almış.
Tarih, sınıf mücadelelerinin tarihidir, peki. Belirleyici olan ekonomidir, üretim ilişkileridir, peki.
Tarihsel materyalizmi savunuyoruz, bunlara da itirazımız yok, haliyle.
Geçen gün çok kötü bir şey yaptım. Daha doğrusu yapmadım. Yani, yapmadığım için yaptım.
Korkmayın, fıkra anlatmayacağım.
Ama memleketin hali iyice fıkra gibi oldu, onu anlatacağım.
Duymuşsunuzdur, sıra Ayasofya Müzesi’nin cami yapılmasına geldi.
Konuyu, Haziran sayısında Derin Tarih dergisi gündeme getirdi. Yeni Şafak da geçtiğimiz hafta derginin Ayasofya dosyasını manşetine taşıyarak tartışmayı ülke gündemine soktu.
Bir dostum paylaşmış bunu Facebook’ta.
Altında Revolución yazıyor, Devrim yani. Fotoğrafı yükleyen ise “Europeans against political system”, yani siyasi sisteme karşı Avrupalılar.
İma açık: Avrupa’nın şahlarına, vezirlerine karşı piyonlar, yani halk birleşmiş.
Çok biliniyor ama, cuk oturduğu için bu fıkrayı anlatmam lazım:
1937 Paris Dünya Fuarı, artık herkesin hissetmekte olduğu, o gelmekte olan fırtınanın habercisiydi sanki.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR - KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Elleri enselerinde birleşmiş, yüzleri yere dönük, bakışları puslu, düşünceli... Yavaş adımlarla, Başkanlık Sarayı’nın yakınındaki Şili Stadı’na giriyorlar. Devlet Teknik Üniversitesi’nden 600 öğrenci, akademisyen, emekçi...
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR - KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Durduk yere, tuvalete çıkma ihtiyacı hissedersiniz. Evet, ishal olmuşsunuz. Ağrısı sızısı yoktur, fakat birden kusmaya başlayınca “Mideyi bozdum galiba” dersiniz.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Geçtiğimiz hafta bir tartışma yaşandı. Che Guevara öldüğünde çantasından Nutuk kitabının çıkıp çıkmadığı konusuyla başladı tartışma. Guevara’nın çantasından Nutuk çıkmamıştı. Bunu yazdık.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR - KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR - KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Geçen hafta Wikileaks belgelerinde Küba ve Venezuela'yla ilgili bilgilere dair bir giriş yapmıştım. Bu hafta da bazı ayrıntılarla devam ediyorum.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR - KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
10 Kasım günü sabah karşı saat 04:00’te bir yürek bıraktı atmayı. Guayaquil kentinde, Kennedy Kliniği’nde yatmakta olan bir gence aitti.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR - KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Hayatın insanı baş başa bıraktığı o zor kararlardan birisiydi Che’nin önündeki: CIA komutasında yürütülen o büyük operasyon, artık askerlerin, Bolivya dağlarında Che’nin gerilla birliğini çembere almak üzere olduğu noktaya varmıştı.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Bir darbe daha yaşadık, bu defa Ekvador’da. Darbe, halkın mücadelesi sayesinde boşa çıkartıldı.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Kars platosunun ortasında, uzun yolun kenarında bekliyoruz... Sonunda bir araba duruyor 20 metre kadar ileride, koşup yakalıyoruz. Plaka İran...
- İyi günler. Nereye gidiyorsunuz?
- Gürcistan'a.
- Posof'tan mı, Sarp'tan mı?
- Sarp'tan, Posof'u bilmiyorum.
- Biz de Sarp'tan geçeceğiz.
- Gelin gidelim hep beraber.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Dünya kupasını kazandıkları hafta, bir ülke için “acınacak ülke” diye başlık atılır mı?
Başlıktaki ifadenin, elbette, İspanya’nın dünya kupasını kazanmasıyla ilgisi yok.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR - KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Geçtiğimiz günlerde Che'yi andık, soL'da. Doğumunun 82'nci yılıydı.
Hayatında sayısız, bugünden bakınca sembolik an vardı. Gerçek bir örnek oldu, kahramanlıklarıyla, zaaflarıyla... İnsanlığıyla...
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
İki haftadır, Küba’da yürüyen GDO’lu mısır kullanımı tartışmasını aktarıyorum. Tartışma, sosyalizmin gerçek bir tartışması olduğu için önemli. Tarafların ikisi de, sosyalizmin ve Küba halkının geleceğini ön planda tutarak bu tartışmaya dahil oldu.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR - KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Sosyalizm, tartışıyor. Sosyalizm ne bitmiş bir model, ne de her konuda elimizde kesin kaideler bulunan bir sistem. Sıkıntıları var, ve bunları aşmaya çalışıyor. Aşabilmek için, tartışıyor.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
BBC’nin Havana muhabiri –Michael Voss değil, birden çok muhabiri var BBC’nin Havana’da- Fernando Ravsberg, “Seçim kampanyasında Kübalı muhalifler” başlıklı bir haber yaptı.
Haber, Silvio Benítez’in hikayesini anlatıyor.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
3 Mayıs günü Küba Bakanlar Kurulu, Bakanlar Konseyi Başkan Yardımcısı ve Ulaştırma Bakanı olan Jorge Luis Sierra Cruz ve Şeker Bakanı olan Luis Manuel Ávila González'i görevden aldığını açıkladı.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Facundo Bacardí, Katalonya doğumlu bir şarap tüccarıydı. 1830’da Küba’ya göç etti. Şeker kamışının bolca üretildiği bu sömürge adasının başlıca içkisi romdu, ancak çok ucuza mal edilen bu içki, o dönemde avam bir içkiydi.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Porto Riko Üniversitesi, Karayipler’in en büyük üniversitelerinden birisi. 11 kampüsünde toplam 65 binden fazla öğrencisi var.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Siyaseti okurken yapılacak eksen tarifiniz eğer bugünün Türkiyesinde askerlere karşı siviller ise, Türkiye (ve dünya) gerçekliğini anlayamazsınız defalarca dile getirildi bu düşünce soL sayfalarında. Ben de açıkçası köşede düne kadar bu konuya gireceğimi düşünmüyordum.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Geçtiğimiz Salı günü, 23 Şubat’ta, Orlando Zapata Tamayo öldü. Küba’da hapisteydi, açlık grevi yapıyordu. Ölümü, beklenebileceği üzere, tüm uluslararası medya kuruluşlarında ve Türk basınında yer buldu, ve derhal, Küba karşıtı, sosyalizm karşıtı bir kampanyanın parçası oldu.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Hemen denecek ki, “Orada herkesin erişebileceği bir iletişim alanı var, herkes istediği gibi kullanır. Kalkıp da eleştirmeyin buraları, madem bazı yapılanları beğenmiyorsunuz, o zaman siz de başka türlüsünü yapın”…
İşte pek öyle değil…
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Elbette, bir felaket olur.
Oturup bir felaketin vahim insani sonuçları hakkında spekülasyonda bulunmak anlamsız. Ancak Haiti’deki depremin ardından yaşananları, “İstanbul’da olacak bir depremin ardından ne olacağı” sorusunu akılda tutarak, dikkatle düşünmek gerekiyor.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Neymiş, Küba’da ilk defa Walt Disney’in ilk uzun metraj çizgifilmi, 1937 yapımlı Pamuk Prenses, Küba’da ilk defa gösterilmiş.
Yalan.
Uluslararası ajanslarda geçti bu haber geçtiğimiz hafta. Kübalı çocuklar Mickey Mouse’u, Donald Duck’ı, Varyemez’i, Goofy’yi yeni tanıyacaklarmış.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Devrim silahla savunulur.
Fakat bu silahlar, patlamak zorunda değildir.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Geçtiğimiz hafta, Brezilya Komünist Partisi’nin (PCdoB) 12. Kongresine katılmak üzere Brezilya’daydım.* Önce Rio de Janiero’ya, sonra da Saõ Paolo’ya gittim. Çok güzel bir ülke olan Brezilya’da, sınıfsal eşitsizliğin çarpıcılığını ifade etmek zorundayım öncelikle.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Küba Komünist Partisi’nin altıncı kongresi, 2010 yılına, muhtemelen de sonbahar aylarına doğru ertelendi. Fakat Raúl’ün çağrısı üzerine önümüzdeki aylarda ülkede herkesin katılacağı bir konferans toplanıyor.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları
Küba, ABD açısından hep baş belası oldu. Sadece alternatif bir sistemi yanı başında, kendisinin elli senelik ablukasına rağmen sürdürdüğü için değil. ABD’nin söylem düzeyinde dile getirdiği politikalar, Küba gibi “ters” bir örneğe gelince hep çok sırıttı.
DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları