Yeni Ortaöğretim Yönetmeliği!

4+4+4 taslağının yasalaşma sürecinde yaşadığımız filmin benzeri, ortaöğretim yönetmeliği üzerinden yeniden çevriliyor.

4+4+4 filminin senaristi pek bilinmiyordu senaryo, bakanlık dışından hazırlanmıştı. Tartışılırken de, bakanı şaşırtan ve güç durumda bırakan öneriler ortaya atılmıştı. Üstelik meclis, bakanın İstanbul’dan gelmesini beklemeden tasarıyı oylamıştı. Tabii bu durumun bir başka senaryo gereği olması da mümkündü. 4+4+4 filminin oyuncu kadrosu destekleyicilerle figüranlardan oluşuyordu. Destekleyenler, demokrasi anlayışını da, bilimselliği de, liberalliği de, gerçekleri de saptırma becerisini gösterenlerdi. 4+4+4 taslağına, parti liderine bağımlı olarak, mecliste olumlu oy verenler de filmin figüranlarıydı. Filmin eleştirmenleri genelde parasız, kamusal, aydınlanmacı ve bilimsel eğitimden yana olanlardı. Filmin seyircisi ise, her zaman olduğu gibi sevgili toplumumuzdu. Fen-edebiyatlara sertifika konusu ortaya çıktığında hak aramaya kalkan ya da şike konusu ortaya atıldığında kulübüne ve kulüp yöneticilerine sahip çıkan ancak tüm toplumun geleceğini ilgilendiren konularda sessiz kalan çoğunluktu. Bu çoğunluğun içinde veliler de vardı, öğretmenler de üniversite mezunları da, üniversite gençliği de, öğretim üyeleri de!

Ortaöğretim yönetmeliği filminde de, senarist pek belli değil. Geçen gün bakan, “…benim haberim olmadan ön taslak metin fikir ve görüş alınmak üzere ilgili paydaşlara gönderildi. Açıklıkla söylüyorum, bu taslağın bu şekle dönüştürülüp paydaşlara görüş almak üzere gönderildiğinden benim haberim yok” derken içten mi davranıyor, yoksa bu durum da oyun içinde oyun mu, bilinmiyor! Bilindiği kadarıyla, bakanın paydaş dedikleri AKP’ye yakın duran kuruluşlar. Küçük bir olasılık da olsa, bu yandaş paydaşlardan en az biri, yönetmelikle yapılmak istenenin vahametinin ayrımına varıp bu taslağı basına sızdırmış da olabilir.

Bu yönetmelik, bakan, “9 yönetmelik tek yönetmeliğe indirgendi, sadeleştirildi hizmetleri daha etkin sunabilmek için yapıldı” dese de, 4+4+4’ün devamı niteliğinde olan ve eğitimin piyasalaşmasını ve gericileşmesini sürecini tamamlayacak bir yönetmelik. Bu yönetmelik filminde, eleştirecekler genelde aynı kesim olurken destekçilere paydaşlar da eklenecek, figüranlar da değişecek. Bu filmin figüranı, bu kez Talim ve Terbiye Kurulu üyeleri olacak. Milli eğitimin geleneğinde bu üyeler yönetmelikleri hazırlar ve tartışıp kabul eder. Sonra da yönetmelikler bakanın onayıyla yürürlüğe girer. Şimdiki üyelerin başkan dahil olmak üzere neredeyse tamamı, AKP’nin seçip getirdiği kişiler olunca, süreç tersine işliyor. Üyeler içinden, “Bu eğitsel değil, bu bilimsel değil, bu demokratik değil, ben bunlara onay veremem” diyen pek çıkmıyor. Eleştirenler, yönetmeliğin “eğitim” ile bağdaşmayan yanlarını eleştirecekler. Liberaller, aşağıda özetlenen olumsuz değişiklikleri, bilebile görmezden gelip destekleyecekler. Toplum filmi seyrederken figüranların oylarıyla ağır bir yönetmelik kucağımıza kalacak.

1. Yeni yönetmelik, lise öğrencisinin evlenmesine izin veriyor! Başbakan “Beş çocuk yapın” deyince, bakan da başbakanın değdiğini vizyon olarak kabul edip gerçekleştirmek isteyince, bu işler böyle oluyor! Evlenen gençler ne yapacak? Doğum kontrolü de zaten günah (!), çocuk yapacak! Erkek okumaya devam ederken kız okuldan uzaklaşmayla kalmayacak toplumsal yaşamdan da kopup hem türbana hem de eve kapanacak. Sonra üç çocuk mu yapacak beş çocuk mu, Allah’ın bileceği iş. Suudi imam kızların evliliği için 12 yaşı uygun gördüğüne göre, bir sonraki yönetmelik değişikliğinde de ilköğretimde evliliğe izin vermenin yolu açılacak.

2. Yeni yönetmelikle, sınıf geçmek kolaylaştırılıyor, devamsızlık süresi 45 güne çıkarılıyor! Birkaç hafta önce açıklanan YGS sonuçları, ortaöğretimin niteliğini gözler önüne sermişti. Öğrencilerin YGS başarısızlığının bir nedeni, ezbere dayalı eğitim süreçleri ile var olan sınıf geçme sistemidir. Sınıf geçmenin daha da kolaylaştırılacak olması, gelecekteki YGS sonuçlarının daha da kötü olacağının bir habercisidir. Sınıf geçmenin kolaylaştırılmasıyla devamsızlık günlerinin artırılması, sistemdeki çarpıklığı iki yönde etkileyecektir. Yoksullar ile eğitimin değerine varamamış aile çocukları, kolaylaştırıldığı için sınıflarını kolayca geçecekler. Bu kesimin tarlada ya da başka işlerde çalışmak zorunda olan çocukları devamsızlık hakkını daha çok kullanacak. Cemaat desteği olmadığında dershanelere de gidemeyecek olan bu çocuklar, YGS’de de başarısız olacak ucuz işgücü olarak yaşama katılacak. Dolayısıyla bu uygulama yoksul-dar gelirli aile çocuklarının aleyhine işleyecek. Öte yandan, varsıl ve eğitimin değerini anlamış aileler çocuklarına sahip çıkacakları için, o çocuklar kolay sınıf geçme peşine düşmeyecek, devamsızlık yapacak olsalar da bu devamsızlık sınavlara daha iyi hazırlanabilmelerine yarayacak. Yoksul çocuklar da saf dışı kaldığından bu uygulama varsıllar lehine olacak. Varsıl-yoksul uçurumu, daha da derinleşecek.

3. Yeni yönetmelikle, matematik ve fen dersleri öğretmen bulunması durumunda yabancı dille öğretilebilecek! YGS’de sıfır çekenler matematik ve fen sorularında doğru yanıt ortalamasının düşüklüğü, eğitim sisteminde bu derslerin yeterince öğretilemediğini gösteriyor. Bunu bile bile, çocukların anadillerinde öğrenmede güçlük çektikleri bu konuların bir yabancı dille öğretilmesine kalkışmak aymazlıktan başka bir şey olmuyor. Yabancı dille öğretim gören gençler arasında yurt dışına gidip yerleşme eğiliminin fazla olduğunun bilinmesi bu aymazlığın bir başka boyutunu gösteriyor. Bu derlerde kullanılacak yabancı dilin hangi dil olacağının belirtilmemesi, 30 öğrenci istediği zaman bu derslerin öğretiminde Arapçanın da kullanılabileceği anlamına geliyor.

4. Yeni yönetmelikle, okullara Atatürk resimlerinin dışında “Türk büyükleri ve tarihi şahsiyetlerin resimleri ile özlü sözlerine ait dekoratif ve estetik tablolar okulun uygun yerlerine konabilecek! Şu anda okullarımızın pek çoğunun duvarları bıyıkları ve sakalları yerlere kadar sarkmış Türk büyüklerinin resimleriyle doludur. Kardeşlerini öldüren fatihlerle öz çocuklarını katleden muhteşemlerin resimleri asılıdır. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kişinin fotoğrafı bile eleştirilirken kimin ve neden Türk büyüğü sayıldığını ve hangi sözün özlü olduğunu belirlemek kolay değildir. Olacak olan, okulların uygun yerlerine, ayet ve hadislerle Said-i Nursi ve Fettullah Gülen gibi büyüklerimizin özlü sözleriyle resimlerini asmaktır.

5. Yeni yönetmelik, imam hatiplilere diğer liselere yatay geçiş yapma kolaylığı getiriyor! İmam hatipler, meslek liseleri ve genel liselere tek yönetmelik geliyor ama genel müdürlükler birleştirilmiyor! Genel liselerin imam hatipleşmesi hız kazanıyor.

Bu değişikliklerin eğitsel açıdan savunulacak bir yanı bulunmuyor hemen vazgeçilmesi gerekiyor.

Toplumun duyarlı olması beklenen sessiz kesimlerine sormak gerekiyor: Ne yapılmak istendiğini hâlâ görmüyor musunuz?

[email protected]