Oysa halk egemenliğini devam ettirmenin tek yolu, ancak Cumhuriyete ve Cumhuriyetin aydınlanmacı ilkelerine sahip çıkmakla mümkün oluyor.
Saltanat/Cumhuriyet!
Rıfat Okçabol
100 yıllık Cumhuriyette, aşağıda özetlendiği üzere özenilecek bir şey olmasa da saltanat/padişah hayranlığı hâlâ devam ediyor!
Oysa Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin, amcası Dündar Bey ile Dominiç Savaşında da kardeşi Gündüz Alp ya da Saru Batu Savcı beyi öldürerek Osmanlı devletini kurduğu ileri sürülüyor. Padişahlık genelde babadan büyük oğula geçiyor. Osman Gazi’nin oğlu Orhan’ın kimseyi öldürtmediği de, önce kardeşlerini saf dışı bıraktığı da söyleniyor. Orhan Gazi ile padişahların Müslüman/Türk olmayan kadınlarla evlenmeleri gelenek haline geliyor. Orhan’ın oğlu I. Murat da isyan eden kardeşleri İbrahim ve Halil ile oğlu Satı Bey’i öldürtüyor.
I. Murat, 1389’da yapılan Kosova Savaşı sonrasında yaralı düşman askeri tarafından öldürülünce, I. (Yıldırım) Bayezıt, düşmanı kovalayan kardeşi Yakup Beyi çadırına çağırtıp boğduruyor. İsyan eden kız kardeşinin kocasını da kaçtığı yerde öldürtüyor. Temmuz 1402’de yapılan Ankara Savaşı’nda, Aydın, Menteş, Germiyan ve Saruhan beylerinin kuvvetleri ile Tatarlar Timur tarafına geçiyor. Osmanlının devamı için Bayezıt’ın büyük oğlu Emir Süleyman, savaş alanı dışına kaçırılıyor. Beyazıt’ın oğullarından Mehmet ve Mustafa Çelebi de taht kavgası için alanı terk edince, Bayezıt, Timur’a esir düşüp 1403’te ölüyor. Sonra oğullar arasında taht kavgası başlıyor. İsa Çelebi kardeşi Musa Çelebi’yi yenince Doğu Anadolu Sultanı oluyor. Mehmet Çelebi, 1405’te kardeşi İsa’yı yenip 1406’da öldürünce Doğu Anadolu Sultanı adını alıyor. 1402’de Rumeli Sultanı unvanını alan Emir Süleyman, 1411’de Musa Çelebi’ye yenilip kaçarken köylüler tarafında öldürülüyor. Mehmet Çelebi, 1413’te yaptığı savaşı kazanıp Musa Çelebi öldürülünce, yeniden Osmanlı birliğini sağlıyor. Mehmet Çelebi, 1421’de ölürken, oğlu II. Murat Bursa’ya gelene kadar ölüm haberinin duyurulmaması isteği yerine getiriliyor.
II. Murat, tahta çıkar çıkmaz üç kardeşini ve amcasını öldürtüyor. Oğlu II. Mehmet (Fatih) de, 2 yaşındaki kardeşlerini ve hamile olan 2 cariyesini öldürtüyor. Bir kanunname ile tahta çıkan padişaha devletin geleceği için kardeşlerini öldürme hakkı veriliyor! Oğlu II. Bayezit, sultanlığını kabul etmeyen kardeşi ile ilk savaşı kaybedip ikinci savaşı kazanınca, İtalya’ya kaçan Cem’i rüşvet karşılığında öldürtüyor. Oğlu (Yavuz) Sultan Selim, 8 kardeşini ve onların eş ve çocuklarını öldürtüyor ve babasını da öldürttüğü iddia ediliyor.
Yavuz 1517’de Memlük devletine son verdikten sonra padişahlar halife unvanına da sahip oluyor.
1520’de tahta çıkan (Kanuni) Sultan Süleyman, 1553’te oğlu Şehzade Mustafa’yı ve torunu 7 yaşındaki Mehmet’i öldürtüyor. İki oğlu arasında yaşanan Konya Savaşında Selim’i tutuyor ve savaşı kaybedip İran’a sığınan Bayezit’i 1561’de boğdurtuyor. Oğlu II. Selim öldürecek kardeş bulmasa da oğlu III. Murat, 5 kardeşini boğdurtuyor ve öldüğünde de hamile olan 10 cariyesi öldürülüyor. Murat’ın oğlu III. Mehmet ise bebek olanlar dahil 19 kardeşi ile 21 yaşındaki oğlu Mahmut’u boğdurtuyor. Onun oğlu I. Ahmed, Fatih’in getirdiği kardeş katli kanununu kaldırıyor. “Taht sahibi olmak için 19 kardeşini ve bir oğlunu öldüren adam, babam da olsa katildir. Ben katil bir adamın cenazesini kılmam. Varın siz kılın ve defnedin” diyerek babasının cenazesine katılmadığı söyleniyor. Ancak kardeşlerine dokunmayan Ahmet, sadrazamı Derviş Mehmet Paşa’yı bir dedikodu üzerine sorgulamadan öldürtüyor.
I. Ahmet öldüğünde oğlu küçük olduğundan kardeşi I. Mustafa 1617’de padişah yapılıyor. Devlet yönetimiyle ilgilenmediği için, 96 gün sonra tahttan indirilip yerine getirilen Ahmet’in oğlu II. Osman, kardeşi Mehmet’i öldürtüyor; devlet yönetiminde yenilikler yapmaya kalkışınca, yeniçeriler tarafından saldırıya uğruyor ve kapatıldığı Yedikule zindanlarında 17 yaşında öldürülüyor. I. Mustafa 1622’de yeniden padişah yapılsa da, akıl sağlığı bozulduğu gerekçesiyle tahttan indirilince, Osman’ın kardeşi ve 11 yaşında olan IV. Murat 1623’de padişah oluyor. IV. Murat da büyüyünce, Revan seferinden önce kardeşleri Bayezit ile Süleyman’ı ve Bağdat seferinden önce de Kasım’ı öldürtüyor.
IV. Murat 27 yaşında ölünce, kardeşi ve daha 2 yaşındayken kafese kapatılıp korku içinde büyüyen İbrahim 1640’da padişah oluyor. Ulema ve yeniçeri 1648’de isyan edince, İbrahim’in yerine getirilen oğlu IV. Mehmet 6 yaşında olduğundan devlet yönetimi uzun süre vezirler tarafından sürdürülüyor. IV. Mehmet, 1652’de ayaklanan yeniçerilerin istediği 30 devlet adamını öldürtmüşse de, II. Viyana kuşatması (1683) başarısız olunca, yeniçerilerin isteği üzerine tahttan indirilip Edirne Sarayı’na kapatılıyor ve kardeşi II. Süleyman padişah oluyor. Süleyman’dan sonra sırasıyla kardeşi II. Ahmet, IV. Mehmet’in oğlu II. Mustafa ve onun kardeşi III. Ahmet padişahlık yapıyor. 1718-1730 yıllarında yaşanan zevk ve sefa dönemi (Lale Devri) sonunda yeniçeri Patrona Halil ayaklanması üzerine, isyancıları istediği devlet adamlarını öldürtmüşse de, tahtan çekilmek zorunda kalan III. Ahmet yerine II. Mustafa’nın oğlu I. Mahmut padişah oluyor. Sonra onun oğlu III. Osman, Osman’ın oğlu III. Mustafa padişahlık yapıyor.
III. Mustafa 1774’te öldüğünde 13 yaşında olan oğlu Selim yerine, amcası I. Abdülhamit padişah yapılıyor. I. Abdülhamit, Rusların bir kaleyi ele geçirmesi sonrasında felç olup 1789’da ölüyor. III. Mustafa’nın oğlu III. Selim padişah oluyor ve askeriyede yenileşmeye gidince, isyan eden Kabakçı Mustafa tarafından 1807’de tahttan indirilip I. Abdülhamit’in oğlu IV. Mustafa tahta çıkarılıyor. Mustafa, III. Selim’i öldürtüp kardeşi II. Mahmut’u da öldürtmeye çalışırken, Selim’i kurtarmak için Rumeli’den gelen Alemdar Mustafa Paşa, 1808’de padişahı tahttan indirip yerine II. Mahmut’u oturtuyor. II. Mahmut da hemen kardeşi Mustafa’yı öldürtüyor. II. Mahmut ölünce ilk oğlu Abdülmecit, sonra da ikinci oğlu Abdülaziz padişah oluyor. Abdülaziz, 1876’da ortaya çıkan Softalar Ayaklanması üzerine Mithat Paşa’nın da aralarında olduğu bir gurup tarafından tahttan indirilip yerine Abdülmecit’in oğlu IV. Murat getiriliyor. Abdülaziz tutuklu olduğu sarayda intihar ediyor ya da öldürülüyor.1-2 ay içinde IV. Murat akıl sağlığını yitirdiği iddiasıyla tahttan indiriliyor. Mithat Paşa sayesinde “meşrutiyet” ilan edeceği sözünü veren kardeşi II. Abdülhamit (1876-1908) padişah yapılıyor.
II. Abdülhamit meşrutiyeti ilan edip Osmanlı Meclis’ini toplamış olsa da, 1878’de Osmanlı-Rus Savaşını bahane ederek meşrutiyete son verip meclisi kapatıyor ve sadrazam Mithat Paşa’yı Taif’e sürüp öldürtüyor. Onun 33 yıl süren baskıcı yönetiminde, Osmanlı büyük toprak kayıplarına uğruyor , Kıbrıs İngilizlerin denetimine bırakılıyor ve Filistin’de Musevilerin yerleşmesine izin veriliyor. Devletin gelirlerinin denetimi, devlet borçlarının ödenmesi için yabancıların yönetimindeki Duyunu Umumiye’ye bırakılıyor. 3 Temmuz 1908’de Resneli Niyazi’nin Rumeli’de başlattığı ayaklanma sonunda, II. Abdülhamit 24 Temmuz’da II. Meşrutiyet’i ilan etmek ve Osmanlı Meclisini yeniden açmak zorunda kalıyor. 13 Nisan 1909’da İstanbul’da yaşanan (ve ‘31 Mart Vakası’ olarak bilinen) gerici ayaklanma üzerine, Rumeli’den gelen Hareket Ordusu isyanı bastırıp II. Abdülhamit’i tahttan indirip Selanik’e sürgüne gönderiyor. Abdülhamit yerine kardeşi V. Mehmet Reşat (1909- 1918) ve o ölünce kardeşi VI. Mehmet Vahdettin (1918-1922) tahta geçiyor. Abdülhamit, Balkan bozgunu üzerine getirildiği Beylerbeyi Sarayında 1918’de ölüyor.
V. Mehmet, damadı Enver Paşa’ya uyarak Almanların safında I. Dünya Savaşına katılınca, Rumeli ve Ortadoğu’daki topraklar da yitiriyor. 4 Temmuz 1918’de VI. Mehmet padişah olduktan sonra 30 Ekim 1918’de yapılan Mondros ateşkes anlaşmasıyla, Osmanlı galip devletlerin denetimine giriyor. Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlılar Anadolu’yu işgal etmeye başlıyor. İşgale karşı Kurtuluş Savaşı başlatılınca padişah karşı çıkıyor ve Mustafa Kemal Paşa’yı idama mahkum ediyor. Vahdettin II. Meşrutiyete son verip Osmanlı Meclisini kapatınca, ülkenin bağımsızlığını sağlamak ve halk egemenliğini gerçekleştirmek amacıyla 23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBBM) açılıyor. 30 Ağustos 1922’de başlayan meydan savaşı sonunda ülke işgalcilerden kurtarılınca TBMM, 1 Kasım 1922’de saltanata son veriyor. Vahdettin, yakınlarıyla birlikte bir İngiliz zırhlısı ile 17 Kasım’da yurt dışına kaçıyor. 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalanıp ülkenin bağımsızlık tapusu alınınca, 29 Ekim 1923’te halk egemenliğine dayalı Cumhuriyet kuruluyor.
Sudan nedenlerle paşalar, vezirler ve şeyhülislamlar öldüren padişahlar olduğu gibi ayaklananları kıyıma uğratan padişahlar da bulunuyor. Padişahların gücüne ve yaptıklarına bakınca, güç elde edip astığını asmak ve kestiğini kesmek için padişahlığa özenen muhterisler olabiliyor. Ancak padişah olma olasılığı hiç olamayan kişilerin, özgür iradeleriyle devleti yönetecek kişileri seçme hakkından vazgeçip hilafeti/saltanatı/padişahlığı savunmasını anlamak mümkün olmuyor. Toplumda görülen hilafet ve saltanat hayranlığı, bir şekilde halk egemenliğine karşı olan kesimlerin (dininin ve kininin davacısı olanların) öğretileriyle canlı tutuluyor.
Oysa halk egemenliğini devam ettirmenin -tek kişinin keyfi yönetiminde yaşamamanın- tek yolu, ancak Cumhuriyete ve Cumhuriyetin aydınlanmacı ilkelerine sahip çıkmakla mümkün oluyor.