ÖSYM’de değişim!

AKP’nin ÖSYM’yi demir kazığa bağladığı anlaşılıyor: Prof. Dr. Ali Demir gidiyor, Prof. Dr. Ömer Demir geliyor! 

Üniversiteye geçiş sınavlarını düzenlemek üzere 1974’te kurulan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi, 1981’de Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) adını almıştı. Prof. Dr. Altan Günalp, bu kuruma 1974’te başkan olup 1988’de ölene değin kurumun başkanlığını yapmıştı. Günalp, 8-9 değişik hükümetle çalışıp kurumu en güvenilir kurumlardan birine dönüştürmüştü. Fethi Toker, Atila Özmen ve yine Fethi Toker’in başkanlıklarının ardından, YÖK başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, 1974 yılından beri ÖSYM’de çalışan Prof. Dr. A. Ü. Yarımağan’ı 2004 yılında kurumun başkanlığına getirmişti. Temmuz 2010’da yapılan KPSS’de, 350 kişinin, öğretmen atamalarında etkili olan eğitim bilimleriyle ilgili soruların tümünü birden doğru olarak yanıtlaması, bu sınavda bir yolsuzluk olması olasılığını ortaya çıkarmıştı. O günlerde, bula bula, Isparta’nın bir köyünde çobanlık yapan işsiz bir öğretmen suçlu bulunmuştu. Sınavdaki yolsuzluk kuşkusu, Eylül 2010’da Yarımağan’ın istifasına yol açmıştı.

A. Gül’ün 2007’de Cumhurbaşkanı olmasından sonrasına AKP’lileşen YÖK ile AKP, artık bu başkadan kurtulmak istediklerinden, istifa anında kabul edilmişti. Yarımağan’ın yerine YÖK başkanı Y. Z. Özcan, türbana özgürlük imzacılarından, cemaatçi olduğu söylenen ve ölçme-değerlendirme konusunda bir deneyimi olmayan Ali Demir’i başkan yapmıştı. AKP altı ay sonra, ilgili yasayı değiştirerek, ÖSYM başkanının, YÖK’ün  atamasıyla değil de, YÖK’ün belirleyeceği üç adaydan birinin, milli eğitim bakanının, başbakanın ve cumhurbaşkanının imzalarını içeren üçlü kararnameyle atanması kuralını getirmişti.

Ali Demir’in başkanlığında 2010’daki yolsuzluğun üzerine gidilmediği gibi, 27 Mart 2011 Pazar günü yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ile birlikte ÖSYM ‘nin düzenlediği sınavlar hakkında kopya söylentileri artmaya başlamıştı. 2011 Mayısında yapılan bir araştırmaya göre, ÖSYM başkanının istifa etmesi gerektiğini düşünenler yüzde 68’i, bu kuruma güven duymayanlar yüzde 78’i ve sınavların dürüst olmadığına inanlar da yüzde 76’yı buluyordu.  Yolsuzluk kuşkusu olunca istifa etmesi gereken A. Demir, cemaatçilere güven duyulan o yıllarda, mıh gibi yerinden kımıldamamış ve giderek yerini sağlamlaştırmıştı.  Danıştay kararlarına bile aldırmamaya başlamıştı. Danıştay YGS sorularının açıklanması yönünde karar almış olsa da, A. Demir, Danıştay kararına aldırmayıp soruların yüzde 20’sini açıklamakla yetinmişti.

A. Demir yerine Ö. Demir’in getirilmesi, onun Danıştay kararını dinlememesiyle ilişkili değildi, giderayak “ÖSYM’yi güvenli bir kurum haline getirdik” demesiyle de. Çünkü bırakın A. Demir zamanında ortaya çıkan yolsuzluk söylemlerini, sınavlarda iptal edilen soruların varlığı ve YGS’de 4 testten hiçbir soru yanıtlayamayıp sıfır çekenlerin sayısının açıklanmaması gibi pek çok bilgiyi kamuoyuyla paylaşmaması nedeniyle ÖSYM zaten kimseye güven vermiyordu. Çünkü “yargı kararları” ile “güven” konusu AKP’nin aldırmadığı konuların başında geliyor. Giden Demir’in cemaate yakınlığı ile gelen Demir’in AKP’liliği değişimin temel nedeni gibi görünüyor.

Çünkü cemaatçiler gözden düşerken, kamu yönetimi bölümü mezunu olan Ö. Demir, sağlam bir AKP’li olarak tanınıyor. Anadolu, Kırıkkale ve Çankırı Karatekin üniversitelerinde öğretim üyesi olarak çalışan Ö. Demir, 2005’te, sonradan adı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) olan Devlet İstatistik Enstitüsü başkanlığına getiriliyor. Sonra YÖK’te, Başkan Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın yardımcısı yapılıyor. 2013’te de, yeni kurulan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nin kurucu rektörlüğüne getiriliyor. Öğrencisi olmayan bu üniversitedeki başarısı(!) nedeniyle Kasım 2014’te YÖK üyesi yapılıyor ve bu arada TÜBİTAK Bilim Kurulu üyeliğini de sürdürüyor.  Eşi AKP’den milletvekili adayı olan Ö. Demir’in, “İslam, sivil toplum, piyasa ekonomisi”, “İktisat ve ahlak” ve “Din ekonomisi: İnanç, zenginlik ve mutluluk” gibi kitapları bulunuyor. 

Ö. Demir, TÜİK başkanıyken, kurum personeline özel işlerini yaptırmaktan 8 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Bilirkişi raporu onu suçlu bulsa da, bu davadan beraat eden Ö. Demir’i, R. T. Erdoğan’ın avukatının savunduğu söyleniyor.

Türkiye’nin özellikle tam tarafsız olması gereken kurumlarında biri olan ÖSYM’nin, ne kadar güvenli bir ele teslim edildiği belli değil mi?

[email protected]