Osmanlı Hayranlığı! (II)

Osmanlı hayranları, Osmanlıyı, “600 yıl hoşgörüyle dünyaya hükmetmiş bir imparatorluk” olarak görüyor. İlk yanılgılar da bu noktada başlıyor. Günümüzde, “dünyaya hükmetmek” ve “imparatorluk” sözcükleri hayranlık duyulacak anlamlar taşımıyor. Çağdaş insan, dünyaya hükmetmeyi aklından bile geçirmiyor ki hükmedenlere hayran olsun. Hükmetmek, bir baskı yöntemi oluyor hükmedilenleri pek insan yerine koymuyor ve onları sömürüyor günümüzde buna emperyalizm deniyor hayranlık değil, karşı çıkılacak ve hatta nefret edilecek bir durumu anlatıyor.

Osmanlının hoşgörülü olduğu da ikinci bir yanılma konusunu oluşturuyor. Müslüman halk gayrimüslimlerle genelde barış içinde yaşamış olsa da, Osmanlı yönetiminin hoşgörülü olup olmadığını değerlendirmek gerekiyor.

Osmanlının Malta saldırısından sonra, adadaki kiliseler Osmanlı karşıtı resimlerle donatılıyor. Zagrep’te bir kilise, Osmanlının mağlubiyetini kutlamak için 300 küsur yıldır her öğlen çanlarını çalıyor. Balkan ülkeleri sık sık birleşip Osmanlıya saldırıyor. Ermenilerin bir bölümü Ruslara, Rumların bir bölüm de işgalci Yunana destek veriyor. Araplar, Mekke’de Osmanlıyı arkadan vuruyor. Bu olaylar mı Osmanlı hoşgörüsünden kaynaklanıyor?

Yıldırımın ölümünden sonra, taht için kardeşler birbirini yemedi mi? Fatih, 21 kardeşini öldürtmedi mi? Padişahlar içinde çocuklarının Osmanlının düşmanlarına kaçmasına yol açanlar, oğlunu öldürtenler, kardeşlerini, vezirlerini ve şeyhülislamlarını katlettirenler yok mu? Bunlar mı Osmanlıyı hoşgörülü yapıyor?

Bir Osmanlı padişahı 1500’lerde Fransızlara ayrıcalıklı haklar veriyor. Bir başkası Kıbrıs ile Ege adalarını İngilizlere ve toprak altından çıkarılan eski eserleri de Almanlara peşkeş çekiyor. Padişahların izniyle Fransızlar, Almanlar, İtalyanlar, Avusturyalılar, Amerikalılar, kısaca her isteyen yabancı kendi okulunu açıyor. Amerika, Kahire’de, Beyrut’ta, Şam’da, Harput’ta (Elazığ), Tarsus’ta, Kayseri’de ve İstanbul’da İngilizce öğretim yapacak ve gayrimüslimleri okutacak okullar açmak için ta dünyanın öbür ucundan geliyor. Bu olaylar mı Osmanlıyı hoşgörülü yapıyor?

Osmanlının Müslüman halklardan oluşan Anadolu beyliklerini oluşturan Türk boylarıyla, Akkoyunlularla, İranlılarla, Memluklarla ve Araplarla savaşması mı hoşgörü, Hıristiyanlarla savaşması mı?

Osmanlı Anadolu’daki Şiilere mi hoşgörülüydü, Alevilere mi? Pir Sultan Abdallara mı, Şeyh Bedrettinlere ve Börklüce Mustafalara mı?

Anadolu’nun çeşitli yörelerinde neden Celali isyanları çıktı? Padişahın emir kulu Kuyucu Murat Paşa, hoşgörüsü nedeniyle mi bu lakapla anılmaya başlandı?

Çağdaş insanın Osmanlının nesine hayran olacağını iyice irdelemesi gerekiyor. Gençler hangi Osmanlıya hayran olacak? İşgal ettiği yörelerde birkaç cami ve hamam dışında bir miras bırakmayan, Selçukluların 228 yılda Anadolu’da yaptığı yatırımlar kadar yatırımı, 600 yılda yapmayan Osmanlıya mı? Mısır’da, Suriye’de, Ürdün’de, Lübnan’da 50-60 yılda batı ülkelerinin oluşturduğu ve bugün de izleri görülen kültürün onda bir kadarını bile 400-500 yılda oluşturamamış Osmanlıya mı?

Osmanlının nesine hayran olunacak? Bilimsel buluşlara mı imza atmış? Halk refah içinde mi yaşamış? Mevlana, Mimar Sinan ve Dede efendi gibi çok sayıda dünya çapında insan mı çıkarmış? Özgürlük, eşitlik, adalet kavramları gibi çağdaş kavramlar mı üretmiş, bunları günlük yaşamda mı uygulamış?

Niçin Osmanlıya hayran olunacak? Ailesinden kopardığı gayrimüslim çocukları acemi oğlan ve yeniçeri yaptığı için mi? Gayrimüslimlerin kullanmasına izin verdiği matbaayı Müslümanlara 300 yüz yıl yasaklamasına mı? 1826 yılında binlerce yeniçerinin yakalandığı yerde öldürülmesine mi? 1887 yılında yapılan Osmanlı-Yunan savaşını kazanmış olsa da, mağlupmuşçasına barış antlaşması imzalamasına mı? Düyun-u Umumiye’ye yakayı kaptırmasına mı? Almanların yanında ve emrinde Birinci Dünya Savaşı’na girmesine mi? Ermenilerin bir bölümünün yerinden yurdundan edilip sürülmesine ve sürgün yolunda açlıktan, yorgunluktan, hastalıktan ve de en önemlisi yapılan saldırılarla öldürülmüş olmasına mı? Sarıkamış Harekatı’nda 90-100 bin gencin donarak ölmesine yol açmasına mı? Sevr Anlaşması’nı imzalamasına mı, Anadolu’nun işgaline izin vermesine mi, işgalcilerle işbirliği yapmasına mı, bir İngiliz gemisiyle kaçmasına mı?

İşin bir başka ilginç yanı Osmanlı hayranlarının, Osmanlının son yüzyılında çağdaşlaşma doğrultusunda attığı adımları da yadsımasıdır. 1839’dan itibaren laikleşme ve bilimselleşme adımları atılmasına sıbyan okulları ile medreselere alternatif olarak, iptidai (ilkokul), rüştiye (ortaokul), idadi (lise) ve darülfünun (üniversite) gibi eğitim kurumlarının açılmasına ilk anayasanın kabul edilip meşrutiyet rejimine geçilmesine yenilikçi hamlelere girişilmesine hiç de hayranlık duyulmuyor. Pan-İslamcılığa, Pan-Türkçülüğe (Turancılığa) ve tebaa olmaya hayran olanlar, nedense yurttaş olmayı bir türlü benimseyemiyor.

600 yıl kadar süren bir imparatorluk, zamanında olumlu ve olumsuz çok şey yapmıştır. Günahıyla ve sevabıyla Osmanlı, Anadolu insanın tarihsel mirasıdır. Akan ırmakta iki kez yıkanılmadığı gibi, geçmiş yeniden yaşanmıyor. Ancak akıllı davranılmazsa geçmişte yapılan yanlışlıkların benzerleri yeniden yapılabiliyor.

Gençlerin ve toplumun aklını kullanıp bu mirastan dersler çıkarması, kendini sağlıklı ve gerçekçi olamayan düşüncelere kaptırmaması bekleniyor.

[email protected]