Hedef ODTÜ, amaç üniversite!

Tabii ki, üniversitede, öğretim, araştırma, eleştirme ve tartışma olması, anarşi ve kargaşa olmaması bekleniyor. Ancak üniversitede olan olayların, kişilerin işine geldiğince çarpıtılmaması da gerekiyor.

Yandaş medya, çoğu kez olayları çarpıtmakla tanınıyor. ODTÜ’deki son olayı da çarpıtarak, namaz kılan öğrencilere saldırı olarak duyuruyor. Oysa olayın gerçek yüzü ODTÜ yönetimi ile bu kurumda üyeleri bulunan Eğitim-Sen ODTÜ İşyeri Temsilciliği, Orta Doğu Öğretim Elemanları Derneği, ODTÜ Mezunları Derneği, Üniversite Konseyleri Derneği ve ODTÜ Öğrencileri gibi demokratik kitle örgütleri tarafından açıklanıyor. Gerçek olayın, ODTÜ yerleşkesinde koca bir cami ile 10 küsur mescit varken, dinin siyasal amaçlar için kullanılması olduğu anlaşılıyor.

MEB’in uyguladığı gerici projeler ile medyaya yansıyan gerici söylemler giderek artıyor. Okulöncesinde 4-6 yaştaki çocuklara yönelik Kuran kursları öğretim programları uygulaması giderek yaygınlaşıyor. IŞİD katliamında ölenler için saygı duruşunda bulunanlar, ıslıklanıyor. Bazı kentlerde ve ODTÜ’de olduğu gibi bazı üniversitelerde IŞİD yanlısı gösteriler ve saldırılar oluyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, “Müslüman ancak Müslüman ile evlenir, nişanlılar ele ele tutuşmayın, sadece konuşun” gibi fetvalarını artırmış bulunuyor. Cuma günü mesai saatleri ezana göre ayarlanıyor. ODTÜ Fizik Bölümü'nden mezun bir öğrencinin bile IŞİD'e katıldığı bildiriliyor. Son zamanlarda bu tür olayların artması, ülkede yaygınlaşan gerici eğilimlerin şimdi IŞİD’leşme aşamasına geldiğini düşündürüyor.

Hemen her gün bir üniversitede sağcı ya da IŞİD yanlısı öğrencilerin diğer öğrencilere saldırdığı haberleri çıkıyor. Bu tür haberlerin hepsinde sessiz kalan Cumhurbaşkanı, bu olay üzerine hemen, "ODTÜ'de namaz kılan gençlerin üstüne saldırıldı, YÖK gereğini yapmalı" diyebiliyor. Arkasından da, üniversite yönetimlerini ele geçirmek için, rektör ve dekanların AKP yandaşlarından oluşmasına gayret eden YÖK Başkanı da, tüm ODTÜ bileşenleri tersini söylese de, gerçeği saptırmaktan çekinmeyip “ODTÜ’de ibadetlerini yapan öğrencilerin maruz kaldığı şiddet”ten(!) söz edebiliyor!

Tarafsız olması gereken yetkililer, ODTÜ’yü hedef alınca, 2012 Aralık ayında yaşananların rövanşını almak istercesine, ODTÜ’ye saldırı furyası başlıyor. Bir AKP’li, “ODTÜ’de kaymak tabakanın çocukları okuyor!” derken, bir diğeri, “ODTÜ yıkılsın, yerine üniversite yapılsın!” ve bir başkası da, “Gerekirse Cizre’ye nasıl giriliyor, Silopi’ye nasıl giriliyor, ODTÜ’ye de girilir!” diyebiliyor!

ODTÜ’nün hedef yapılması ve hadlerini bilmeyenlerin ne anlama geleceğini kestiremedikleri (yukarıda örneklenen) söylemleri, fanatik AKP’lilerin ODTÜ takıntısını ve bu kurumu nasıl gördüklerini açığa çıkarıyor. Bu durum, ODTÜ’nün geçmişinden ve günümüzdeki durumundan kaynaklanıyor.

Bilindiği gibi ODTÜ, Türkiye, Orta Doğu ve Balkan ülkelerinin kalkınmalarına katkıda bulunmak amacıyla, bir Amerikan projesi olarak 1950 sonlarında kuruluyor. Öğretim dili İngilizce olan, devlet üniversitelerinden farklı bir statüyle ve mütevelli heyetiyle kurulan bu üniversitenin ilk rektörü de Amerikalı oluyor. Amerikancı olması beklentisiyle kurulan bu üniversite, 27 Mayıs 1960 devriminden sonra hızla bağımsızlık yanlısı, Amerikan karşıtı ve toplumsal sorunlara öncelik veren bir üniversiteye dönüşüyor. 1960’ın ikinci yarısında, piyasacı ve gerici S. Demirel iktidarına karşı takındığı onurlu duruşu, çeşitli derece ve düzeylerde günümüze değin sürdürmüş bulunuyor. Üniversitenin bu süreçte kazandığı birikim, kurumsal hafızayı da oluşturmuş bulunuyor. 1968 ve 1978 üniversite gençliğinin tüm özellikleri burada da yaşanıyor. 12 Eylül 1980 faşist darbesi bile bu kurumsal hafızayı yok edemiyor; AKP de!

Çok değil 2007’nin ortalarına kadar, üniversiteye giremeyen AKP, bugün, bir ikisi dışında tüm üniversite yönetimlerini AKP’lileştirmiş bulunuyor. AKP’lileşmemiş üniversitelerin başında ise ODTÜ geliyor.

Fanatik AKP’lilerin ODTÜ düşmanlığı, işin özünde onların üniversite düşmanı olmalarından kaynaklanıyor. Gerçeklerden-bilimden korkanlar, üniversiteden korkuyor. Çünkü üniversite, mensupları dindar olsa da, inançlarla işi olmayan bir kurum; gerçeğin ama yalnız gerçeğin ve inancı ne olursa olsun herkesin işine yarayacağı konuların araştırıldığı, tartışıldığı ve öğretildiği kurum.

Dolayısıyla ODTÜ’ye sahip çıkmak, üniversiteye-gerçeğe-bilime sahip çıkma anlamına geliyor.

[email protected]