Laik ve demokratik Cumhuriyeti koruyup kollaması gereken kurumlar, bu görevlerini yapamaz hale gelmiştir/getirilmiştir. Bu durumda duyarlı kesimlerin laik cumhuriyete sahip çıkmaları zamanı gelmiştir.
Cumhuriyet ve eğitim
Rıfat Okçabol
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadro, halk egemenliğinin işlerlik kazanmasını sağlamak ve sürekliliğini güvence altına almak için, eğitim-öğretim alanında devrimci adımlar atmıştır:
• Dini öğretilerin anlamlı olması ve İslam diniyle ilgili uygulamaların farklı inançlardaki yurttaşları rahatsız etmeyecek nitelikte sürdürülmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.
• Cumhuriyet rejimi, “fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli muhafızlar” istediğinden, öğretmenlere “fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür” yurttaş yetiştirme görevi verilmiştir. Öğretim Birliği yasası çıkarılarak, özgür yurttaş yetiştirecek laik ve bilimsel eğitim sisteminin oluşmasını sağlayacak adımlar atılmıştır:
- Bilimsel derslere ağırlık verilmiştir.
- Son yüzyıllarda nitelik kaybına uğrayan medreseler kapatılınca, bir ilahiyat fakültesi ile ayrı okul olarak (örgün eğitimin dışında) Müslümanların dini hizmetlerini yerine getirecek elemanları yetiştirecek imam hatip okulları açılmıştır.
- Parasız ve kamusal eğitime geçilerek eğitimin demokratikleştirilmesi süreci başlatılmıştır.
- Yurttaşların şıhlara, şeyhlere bağımlı olma olasılığını önleyip onların özgür bireyler olması için, tarikatlar, tekkeler ve zaviyeler kapatılmıştır.
- Yüzyıllardır süregeldiği gibi, aile içinde edinilen dini bilgiler ortalama insanın günlük yaşamı için yeterli olmaktadır. Bu arada okur-yazar olanlar, istedikleri zaman istedikleri dini konuları istedikleri derinlikte öğrenebilmektedir. Bu nedenlerle ve bir inancın tüm yurttaşlara dayatılmasından kaçınmak için, zamanla din dersleri müfredattan çıkarılmıştır.
- Yurttaşlar arasında sözlü ve yazılı iletişimi kolaylaştırmak için harf devrimi yapılmış ve öğretim dili Türkçe olmuştur.
- Öğretmen okulları (Gazi Eğitim Enstitüsü ile köy enstitülerinde olduğu gibi) Cumhuriyetin istediği özgür yurttaşları yetiştirecek düzeye getirilmiştir.
- 1946’da, üniversitelerin özerk ve bilimsel kurumlara dönüşmelerini sağlayacak Üniversite Kanunu çıkarılmıştır.
Ancak, halk egemenliğine dayalı Cumhuriyet karşıtları (gericilerle emperyalist sömürgenlerle işbirliği yapanlar), özgür yurttaş yetiştiren eğitim sistemini adım adım kemirerek Cumhuriyet rejiminin gereksinim duyduğu muhafızların yetişmesini engellemeye ve hatta Cumhuriyet karşıtlarını yetiştirmeye çalışmışlardır: Örneğin
• Köy enstitüleri, önce niteliği değiştirilmiş, sonra da kapatılmıştır.
• Okullarda, bir inancın tüm topluma dayatılması anlamına gelen din dersleri, yeniden müfredat içine alınmıştır.
• Öğrenci bulamadığı için kapanan imam hatip okulları, Öğretim Birliği Yasasıyla bağdaşmayan bir biçimde, ayrı okullar olarak değil de örgün eğitimin bir parçası olarak yeniden açılmıştır.
• S. Demirel zamanında imam olamayacak olsalar da, kızların imam hatibe alınmasına başlanmıştır.
• 27 Mayıs Anayasası’na dolayısıyla halk egemenliğine ve ülkenin bağımsızlığına sahip çıkan gençler, Kanlı Pazar’da, devletin kollayıp desteklediği sağcıların saldırılarıyla, bir köy evine sığınanlar bazukalarla, mecliste verilen idam kararlarıyla, Kanlı 1 Mayıs’ta ve 12 Eylül darbecilerinin idam kararlarıyla ve işkenceleriyle yok edilmişlerdir.
• Genelkurmay başkanlığından Cumhurbaşkanlığına getirilen Cevdet Sunay, “Ülkenin geleceğini imam hatiplilere emanet edeceğiz” demiştir.
• 1972 yılında, imam hatipler dahil tüm meslek ortaokulları kapatılmıştır. Ancak iki yılda imam hatip lisesine giden öğrenci sayısı yüzde 70 kadar azalınca, B. Ecevit- N. Erbakan koalisyon hükümeti, imam hatip ortaokullarını yeniden açmıştır.
• 12 Eylül 1980 darbecileri, 12 Mart 1971 sonrasında olduğu gibi ilerici kesimlerin üzerine hışımla giderken gerici ve piyasacı olanlara göz yummuştur:
- Eğitim ve kültür yaşamını Türk-İslam sentezi anlayışına göre tasarlamıştır.
- Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi Anayasal olarak zorunlu ders yapılmıştır.
- YÖK kurulup, rektörler ve dekanlar genellikle Türk-İslam sentezi anlayışında olanlar arasından seçilmiştir.
- İlerici öğretmen ve akademisyenlerden 5 bin kadarı 1402 sayılı sıkıyönetim yasasıyla sorgusuz sualsiz meslekten atılmıştır
- 1983’te, imam öğretmen, imam-yargıç, imam-savcı, … yetiştirilmesinin kapısı açılmıştır.
• ANAP iktidarında, imam hatip liselerine Anadolu sıfatı verilmiş, eğitim programlarında evrim kuramı yerine yaratılış düşüncesi öne çıkarılmış, tarikatların yatılı devlet okullarında çöreklenme ve kendi okullarını açmasına göz yumulmuştur. Laiklik karşıtı eylemlerle ilişkili olan 163. madde, Türkiye Ceza Kanunu’ndan çıkarılınca gerici eylem ve söylemler hızla artmaya başlamıştır.
• N. Erbakan 1995’te, imam hatiplerin Refah Partisi’nin arka bahçesi olduğunu açıklamıştır.
• Prof. Dr. Kemal Gürüz’ün YÖK başkanlığı zamanında 1997’de, Amerikalı uzmanların önerdiği ve ülkemiz koşullarına uymayan bir öğretmen yetiştirme sistemi uygulamaya konmuştur. Bu modelde yetişenler, 2002’den itibaren çoğunlukla tutucu sendikalara üye olmuştur.
• AKP’nin iktidar olması sonrasında da,
- 2005’te, çağdaş değerleri içermeyen ‘Değerler Eğitimi’ projesi başlatılmıştır.
- 2005’te girişimci ve 2011’de de rekabetçi öğrenci yetiştirilmesi hedeflenmiştir.
- 2012’de resmen “dininin ve kininin davacısı olacak” gençlerin yetiştirilmesi dönemi başlatılıp 4+4+4 yasası kabul edilmiştir. İmam hatip ortaokulları yeniden açılırken üç din dersi programa girmiştir.
- Sınavsız girilen liseler kapatılmıştır.
- Pek çok okul imam hatip okuluna dönüştürülürken yeni imam hatipler ile okullarda namaz kılınacak mescitler açılmıştır.
- Öğrencilerin çağdaş giysileri giymesi yasaklanırken, türban kullanmaları serbest bırakılmıştır.
- Daha çok öğrencinin imam hatiplere gitmesi için orta öğretime geçiş sınavı değiştirilmiştir.
- Tarikat niteliğindeki kuruluşlarla işbirliği artırılmıştır.
- 2016 Ekiminden bu yana üniversitelere AKP’li kişiler rektör olarak atanmıştır.
- 2017’de, laikliği, bilimselliği ve evrimi yadsıyan ve Osmanlı hayranı-Cumhuriyet karşıtı- öğrenci yetiştirecek bir müfredat uygulamaya konmuştur. İmam hatip öğrencilerinin güncel sorunları, kutsal kitap ile hadisler aracılığıyla çözmeleri amaçlanmıştır.
- Diyanet İşleri Başkanlığı’nın söylem ve eylemleri, bırakın farklı inançtakileri, dindarları bile rahatsız etmeye başlamıştır. Bu diyanete bağlı olarak Diyanet Akademisi açılmıştır.
- İmam ve hafızların derslere girmesini sağlayan ÇEDES gibi projeler geliştirilmiştir.
- Devlet kurumlarında ve üniversitelerde bile Kuran kursu açılmasına başlanmıştır.
- Diyanetin ve tarikatların açtığı ‘resmi’ okullar yanında, sıbyan mektebi ve medrese gibi adlar taşıyan kaçak öğretim kurumları yaygınlaşmıştır.
AKP, yukarıda özetlenen gerici değişikliklere karşın öğrencilerin önemli bir bölümünün hâlâ laik ve bilimsel eğitimi savunduğunu görünce, 2024’de Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adıyla çok daha gerici bir müfredatı uygulamaya koymuştur. Ayrıca, AKP anlayışında (laiklik ve bilimsellik karşıtı-halk egemenliğini önemsemeyen) öğretmen yetiştirmeyi güvence altına almak için de 18 Ekim 2024 tarihli Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkarılarak, eğitim fakülteleri yerine öğretmen yetiştirecek Milli Eğitim Akademisi açılmıştır.
Karma eğitime son verilmesi de an meselesidir.
Eğitim sisteminde gerçekleşen son gelişmeler, ülkeyi halk egemenliği anlayışından-laiklik ve bilimsellikten- uzaklaştırıp hızla din toplumuna dönüştürecek gelişmelerdir. Halk egemenliğine dayalı cumhuriyet rejimini benimseyenlerin bir an önce bu gidişin ayrımına varmaları gerekmektedir.
Laik ve demokratik Cumhuriyeti koruyup kollaması gereken kurumlar, bu görevlerini yapamaz hale gelmiştir/getirilmiştir. Bu durumda duyarlı kesimlerin laik cumhuriyete sahip çıkmaları zamanı gelmiştir.