Arapça dersi!

1 Kasım 2015 seçimleri öncesinin bu son gerici açılım sürprizi, kurulacak AKP hükümetinin yapacağı başka gerici sürprizlerin habercisi gibi.

AKP, geçmiş yıllara göre çocukları, 1 yıl erkenden okula başlatıyor. Akanlığın okullara gönderdiği kitaplarda, hecelemede bile yanlış yapılıyor. İkinci sınıfa gelmiş çocukların büyük çoğunluğu, ne doğru dürüst okuyor ne de okuduğunu anlıyor. Sonra da AKP kalkıyor, “Arapça dersini ilkokul ikinci sınıftan itibaren seçmeli ders olarak okutacağız” diyor!

Doğduğundan beri her yerde görüp aşina olduğu harflerle daha soldan sağa yazma becerisi kazandırılamamış çocuklara, hiç tanımadığı yabancı harflerle, hem de sağdan sola yazma öğretilecek! Çocukların önemli bir bölümünün öğrenme arzusu kırılacak, belki de öğrenmeden ve okuldan soğuyacak!

AKP eğitsel olarak böylesi bir saçmalığa neden soyunuyor?

Bakanlık bu girişimin nedenini şöyle açıklıyor:

22 ülkede yaklaşık 350 milyon nüfusun anadil olarak konuştuğu Arapça, Birleşmiş Milletler’in kabul ettiği 6 resmi dilden biri. İslam ülkelerinde dini açıdan da önemli olan Arapçanın öğrenilmesi için tarihi ve kültürel sebepler var. Arapça konuşan coğrafyanın jeopolitik ve stratejik önemi nedeniyle gün geçtikçe önem kazanması, Arapçanın dinî sebeplerin yanı sıra ekonomik, turistik, siyasi ve ticari sebeplerle de öğrenilmesini zorunlu kılmaktadır. Kültür mirasımızda birçok Arapça eserin bulunması, bu dili kültür tarihi açısından da önemli kılmaktadır.

Oysa I. Dünya savaşı sırasında, Süveyş Kanalında, Mekke’de, Şam’da, Bağdat’ta, … Osmanlıyı arkadan vuran Arapların şu anda neredeyse yarısıyla düşmanca ilişkiler içindeyiz.  Araplarla, milliyetçi Arapların Osmanlıya duydukları tarihsel nefreti unutturacak derecede tarihi ve kültürel ilişkiler de bulunmuyor. Arap dünyasıyla yaptığımız ticaret yarıdan fazla azalmış, pek çok Arap ülkesine turistik seyahat yapılamaz hale gelmiş bulunuyor. Ayrıca, Araplarla ilişkisi her bakımdan Türk-Arap ilişkisinden çok fazla olan ülkeler, ilkokullarından itibaren Arapça öğretmeye kalkışmıyor. Üstelik Türkiye’de gereksinim duyulacak sayıdan çok fazla sayıda anadili Arapça olan yurttaşımız, gerektiği kadar kişiye Arapça öğretecek üniversite programları ile gereksinimin çok üstünde mezun veren ilahiyat fakülteleri bulunuyor. Dolayısıyla Arapça dersine başlanmasının turizmle, ticaretle, Arapça bilen insan gereksinimiyle ve Arap ülkeleriyle ilişki konularıyla ilgisi bulunmuyor. Bu dersi koymanın amacının, 4+4+4 yasasıyla, Osmanlıcanın zorunlu/seçmeli ders yapılmasıyla ve okulları imam hatiplere dönüştürmekle yapılmak istenenle aynı olduğu anlaşılıyor. Amacın bu olduğu, Arapça dersinin, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün önerisi ve isteği üzerine hazırlanmış olmasından da belli oluyor.

19. Milli Eğitim Şurası’nda da, Arapça ve Osmanlıcanın dini amaçla gündeme getirildiği unutulmuyor. Bilindiği gibi yabancı diller, üniversitelerin filoloji bölümlerinde ya da yabancı diller yüksekokulunda öğretilmekte, yabancı dil öğretmeni de eğitim fakültelerinde yetiştirilmektedir. G. Çetinsaya başkanlığı sırasında YÖK’ün, Arapça dil öğretimini ilahiyat fakültelerine vermesinin de temel nedeni herhalde bu dilin dinle ilişkisi nedeniyledir. Hıristiyan toplumlar dinlerini, İncil İbranice olsa da, İbraniceden değil kendi anadilleriyle öğrenirken, nedense bağnaz Müslüman toplumlar, dini öğrenme konusunda kendi anadillerine önem vermemekte; hatta Arapça öğrenmeden dini öğretimin olamayacağını sanmaktadır. Tabii Arapça öğrenirken çocuğun öğreneceği kültür Arap-İslam kültürüdür.

Arapça okutmak için Arapça öğretmeni gerekiyor. Oysa piyasada yeterli sayıda Arapça öğretmeni bulunmuyor. Bu arada AKP iktidarında ilahiyat fakültesi sayısı ile bu fakültelerde okuyan öğrenci sayısı tavan yapmış bulunuyor. Arapça dersleriyle hem ilahiyat mezunlarının binlercesine yeni iş alanı açılıyor hem de okullara daha çok ilahiyatçıların girmesi ve dolaysıyla normal okulların da bir şekilde imam hatipleşmesi sağlanıyor.  

Yurttaş olma yerine ümmet olmayı benimseyecek kişileri yetiştirerek din toplumu yaratma amacına yönelik böylesi dersler için “Seçmeli olacak” denmesi, seçmeli din dersleri uygulamalarında olduğu gibi, “Başka seçmeli ders açamıyoruz” ayaklarıyla zorunlu seçmeli anlamına geliyor.

AKP’nin, “Hedef 2023” için planlı ve hesaplı adımlar attığı görülürken, laikliğe ve bilimselliğe sahip çıkması gerekenler ne yapıyor?

[email protected]