Allah mı söyletiyor?

Yıllar önce cinayet işlemiş kişi, bir gün cinayeti kendisinin işlediğini ağzında kaçırdığında, “Allah söyletiyor” deriz. İstemeden ya da bir dil sürçmesi olarak söylenen sözler de, bir gerçeğin itirafı olduğunda, insanın ruh halini ortaya koyduğunda ya da bilinçaltını yansıttığında da, “Allah söyletti/söyletiyor” deriz.

Son günlerde iktidar kadrolarının “Allah söyletiyor” denecek söylemlerinden geçilmiyor. Baş yetkili kalkıyor, “Çocuklarıma bugüne kadar helal lokma yedirmedim” diyor. Bu yetkilinin yardımcısı kalkıyor, “Allah hayırlı evlat versin. Allah bizi çocuklarımızla, malımızla, servetimizle imtihan etmesin... 'Çok mal haramsız çok laf yalansız olmaz' derler” diyor. Bu yetkilinin 17 Aralık operasyonu sonrasında istifa etmek zorunda kalan bir bakanı, operasyonla ilgili olarak “Bunları bize bir Yahudi, bir ateist, bir Zerdüşt yapsa anlarım” diyor! Bu yetkilinin 17 Aralık operasyonu sonrasında istifa etmek zorunda kalan bir başka bakanı, “Oğlum ben her gün Google'dan bakıp bir ayet sallıyorum” açıklamasını yaparken bu yetkilinin Manisa Milletvekili, “Milyarları, trilyonları Nurculara, Süleymancılara, Nakşibendilere, Milli Görüşçülere, Ülkücülere ” dağıttığını açıklıyor.

Geçen gün İstanbul ilçelerinden birinin AKP’li belediye başkanı adayının afişleri gözüme çarptı. Afişin üst kısmında, beyaz renkli “spor” sözcüğü ile sarı renkli “komplekslerimizle geliyoruz” sözleri bulunuyor. Bunların altında, adayın adı, hangi ilçe belediye başkanlığına aday olduğu ve resmi yer alıyor. Afişin alt kısmında da, sırasıyla AKP’nin ampulü, parti adı, Recep Tayyip Erdoğan yazısı ile kırmızı “EVET” damgası bulunuyor.

Diğer afişlerde, parti amblemi ve parti adı dışında parti başkanının adına yer verilmezken bu afişte parti başkanının adının kullanılması, insana “Allah mı söyletiyor?” dedirtiyor (yoksa “Allah mı yazdırıyor?”). Bu kullanım tercihi, adayın, partinin değil de Recep Tayyip Erdoğan’ın adayı olduğunu ima ediyor.

Afişe bakanların bir bölümü, renkler farklı olduğu için beyaz ve sarı sözcükleri birlikte değil de ayrı ayrı algılayabiliyor. Afişe bakanların gözüne, önce “komplekslerimizle geliyoruz” sözleri takılıyor. Afişte “kompleks” sözcüğünün kullanılması, bir yandan Türkçeye önem verilmediğini ve yabancı sözcük hayranlığını gösteriyor. Öte yandan da afişte, “kuruluş” ya da “tesis” sözcüğü yerine kompleks sözcüğünün kullanılması, insana bir kez daha “Allah mı söyletiyor?” dedirtiyor. Çünkü afişte kuruluş/ tesis anlamında kullanılmış olsa da kompleks sözcüğü, bu anlama gelmiyor! Türkçe sözlüğe göre “bir kişinin gidişine, davranışına ve düşüncelerine yön veren bilinçdışı eğilimleri” anlamına geliyor. Bu afişle, bir bakıma “bilinçdışı eğilimlerimizle geliyoruz” denmiş oluyor!

AKP’nin bilinçdışı eğilimlerinin, son zamanlarda bilinç üstüne çıkmaya başlayan eğilimlerden de anlaşıldığı üzere, insana da, doğaya da, ülkeye de, dünyaya da ve hatta AKP’ye de yararı olmayan eğilimler olduğu görülüyor. Bu eğilimleri, acımasızlık ve bilim karşıtlığından vicdansızlık ve zalimliğe kadar alfabenin her harfiyle olumsuzluk içeren ifadelerle açıklamak mümkün oluyor.

Bu bilinçdışı eğilimlerin, örneğin “yeni Türkiye” söyleminin aksine, nükleer santrallerle, üçüncü köprü ve Kanal İstanbul ile, HES’lerle, iktidarlarında Kayseri ili kadar ormanlık alanı yok ederek ülkeyi yaşanamaz hale getiren eğilimler olduğu görülüyor. Bu bilinçdışı eğilimlerin, “ileri demokrasi” söylemleri altında diktatörlük eğilimi olduğu her geçen gün belirginleşiyor.

Bu bilinçdışı eğilimler, AKP’nin kurumsallaşıp bir siyasal parti olmasını engellediği gibi, yanlışlarının ayrımına varıp kendisine çekidüzen vermesini de engelliyor. Bu eğilimler, ülkeyi darboğazlara sürüklerken umarsız kalan bir akrebin kendisini zehirlemesi gibi, AKP’nin de sonunu hızlandırıyor.

Pazar günü yapılacak seçimler, bu bilinçaltı-bilinç üstü eğilimlere dur demenin bir fırsatı. Bu fırsatı kullanalım.

[email protected]