24 Kasım Öğretmenler Günü!

1982 yılında eğitim fakültelerine ya da eğitim yüksekokullarına dönüştürülen öğretmen okullarında, 16 Mart’ta, öğretmen yetiştiren bir okulun 16 Mart 1848’de açılmış olmasını kutlama geleneği vardı.

12 Eylül 1980 darbe yönetimi, Atatürkçü anlayışın aydınlanmacı yanlarının içini boşaltırken Atatürk’ün 100’üncü doğum yılı olan1981 yılında Türkiye çapında kutlamalara girişmişti. Bu arada da, 24 Kasım’ın ülke çapında Öğretmenler Günü olarak ilan edip kutlanmasını kararlaştırmıştı. 24 Kasım, 1928’de, Bakanlar Kurulu’nun Mustafa Kemal’e verdiği "Millet Mektepleri Başöğretmenliği" unvanının, Millet Mektepleri Talimatnamesi'nin yayınlanması ile resmileştiği gün idi. Millet Mektepleri ise, 1 Kasım 1928 tarih ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun ile ilişkili olarak ve okuma-yazma öğretmek üzere açılmıştı.

Ancak çeşitli nedenlerle 24 Kasım, öğretmenlerin çoğunluğu tarafından ya pek benimsenmedi ya da eğitim örgütleri bir burukluk içinde kutlamalar yaptılar, okullardaki kutlamalar ise genelde bir angaryanın ötesine geçemedi. 24 Kasım kutlamalarını benimsenmemesinin temel nedeni, 12 Eylül faşizmi idi. Yok yere yüz binlerce insan tutuklanmıştı, binlerce insan işkenceden geçmişti, onlarca genç idam edilmişti ve pek çok insan işkencede ölmüştü. 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu kullanılarak binlerce öğretmen ve öğretim elamanı, maaş ve emeklilik hakkı gibi tüm kazanımları yok sayılarak ve kamusal alanda çalışmaları yasaklanarak işten atılmıştı.

12 Eylül faşist yönetimi, öğretmenlerin büyük çoğunluğunun üye olduğu Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) ile bu derneğin 1978 yılında düzenlediği Demokratik Eğitim Kurultayı hakkında dava açmıştı. Ankara Sıkıyönetim 3 No.lu Askeri Mahkemesi, 1981’de TÖB-DER yöneticilerini ağır hapis cezasıyla cezalandırıp derneğin kapatılarak mallarına el konulmasına karar vermişti. İlk davada sorgulanamayan TÖB-DER Genel Başkanı ve 19 yönetici hakkında 1986 yılında yeni bir davaya bakan Ankara İkinci Ağır Ceza Mahkemesi ise, 1981 yılındaki iddia ve kanıtlarla açılan bu davada beraat kararı vermişti. Özel koşulda kurulmuş olan sıkıyönetim mahkemesince suçlu bulunan TÖB-DER, özel olarak kurulmamış sivil mahkemede suçsuz bulunmuşsa da, derneğin malları öğretmenlere geri verilmemişti. Ayrıca faşist yönetimin hemen hiçbir icraatı öğretmenler tarafından benimsenmemişti. 12 Eylül yönetimi gibi, sonrasındaki yönetimler de ne öğretmenlik mesleğine ve öğretmenler saygı duymuş ne de onların yaşamlarını düzeltme çabasına girmişti. Bu nedenle 24 Kasım kutlamaları günümüze değin pek bir anlam kazanmamıştı.

Günümüzde ise AKP, öğretmenlik formasyonu olmayanları bile ücretli öğretmen olarak çalıştırıyor. Mesleki eğitim fakültelerini çoktan kapatmış bulunuyor. Ortaokul öğretmeninin yetiştirilmesini eğitim fakültesi dışına çıkarmaya hazırlanıyor. Yüz binin üzerinde öğretmen açığı varken 300 bine yakın eğitim fakültesi mezunu öğretmen olmayı bekliyor. Piyasacı ve gerici politikalarla, liseleri imam hatibe/meslek liselerine dönüştürerek, mahalle baskısı ve AKP’nin dünya görüşü nedeniyle zorunluya dönüşeceği belli olan seçmeli din dersleriyle, öğrencinin özgürleşip kendisini gerçekleştirmesine yardımcı olması gereken öğretmenleri, molla yetiştirmeye zorluyor. Bu arada AKP’nin piyasacı ve gerici eğitim uygulamalarını destekleyen ve de hatta eğitimin daha da gericileşmesi için çaba harcayan öğretmen örgütleri sayıca gelişiyor.

Ülkenin geleceğini karartan olaylara her gün bir yenisi ekleniyor. Yalnız Kasım ayında gerçekleşen olaylardan seçilen birkaç örnek bile, Türkiye’nin nereye sürüklendiğini gösteriyor. Yeni Şafak gazetesi yazarı Fatma Barbarosoğlu, “Bir gün herkes başını örtecek” diyor! Gaziemir Müftülüğü, okul öncesi eğitim alması gereken 4-6 yaş arası çocuklar için “Hizmet Çeşitliliği Projesi” kapsamında dini öğretim başlatıyor! Kocaeli Emniyet Müdürlüğü, bir daha polis intiharlarının yaşanmaması için, dualarla 30 kurban kesiyor! Anadolu Öğrenci Birliği Gaziantep Şubesi Ortaokul Komisyonu'nun düzenlediği bilgi yarışmasında, ilköğretim öğrencileri, "rahle" önünde oturtularak sınava alınıyor ve Mısır’daki gerici hareketin simgesi olan Rabia işaretini kullanarak poz veriyor! Suriye’ye şeriat düzenini getirmek için mücadele eden ve önüne gelen Alevi’yi/Hıristiyan’ı katleden Özgür Suriye Ordusu’nu protesto eden 14 TGB’li gence 24 yıl hapis ve 19 bin TL para cezasına çarptırılıyor! Önceleri “Gezi protestoları, dinsizlerin işi” sözüyle gündeme gelen Rotterdam İslam Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, "karma evleri savunanlar veled-i zina toplumunu savunanlardır" diyor! AKP’li TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, “Maalesef şimdiye kadar kız ve erkek öğrencilerin birlikte eğitim yaptırılmasını büyük bir yanlışlık olarak değerlendiriyorum. İnşallah bu yanlışlık, önümüzdeki dönem içinde düzeltilecek” diyor! Hem de bu konuşmayı Meclis’teki 14. Ulusal Çocuk Formu’nda yapıyor!

Bu gelişmeler ışığında 24 Kasım’ı kutlamanın hiçbir anlamı kalmıyor. Ancak bu gelişmeler,
laik, bilimsel, kamusal ve parasız eğitimden yana olanlara, gençlerin ve ülkenin geleceğini kurtarmak için AKP’nin piyasacı ve gerici politikalarına karşı çıkma görevi yüklüyor. Bu görev cepheleşip birlik oluşturmakla kolaylaşıyor.

AKP bu politikalarını sürdürdüğü sürece neler olacağını ne siz sorun, ne de ben söyleyeyim!

[email protected]