“24 Kasım”lar!

24 Kasımları öğretmenler günü olarak kutlamaya başlamamızın üzerinden geçen zaman bir çeyrek yüzyılı geçti. Yazılı ve görsel basın, en azından bu gün öğretmenleri anımsıyor.

Öğretmenlerimizi ne kadar çok sevdiğimiz vurgulanıyor.

Sonra öğretmenlerin hali pürmelâlini ortaya döken bilgilere yer veriliyor. Ya öğretmenler konuşturuluyor ya da araştırmalardan ve ilgili sayısal verilerden yola çıkılıyor. Öğretmenlerin ekonomik durumuna değiniliyor. Gelişmiş ülkelerdeki öğretmenlerin durumuyla bizim öğretmenlerin durumu mukayese ediliyor. Öğretmelerin aldığı ortalama aylıkla, ev kirası, yeme-içme gibi aylık ortalama giderleri karşılaştırılıyor. Hesap kitap, 700 küsur bin öğretmenin giderek yoksullaştığını gösteriyor. Bu 700 bin öğretmenin 100 bin kadarının sözleşmeli ve yaklaşık bir o kadarının da ücretli olarak çalıştığını öğrenenler bu öğretmenlerin daha da kötü koşullarda yaşadıklarını duyumsuyor.

Bir araştırmadan öğretmenlerin büyük çoğunluğunun, hak ettiği saygıyı görmediğini düşündüğü, özlük haklarıyla ilgili bakanlık mevzuatını beğenmediği, atama ve yükseltme süreçlerini adil bulmadığı, sözleşmeli-kadrolu ayrımına karşı çıktığı anlaşılıyor. Bir başka araştırmadan öğretmenlerin yarıdan fazlasının kirada oturduğu, kredi kartı ve banka kredisi borcu olduğu, ek iş aradığı, gazete okumadığı, tatil yapamadığı, iş güvencesinin olmadığını düşündüğü ve de yarıya yakınının da öğretmen olduğuna pişman olduğu öğreniliyor. Öğretmenlerin yarıdan biraz fazlasının bir sendikaya üye olduğu, ancak öğretmenlerin bir bölümünün üye olduğu sendikayı beğenmediği de görülüyor.

Bunları öğrenenler, duruma şaşıp kalıyor.

Bir yandan öğretmenlik alanlarından mezun olmuş 300 bin kadar insanın iş aradığını ve de öte yandan da bakanlıkta 130 binin üzerinde öğretmen açığı bulunduğunu sayısal verilerden öğrenenlerin şaşkınlığı daha da artıyor.

24 Kasımlarda biraz ayrıntıya girenler, öğretmenlerin karşılaştığı akıl almaz haksızlıklardan örnekler veriyor. Örneğin tekel işçilerine destek veren öğretmenlerin yargılandığı ve son yargılamanın 24 Kasım gününe denk geldiğini öğrenenlerin şaşkınlığı tavan yapıyor.

“Yahu bu yıl böyleymiş de geçen yıl, beş yıl, 10 yıl, 25 yıl önce durum nasılmış” deyip o yıllardaki verilere ve araştırmalara bakma olanağı bulanlar, durumun her geçen yıl daha da kötüye gittiğini görüyor. Şaşırsın mı şaşırmasın mı, karar veremiyor.

Oysa şaşırmamak gerekiyor. Çünkü öğretmenin değil tüm emekçilerin yaşam koşullarının kötüleştiğini, kör sultan bile görüyor, sağır sultan bile duyuyor. Daha önceki yıllarda da yoksul olan öğretmenin/memurun AKP döneminde daha da yoksullaştığı biliniyor. Yoksullaşmanın ne düzeye düştüğü, devletin bir resmi kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 1-2 yıl önce, büyük çoğunluğunu öğretmenlerin oluşturduğu memurlara, “Fitre ve zekat verilebilir” fetvasını vermesiyle belgeleniyor.

Öğretmenlerin durumu bu haldeyken daha birkaç hafta önce, büyük çoğunluğu bakanlık bürokratlarıyla bu bürokratların seçtiği öğretmenlerden ve ikinci büyük çoğunluğu da YÖK ve TRT gibi kurumların AKP’nin atadığı başkanlarıyla onların seçtiği kişilerden oluşan 18. Milli Eğitim Şurası, öğretmenin sözleşmeli olarak çalıştırılması kararını alıyor.

Bu gidişle sıra, öğretmenlere de beyaz eşya, kömür ve de erzak dağıtımına gelecek.

Öğretmenin bu durumu yanında eğitim sisteminin okulöncesinden yükseköğretime değin sorunlar yumağı içinde yuvarlanması da işin bir başka yanı!

Bu gibi durumlara şaşırmak da bir işe yaramıyor.

Ülkenin genel gidişine dur denmezse, gelecek 24 Kasımlar daha da olumsuz koşullarda yaşanacak.

Peki! Bu sorunlarla kim ilgilenecek ve kim çözmeye çalışacak?

Mezunları işsiz güçsüz dolaşırken, diğer fakülte öğrencilerine öğretmenlik sertifikası vermeyi içlerine sindiren eğitim fakülteleri mi?

En çok oy verdiği kişinin rektör olmasını bile beceremeyen üniversiteler mi?

18. Milli Eğitim Şurası’nda öğretmenliği ve eğitimi yok edecek kararları destekleyen sendika(lar) mı?

Öğretmeni bu duruma getiren bakanlık mı, hükümet(ler) mi?

Bu sorunlarla sen ilgileneceksin ve sen çözümler arayacaksın iş başa düşüyor öğretmenim.

[email protected]